- Kategori
- Gündelik Yaşam
Geceyi sevmek
Geceyi severim ben. Gecenin karanlığının şehrin tüm çirkinliklerinin üzerine çökmesini, tüm yalnız kalpleri koynuna almasını severim. Sigaramdan tüten dumanın geceye karışan dansını, karanlığa işve yapıp birlikte gözden kaybolmalarını izlemeyi severim. Şehrin parıldamak konusunda birbiriyle yarışan ışıklarının coşkusunu, gün ışığındaki kalabalık caddelerin karanlık indiğinde derin bir nefes alıp dinlenmeye çekilmelerini ve yavaş yavaş uykuya dalmalarını görmeyi severim. Bi de gecenin sahibi edasıyla gökyüzünde parıldayan milyonlarca yıldızın şehre göz kırpmalarını ve sahilde kendini dalgaların eşsiz huzuruna bırakmış bi başına salınan ufak bir teknenin yanına vuran suyun aksini seyre dalmayı severim. Ay ışığının denize vuran gümüşi rengini sonra...
Karanlığın insanlar üzerindeki tarifsiz etkisini teşhis etmeyi severim; gerçek kimliklerin gün gibi ortaya çıkışını... Karanlığın sarhoşluğunda gizlendiklerini sanırlar oysa! Loş ışıklar altında gecenin sessizliğine karışıp düşünce pınarlarına yolculuklarımı severim. Zihin aydınlanır, kalp uykuya geçer. Tıpkı gündüzün geceyi doğurması gibi.
Gece yazarım ben. Sadece gece. Tüm şehir telaşesini unuttuğunda, gözler uykuya teslim olduğunda, mum ışığında saatimin gölgesi duvara yansıdığında, yüreğine dokunduğum, yüreğime dokunan tüm sevdiklerim kendi rüya ülkelerinin kahramanı olduklarında kelimelerle sohbet ederim ben. Gün doğana, yeryüzü uyuyana dek.
Geceyi severim ben. Karanlığın kollarında ısınırım. Işığın en parlağı gecenin kuytusunda saklıdır. Onu bulmayı severim ben.