Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '11

 
Kategori
Dünya
 

DNA'nın 58. Yaş Günününde Nobelli James D. Watson geldi

DNA'nın 58. Yaş Günününde   Nobelli  James D. Watson geldi
 

James Watson İkili Sarmal'ı imzalarken. 18 Nisan 2011


18 Nisan 2011'de DNA'nın 58. yaş günü kutlanacak.

Albert Long Hall, Albert Hall'e yakın mı? diye soruyorum kardeşime.

Aklımda kocaman basket sahası büyüklüğünde gıcır gıcır bir konferans salonu var. İkili Sarmal'ın ( Double Helix ) yazarı DNA'nın yapısını ( 1953) belirleyen Nobel ödüllü ( NOBEL 1962) bilim adamlarından genetikçi James D. Watson'ı dinlemeye gideceğim Boğaziçi Üniversitesi'nin Albert Long Hall'üne. Hafta sonu İKİLİ SARMAL'ı yeniden okumuşum, notlar almışım...Heyecanım dorukta...

Albert Long Hall, Albert Hall'e yakın mı? diye sorma nedenim bu konferans.

Sandım ki Kuzey Kampüsünde yeni bir salon yapıldı ve ötekinden daha geniş ve uzun olduğu için Long sözcüğü eklendi. Oysaki benim en son Tuluyhan Uğurlu konseri izlediğim salon Albert Long Hall'müş.

Hay Allah dedim.Ben orayı hep Albert Hall bilirdim. Hatta yazmaya uğraştığım roman karalamalarında da Albert Hall diye yazmamış mıydım? Bakar mısınız komediye!

Hayalimdeki salona gerçekten de gereksinim olduğunu bugün gördüm. BÜ'nün meydanında hem de o soğuk havada, genetiğe olan ilgilerinden mi yoksa okul ortamının havasından kurtulma ve 2011 YGS 'deki sınav skaldalını unutma fırsatı yarattığından mı ağzına kadar liseli gençlerle doluydu. Tıpkı ÖLÜ VÜCUTLAR sergisindeki gibi uzayıp giden kuyruklar. Getirilen dev düzeneklerle konuşmaların görüntüsü dışarıya yansıtılmış ama biz salondakiler bir ara kapılar kırılacak sandık.

Zizek geldiğinde Bilgi'de dışardaki koca ekrandan izleme sonucu gözümden hiç silinmeyen ışıklı imgeler yüzünden, karanlıkta Sütlüce'deki o eski binanın korkunç kolonlarına toslamıştım bahçede. Az daha kafam dağılacaktı. Neyse içiniz rahat olsun. Bu kez kazasız belasız atlattım.

Dünya DNA günü nedeniyle gelmiş Nobel Ödülü sahibi Profesör James Watson BÜ'ye. Okullara da rezervasyon yapmıyoruz gelebilirsiniz, buyurun denmiş. Dedikodulardan duyduğum bu. Eh güzel. Öğrenciler de akın akın genetikçi Profesör Watson'u dinlemeye gelmişler. İşi bozan havanın berbatlığıydı. Hava yağmursuz ve rüzgarsız olsaydı gerçekten dışarda çimlere yayılıp dev ekrandan izlemeyi bile yeğleyebilirdim. İzleyemeyip de dışarda kalanlar için üzüldüm. Hava çok soğuktu. Belki aralarında Nobelli bilim adamına anlamlı sorular hazırlayıp da soramadığı için sinirden kendini yiyen öğrencilerin tepkisi nedeniyleydi onca gürültü patırtı diye küçük sevinçler de yaratmadım değil.

Konuşmayı kayda alırken, başıma geleceği biliyordum. Pr Dr James D. Watson İkili Sarmal'da çok güzel sanki bir bilimsel dedektiflik hikayesi şeklinde anlattığı çalışmalarını özetledi kısaca.
Tam da sıra Nobel ödülünden sonra olanları anlatmaya geldiğinde benim kaset bitiverdi.
Burada İkili Sarmal'ın öyküsünü anlatmayacağım. Belki sonra yazarım. Meraklısı zaten bulabilir İnternet'te, ya da İkili Sarmalı okur. Kasetleri acele çözümlememi de kimse beklemesin. Sırada daha pek çok kaset var çözülecek...

Anımsayabildiğim kadarıyla sorulanlardan üç tanesine değineceğim.

Bir tanesi DNA nın yapısının çözümlenmesi gelecekte ne gibi büyük buluşlara neden olacak , diğeri RNA da artık keşfedildiğine göre sizce hangisi daha önemli, RNA mı DNA mı?
Bir başka soru da
(DNA yapısını saptamak için LONDRA Üniversitesi'nde Maurice Wilkins'e Kristallografi alanındaki ölçümleri yapmak için işe alınan) bilim kadını Rosalind Franklin'in hakkını teslim edip etmediği anlamında biraz feminist rüzgarları da estiren bir soru da soruldu.

1928 doğumlu Profesör Watson bir saati aşan ayaktaki konuşmasından sonra bu soruları da elinden geldiğince yanıtlamaya çalıştı. Açıklamak için verdiği çabalara ve ironisine hayran oldum. Bilimsel bakış açısından bakan çok zekice ironik yanıtlar verdi. Zaten normalin çok üzerinde bir zeka. Acaba bizim sorular konusunda kendi içinden ne düşündü?

Belki katılımcılar da okur kazayla bu bloğu diye yazıyorum. Aslında soru soranların İkili Sarmal'ı doğru dürüst okumadığı kanısına vardım. İkili Sarmal'ın en son sayfalarında, Profesör Rosy'den onun kişisel dürüstlüğünden, ve akıllı kadınları dahi ciddi işlerin dışında bir eğlence aracı olarak gören bir bilim dünyasına kabul edilebilmek için Rosy'nin verdiği mücadeleleri , yıllar sonra da olsa kavrıyorduk diyerek bu bilim kadının hakkını teslim etmişti Profesör Watson. Rosi 38'ine gelemeden kanserden gitmiş. X ışınlarıyla DNA moleküllerinin dizilişini saptamaya uğraşırken yani bilim uğruna feda olan bir bilim kadını. Madam Curie de öyleydi, radyasyonun zararlarının bilinmediği zamanlarda yaptığı deneylerden elleri kabuk kabuk kanser olup dökülene dek çalışmadı mı?
Profesör Watson'ın söylediği gibi bazı hikayelerin sonu acıdır.İşte o anda anladım büyük bilim adamının büyük hüznünü. Bana sorarsanız tüm yaşam hikayelerinin sonu acı. Belki de 1,2,3 bileşikleriyle çalışmamı tam da zamanında kesmiş olmakla biraz daha yaşamdan kazanmış mıydım? Sigara kadar zarar verir mi bilinmez ama cıva buharıyla çalışmak beni pek ürkütmüştü.

Sormak istediğim ve gerçekten merak ettiğim bir kaç soru vardı. İNSAN GENOM Projesi yöneticiliğinden istifa ettiğini okumuştum ODTÜ'nin Yaşmın Şifresi İnsan GENOM PROJESİ adlı kitapçıktan. Aniden öylesi bir projeden ayrılma nedenleri projenin aydınlık yüzünün ışıltısından görülemeyen arka fondaki ürkütücü gerçeklikler olabilir miydi? Ayrıca genler konusunda ikide birde gündeme getirilen patent olgusunun ne olduğu hakkında açıklamalarını soracaktım. Kendi genlerimizi de kira ile mi kullanacağız, belediyemizin bizim sitenin bahçesine yaptığı uygulama benzeri. Toprak ananın insanlığa armağanı maydanozun bile ekilivermesinin patent hakları nedeniyle yasaklandığı terminatör tohum projelerindekine benzer şeyler miydi bu genom projesindeki patent hakları?

Konuşma alkışlar arasında bitti. Hemen kitabımı imzalatmak için sahneye fırladım ve ilk imzayı aldım.Soru falan sormaya olanak yoktu. Bir kez de aşağıda dinlendiği ve öğrencilerin kitaplarını imza için çekildiği odada şansımı denemeye karar verdim ama sonuç başarısız oldu. Sorularımı soramadım. Gençlerin zamanını almak istemedim. Eline fotoğraf makinesi tutuşturduğum bilim insanına da buradan teşekkür etme fırsatı doğmuş oldu.

Bir rüyayı yaşadım. On on beş yıl önce kitabı okurken ah keşke Watson'ı görebilsem diye geçirmiştim içimden, bilimde umutlarımı tüketmediğim zamanlardı... Haberi iki gün önce alınca İkili Sarmalı bir daha ve on yılın getirdiği birikimlerin ışığında okumuştum. O günkü merakımdan bir şey gitmemiş. Bu sevindiriciydi benim adıma.

Keşke bu toplantı bu kadar aceleye getirilmeseydi. Liseli gençleri getiren öğretmenleri İkili Sarmalı da okumalarını sağlayabilselerdi. İşte o zaman Profesörün emekleri ve enerjisi daha fazla kişiye, daha fazla bilince ulaşabilirdi. Belki bir dahaki sefere...

ezgiumut 18 Nisan 2011 İstanbul

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..