Çağımız sıkıntı çağı… Dünyamız durmadan sıkıntı, endişe ve korku üretiyor… Ülkemiz ise içine düştüğü, düşürüldüğü durumlar nedeniyle, sıkıntı, endişe ve korkuyu daha fazlasıyla için..
Ot deyip gelip geçmeyin… İnsanlar yer, hayvanlar yer… Tüm canlılar bir yolla ondan faydalanır… Kimine göre hiç bir kıymeti yok… Birine kızıldığı zaman ot gibi denir… ..
Didim, son dönemlerdeki sosyal etkinlikleriyle, festivalleriyle ve şenlikleriyle adını duyurarak önemli bir turizm kenti olduğunu gösterdi. Bu yöndeki ilgi ve katılımlar oldukça yoğundu. Didimliler..
Her kentin bir öyküsü vardır. Kentler bu öyküyle anılır ve insanlar da bu öykünün peşine takılıp bu kentlere gelirler… Didim de; sonunda kendi gerçek öyküsünü bulmuş oldu… ..
Didim’in nüfusu hızla artarken; ihtiyaçları da hızla artıyor. Hepimizin ekmek, su, hava kadar sanatsal etkinliklere ve değerlere de ihtiyacımız vardır. Sanatsız yaşam yavan yaşamdır..
Bu başlık, yıllar geçtikçe zihnimize kazınacak. Didim’in –Miletos’un- felsefenin doğum yeri olduğu gerçeği ülkemizde ve uluslar arası toplumlarda gördüğü kabul gittikçe güçlenecektir. Didim’i..
“Her gün bir yerden bir yere göçmek ne iyi, Her gün bir yere konmak ne güzel Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş, Dünle beraber gitti cancağızım Ne kadar söz varsa dün..
Didim, Milet, Thales adlarının birlikte anıldığı 2. Thales Günleri etkinlikleri büyük bir katılımla Antik Milet kentinin tarihi amfi tiyatrosunda gerçekleştirildi… 2. Thales Günleri etkinli..
Müzik mi, yazarlık mı, ya da ikisi birden mi? Zülfü Livaneli’den bahsediyorum… Onun şarklarıyla büyüdük ve geliştik. Üç beş arkadaş bir araya gelince biraz neşelenince, hüzünl..
Damarlarım, Bir yol bulmuş, anamdan babamdan Akar dururlar, beynimin loblarına… İşte bu yüzden: Ben bende değilim… Biraz anamda, biraz babamdayım… ..