Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '07

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Çikolata ve Kadın

Çikolata ve Kadın
 

Fransız kadınları neden kilo almaz? Dünyanın, en zengin ve ağdalı mutfaklarından birine sahip oldukları, şaraptan, şampanyadan, çikolatadan ve bin bir türlü çeşitteki ekmeklerinden ve pastalarından hiç ama hiç vazgeçmedikleri halde; Fransız kadınlarının dillere destan güzelliklerinin ve formda vücutlarının, altlarında yatan mucizevi sebepler neler olabilir? İşte tüm bu soruların cevaplarını, yine Fransız kökenli bir bayan yazar, yaklaşık bir sene kadar önce çıkan kitabıyla vermeye çalışmıştı.

“Fransız Kadınlar Neden Kilo Almaz?” isimli kitap, tüm dünyada bir buçuk milyon adetten fazla sattı. Fransız kökenli bir Amerikalı bayan olan Mireille Guiliano’nun, Türkiye’de de, Remzi Kitapevi tarafından basılan eseri, birçokları tarafından sıradan bir rejim/diyet kitabı olarak görüldü, kitap raflarında. Ancak, kitabı okuyanlar bana hak vereceklerdir ki eser, tam anlamıyla bir “tarz-ı hayat vesikası” olarak ya da daha moda deyimiyle life style tarzında kaleme alınmış. Fransız yaşam tarzındaki beslenme ve egzersiz alışkanlıklarını, özellikle kadınlar cephesinden değerlendiriyor ama erkekler de uygulasa, bence hiç pişman olmazlar.

Guiliano, dünyanın en ünlü şampanya markalarından birinin CEO’su. Yani, en tepe noktasındaki yöneticisi. Bir, Amerikalı ile evli. Taban tabana zıt sayılabilecek iki mutfak kültürünün insanları yani, eşiyle kendisi.

Kitapta, bizim bugüne dek ne kadar, zararlı olarak bildiğimiz yiyecek ve içecek varsa nerdeyse hepsinin, aslında ne kadar da masum, hatta ve hatta biz insanlar için faydalı olduğunu, okuma şansını yakalıyoruz.

Eskiden beri, doğru olarak bildiğimiz şeyler de var şüphesiz. Mesela taze ve doğal, sebze ve meyve yemek, düzenli spor aktivitelerde bulunmak, stresten ve sigaradan uzak durmak gibi. Hatta sebze-meyve kısmında, yazar oldukça uç noktalara getirebiliyor düşüncelerini. Belirli ürünleri, bahçesinde ve doğal ortamda kendisinin yetiştirdiğini ve mümkünse, vitaminlerinin kaybolmaması için domates, salatalık gibi sebzelerin yıkanmadan yenilmesi gerektiğini söyleyebiliyor.

Fransız kadınlarının, ünlü Fransız mutfağının vazgeçilmezlerinden olan ekmek ve pasta çeşitliliğine, hiç de duyarsız kalmadıklarını, her birinden sürekli olarak tükettiklerini yazıyor. Bunların zararlı olmadığını ama hangi çeşitlerinin kullanılması gerektiğinin ve kararında yiyebilme yeteneği geliştirmenin önemini vurguluyor, ayrıntılarıyla. Zararsızlığının en büyük ispatı olarak da Fransız dilberlerini işaret ediyor.

Fransız kadınları için bir diğer vazgeçilmez de, şüphesiz ki şarap ve şampanya. Nerede ise hayatlarının, değişmez bir parçası. Ancak; alkolizmin pençesine düşmüş, çökmüş, pörsümüş, alkolle birlikte alınan kilolar ve obezite nedeniyle yüzüne bakılmaz hale gelmiş Fransız bayanı kaç tanedir sorusunun cevabı, gerçekten de şaşırtıcı. Halep ordaysa, arşın da burada diyor yani Yazar.

Ben hayatım boyunca, çikolata sevmeyen bir kadına rastlamadım. Tamam erkekler de sever genelde ama kadınlar için, çikolatanın yeri bambaşkadır. Çikolatanın, beyindeki mutluluk hormonlarını çalıştırdığı, birtakım, metabolizmaya olumlu etki eden faydalarının olduğu yönünde zaman zaman araştırmalar, haberler çıkar. Bir kısmı doğrudur, bir kısmı safsata. Ancak şu bir gerçektir ki çikolata, özellikle kadınlarımız için bir vazgeçilmezdir.

Birçok diyetin ve diyetisyenin, zinhar yasak ettiği çikolatayı; Bayan Guiliano, kitabında, nerede ise kutsal bir yere koyuyor. Ama çok önemli bir noktanın altını çizerek: çok kaliteli ve kesinlikle bitter olmak şartıyla. Kalitesiz, normal sütlü çikolataların tipik bir sağlık düşmanı olduğunu kendisi de kabul ediyor. Özellikle de beyaz çikolataların. İçerdikleri katkı ve koruyucu maddelerin, doymuş yağ miktarının, yüksek kalorisinin hiçbirini yadsımıyor. Ama çok kaliteli bir bitter çikolata için, çok şey vermeye hazır olduğunu ve Fransız kadınların da nerede ise tamamının bu kültüre sahip bulunduğunun altını çiziyor, kitabında.

Son olarak, geçenlerde okuduğum bir fıkrayı daha da doğrusu kıssadan hisseyi buradan bir kere daha okumayanlarla paylaşmak istiyorum:

Adamın biri, bir gün, Alaaddin’inkine benzer bir sihirli lamba bulur. Başlar, lambayı okşamaya. Ve bizim negro cin, süzülür çıkar lambanın içinden. “Dile benden ne dilersen, sadece üç dilek dileme hakkın var” der.

Adam, kısa bir süre düşündükten sonra bir tane, son model, kırmızı Ferrari araba ister. Hani şu, Ferrari’sini satan bilgeninkinden. Bir dakika içinde, arabası yanında, anahtarları cebindedir.

İkinci dileği ise ömür boyu çalışmasına gerek olmayacak miktarda paradır. Yine birkaç dakika geçmemiştir ki cep telefonuna; İsviçre bankalarından, adına açılmış hesaplardaki, bol sıfırlı meblağlara ait dekont bilgileri, kısa mesajla düşer.

Adamın son dileği ise, kadınların kesinlikle karşı koyamayacağı bir cazibe ve çekicilik gücüne sahip olmayı istemek olur. Bir de bakar ki cin, kendisini, albenili bir çikolata paketine dönüştürüvermiştir.

Bilmem anlatabildim mi efendim?

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..