Klasik ampuller artık çöpe!... 1 Eylül’den itibaren yerini daha aydınlık veren beyaz ampullere bırakacak!... “Kürt Açılımı” ise okyanus demeden alabildiğine yol alıyor!.. Cumhurbaşkanım..
Ekonomiyi canlandırmak için, “Simit alın” diyor, reklamlardaki üstatlar… Zaten çalışanlar ne yapıyor? Simidinin yanına üstüne üstlük çay da almıyor mu? Kuru kuruya boğazdan simit geçmez değil m..
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, sel felaketinin ardından, sorumlu olarak “İnsanoğlu”nu göstermiş. Evet, başkan çok doğru söylemiş!... Doğa felaketlerinin tek sorumlusu, “İnsano..
Ewet, şu “Kürt Açılımı”nın baklası bir türlü ağızdaw (pardon “w” harfini “n” yazacaktım.) çıkmadı gitti!... Kusura bakmayın, aklım Türkçemize ekleneceği dedikodusu yayılan “ Q, X, W “ harflerinde…..
Sizler Başbakanlık makamının kolay olduğunu mu zannediyorsunuz? “ Ne var ki, paşa gibi hayat” diyenleriniz bence yanılıyorlar… Şimdi sade bir vatandaş olarak canınız istese, tek başınıza, yanınızda..
Ankara’da yayınevimizin olduğu ve 12 Eylül’den önceki, karanlık günlerde, yaşımın küçük olmasına rağmen, sağ veya sol içerikli gazetelerin köşe yazarlarını okumak da benim hobilerimin arasındaydı. ..
Nerede o eski mektuplar!... Postacılar, dört gözle beklenirdi. Ucu yanık mektupların içinden ne sevdalar fışkırırdı özlemli yüreklere… Güller, resimler konurdu âşıkların içini ısıtsın diye… Şimdiler..
Kış Turizmi’nin göz bebeği Uludağ’ı, yeşilliği ve denize yakınlığı ile güzel şehir Bursa’da, Ermenistan’ın Cumhurbaşkanı gelecek diye oldukça hareketli saatler yaşandı. Polisler, kilometrelerce cad..
Rahmetli Barış Manço’nun “Dağlar, Dağlar” adlı özlemli bir şarkısı vardı. O dağlar ki, heybetli görüntüsüyle hangi ressamlara konu olmamıştır. Kimisi Ulu’dur, kimisi de Nemrut’tur tarih kokar benim..
“Açılım” rüzgârı bizi fena çarptı. Politikacısından vatandaşa kadar gerildik!.. Liderler birbirlerine fena patlıyor… Pamuk ipliği dostluklar neredeyse koptu kopacak… Tıpkı dananın kuyruğu gibi..