Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '10

 
Kategori
Blog
 

Hadi bana müsaade! Beynim fırtınaya dayanmaz!

Hadi bana müsaade! Beynim fırtınaya dayanmaz!
 

Milliyet Blog’da yeniliklerle tanışmaya başladık… Buruk bir başlangıç olsa da, her yeni başlangıç yeni ümitlere gebedir anlayışıyla sabırla bekleyeceğiz…

Burukluğumun detayına belki daha sonra inerim. Zaten anlayan da anlamıştır muhtemelen… Bu demek değildir ki yenilikleri desteklemiyorum, yeniliklere açık değilim… Bilakis yeniliği ve yenilenmeyi severim.

Yenilik dendiği vakit akan sular durmasa da kalplerde tatlı bir heyecan; şirin bir ürperti; cıvıltılı bir coşku olması kaçınılmazdır. Tabi bu dediğim normal kalpler için geçerlidir. Taş ve türevi olanlar için değil…

Neyse kalpten beyne doğru yol alalım biraz da…

Beyin fırtınası amaçlanarak açılan “Blog Yazarları Tartışıyor” kategorisi açıldığında “Blog Yazarları Tartışıyor Hayırlı Olsun Haydi Tartışmaya” isimli bir blog yazdım. İlgili kategoriye koydum.

Blogum adı geçen kategoriye uygun görülmemiş olacak ki blog kategorisine kaydırıldı, zaten o gün ilgili bölüm de kapatıldı. Bununla ilgili verilen bilgi mailinde ilgili kategorinin ilerde açılacağı, blogcuların orada tartışacağı, konuları bazen editörlerin belirleyeceği bazen de blogcuların belirleyeceği bilgileri verildi.

Bazı anlayışı/izanı/tahayyülü kıt olanların “yazıları kaydırılınca ciyak ciyak bağırdılar” lafına da aldırış etmeden konuyla ilgili isyanımı ayrı bir yazı ile belirttim…

Çünkü biliyorum ki uydurup yazan, fakat neresinden uydurduğu konusunda âlemin fikir birliğine varamadığı zat-ı muhteremler “ele verir talkını, kendi yutar salkımı” zümresine girmekteler…

Tabi bu arada e-mailimin acizliğine uğradığım için haklı iken haksız konumuna düştüğümü de itiraf etmeliyim. Bunun özrünü de şereflice diledim. Ancak bu isyanımın bittiği manasına gelmezdi…

Konuya dönecek olursam, “Blog Yazarları Tartışıyor” kategorisine girecek yazıları belirleyecek olanlar ağırlıkla editörler olacak. Yani bir nevi ikinci bir “Editör’den Öneriler” sendromu yaşayacağız.

Yani “kel başa şimşir tarak versiyon-2

Öyle ya, daha başlar başlamaz neyin tartışma olduğu neyin tartışma olmadığı bile su götürür bir mesele olduysa o zaman işimiz iş demektir…

Böyle bir kategorinin gerekli olup olmadığı, olmasa ne olurdu olsa ne değişecek? gibi sorularla tartışmaya çalışmak tartışma olmuyor… Öyle ya onu ben sordum, bunu da tartışalım diye… Olmaz, fasulyeden tartışma konusu olmaz!

Tabi hâkim olan güçlerin hâkimiyetini tartışmaya kalkmak kimin haddine değil mi?

O bölümü denetleme yetkisi elinde bulunan şahsın o anki psikolojisine göre tartışılacak konular dizayn edilecek demek ki… Yoksa aynı konuyu hem de aynı cümlelerle işleyen 15 blog içinden sadece bir tanesini önermenin mantığı mı var? Editör’den öneriler kısmı öyle çalışıyor çünkü… Hatta öyle ki copy/paste yöntemiyle oluşturulmuş bloglar bile önerilebiliyor orada!

Bu durumda “evet efendim sepet efendim” demekten başka çaremiz var mı? Evet, var… Meydanı meydan sahibine bırakmak!

O zaman meydanı meydan sahiplerine bırakma zamanı gelmiştir…

Benim beynim sulanmıştır… O kadar fırtınayı kaldıramaz…

Siz isterseniz önden buyurun…

Benden bu kadar…

Bunda sonra “BLOG” kategorisinde yazmayacağımı bilgilerinize arz ederim…

İleriki dönemlerde “kişisel protesto”mun boyutlarını arttırma veya azaltma hakkımı saklı tutuyorum…

Sevgi ve muhabbetle kalınız..

Murat HACIOĞLU

W E B B E N

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..