Hani Kumburgaz'daki o sevimsiz evin balkonunda sohbet ederdik seninle saatlerce. Gökyüzündeki yıldızlara uzanacak kadar güçlü hissederdik beraberken… Saçları boynuma değdiğinde o minicik elleri ile sa..
Kafamın içinde bir yer almayı düşünüyor. Komuta merkezi gibi bir yer. Ellerini kaldır, yürü, konuş, yemek ye, su iç, gül gibi tüm tepkiler dâhil olmak üzere düşüncelerimi kontrol altına almak istiyor...
Dağıldım… Toparlanma vakti çoktan gelmişti de ben küçük bir düşe dalmıştım. Ondan bu umursamazlığım. Ondan bu şaşkınlığım ve ondan bu saçları darmadağın, yüzünde muzip bir gülümseme yerleşmiş çoc..
İnsanın hiçbir anı birbiri ile aynı değildir. Benzer taraflar olur ama aynılığı bulamazsın. İfadeler, bakışlar, kelimeler, tepkiler farklıdır. Bir sabah uyandığında bir çocuğun hiperaktifliği ve masum..
Ellerim usulca gezinsin saçlarında…Sen türküler söyle, ben şiirler okuyayım…Sardunyalarla bezenmiş; küçük balkonumuzda…Ne bahar ne de yazı yaşayalım… Senin ruhunun ..
Hayat, birbirine zıt olan her şeyi incecik bir çizgiyle ayırmış. İyi ve kötü, aşk ve nefret, yakın ve uzak, aydınlık ve karanlık, gece ve gündüz, yaşam ve ölüm… Hepsinin arasında incecik bir çizgi var..
O, tepkisiz kalanlardan değildi… Delisi dışına derler ya, hani içi – dışı bir olanlardan… Güven veren bir görüntüye sahip, söyledikleri ve yaptıkları arasında soru işareti bırakmayan, güleç yüzünün al..
“Biraz geç oldu, biliyorum” diyerek başladı sözlerine… Üstünü başını toparlamaya, dağınık saçlarına şekil vermeye çalışıyordu. “Hoş, kalan birkaç tel saça şekil vermek zor olmasa gerek” diyerek içinde..
Kemiklerimden ciğerlerime, saç tellerimden parmak uçlarıma, göz kapaklarımdan boğazıma kadar kilitlenmiş bir acı hissediyorum şimdi. Yavaş yavaş vücudumu, ruhumu kaplıyor… Zehirleniyorum, sonbahar gün..
Üzerime biçilen elbiselerle nasıl göründüğümü bilmiyorum. En azından o elbiseyi giydiren için şekilden şekle giriyorum… Asıl rengimi kaybediyorum onun gözlerinde, kişiliğim yeniden hayat buluyor onun ..