Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '19

 
Kategori
Anılar
 

Kocaseyit...

Kocaseyiti tanırmısınız? Yeni nesil belki bilmez. Görevimizi yapıp anlatalım.

Köyde öldü biliniyordu. Akşam gün kavuşurken 145 kilometreyi onüç günde yayan yürüyerek Havran'ın Manastır kyüne gelir. Dokuz yıl yaptığı askerlikten terhis olmuş, köyüne, evine gelmişti. Belki karısı yeniden evlenmiştir diye eve giremez. Sabaha kadar gizlenip evi gözler.

Sabah oradan geçmekte olan bir akrabasına rastlar.

-Biz seni öldü biliyorduk.

-Yok yeni terhis oldum. Karım yeniden evlendi mi?

-Hayır, yanlız bağırarak gir eve. Çocuk korkmasın.

Kapıdan eşinin ismini seslenir. Sekiz yaşlarında bir kız çocuğu kapıya çıkar. "Anne, kapıda sakallı biri var, korktum". Kapıya çıkan kadın çok sevinir. "O senin baban kızım". İşte dokuz yıl sonra kızı ile böyle tanışır. Yıllar sonra o kız toronlarına babasını anlatırken, "bir süre korktum, kucağına bile oturamadım", diyecektir.

Kocaseyit namı, Seyit Ali Çabuk tam ismidir.1889 yılında Havran ilçesine bağlı Manastır köyünde doğmuş bir yörük çocuğudur.

Mavi gözlü, ufak tefek, gariban bir Anadolu köylüsüdür. Keçi güder. Arada kaçak odun kömürü yapar satar.

1909 da askere gider. 1912 de balkan savaşına katılır. 1914 de birinci Dünya savaşı başlayınca Çanakkale'ye topçu eri olarak gönderilir.

18 Mart 1915 de müttefik donanması boğazı geçmek için saldırıya geçer. Bu sırada Seryit Ali Rumeli Mecidiye Tabyasında görevlidir.

Savaşın en kritik anlarından birinde Quen Elizabeth zırhlısından atılan bir top mermisi Mecidiye Tabyasına isabet eder. Bu tabyanın durumu çok kritiktir. Boğazdan geçmek isteyen gemileri vurmak üzere konuşlandırılmıştır. Vurulan tabyada sadece üç kişi kalmıştır. Biri tabya komutanı, iki de er. Erlerden biri Seyit Ali' dir.

Seyit 266 kiloluk mermiyi, vinci arızalı topa tek başına sırtlayarak yerleştirmeyi başarır. Ve Ocean isimli gemiyi dümen sisteminden vurur. Sürklenen gemi Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlara çarparak batar. Bu başarısından dolayı onbaşılığa yükseltilir ve bir hafta tam tayınla ödüllendirilir. Ancak "boğazımdan geçmez" diyerek reddeder.

Seyit Ali 1909 da gittiği askerden 1918 de döner.

Kocaseyit askerlikle ilgili kimseye hiçbir şey anlatmaz. Kolay değil tabii. Kimbilir ne travmalar yaşamış, ne acılara şahit olmuştur. 1929 da Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir açılış için Havran'a gelir. Kimsenin artık hatırlamadığı Kocaseyit'i o unutmamıştır. Açılıştan sonra Havran naihye müdürüne der ki, "Burada bir Seyit onbaşı olacak, görmem lazım". Müdür "başüstüne " der. Edremit askerlik şubesine giderek kimdir bu onbaşı seyit diye araştırır. Bulunca da getirilmesi için hemen iki Jandarma gönderir. Akşam odundan dönen Kocaseyit Jandarmayı görünce, " hah gitti bizim kömürler" diye düşünür ama bozuntuya vermez.

-Suçum ne ağalar?

-Suçun yok, Paşa seni istiyor.

Hemen jandarmalarla birlikte nahiyeye gelir. Müdür onun derhal yıkanıp temizlenmesini ister. Üstüne bir de elbise giydirirler.

Sabah paşanın karşısına çıkar. Biraz sohbetten sonra paşa, "sen büyük kahramanlık yaptın, ne istersen iste" der. Maaş bağlanmasını teklif eder. Seyit Ali:

"Paşam ben bazen kaçak odun kesip kömür yapıyorum. Koruculara söylesinlerde benim baltamı almasınlar. Yaptığım vatan göreviydi. Maaş falan da istemem."

Atatürk müdüre talimat verir Kocaseyit'e dokunulmasın diye. Ancak iki sene sonra yeni gelen nahiye müdürü bu talimata uymaz. Seyit Ali bayağı zorluk çeker.

Bir süre daha oduna giden Seyit Ali bir fabrikada hamallığa başlar.

SeyitAli 1939 da yakalandığı zatürreden kurtulamaz ve 50 yaşında ölür. Mezarı kendi köyünde (Manastır) dir. 

Kocaseyit'in bu mütevazi öyküsü aslında bu vatanın tüm kahramanlarının öyküsüdür. Hepsinin ruhu şadolsun.

İzmir 13.3.2019

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..