Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kontrol bende…

Kontrol bende…
 

Avuçlarımın arasında sımsıkı tuttuğum bir dümen ile masmavi bir yolun getirdiklerini izliyorum. Uçsuz bucaksız tanımının tek anlamı, hayat okyanusunun içerisindeyim  ve ne zaman karayı göreceğimi bilemeden yola devam ediyorum.

Arada sırada alabora tehlikesi, yağmur, şimşek, fırtınaya maruz kalsam da, genellikle hafif bir hava esintisi sayesinde ferahlıyor, sıcacık, bol güneş ışığı ile yüzümü pırıldatıp, gözlerimi ufka doğru yöneltiyorum.

Mis gibi deniz kokusundan huzur biriktiriyorum. Çamların, çimlerin kokusunda dinginleşip, zihnimdeki ormanlardan yenileniyorum. Her sabah suladığım umut çiçeğim var. İhtiyacım olan ne varsa, kendimce yaratmamın mümkün olduğuna inanıyor olmak, işin püf noktası. Anlamak için biraz tecrübe edinmek gerekti elbette.

Elimle dokunabildiğim, zihnimle düşlediğim, ruhumla hayal ettiğim, dilediğim varlıklar konusunda, bencil olmadan paylaşma arzusu ile hareket ediyorum. Bulaşıcı olan hislerden faydalanmayı tercih ediyorum. Gülmek, ağlamak, telaşlanmak, heyecanlanmak, sıkılmak, neşelenmek, eğlenmek sadece kendimize has bir davranışlar bütünü değil. Ayna sistemi ile rahatlıkla etki halkasını genişletmek mümkün.

Edindiklerimizden yakınmadan, memnuniyetsizlik yaşamadan, çok da fazla sahiplenmeden, hayattan zevk almak mümkün. İnsanlar en büyük sınavlarını en çok istedikleri varlıklar uğruna verirler. Çocuklarımız, sağlığımız gibi kıymetlimizin dışında, sevdiğimiz diğer insanlar, hayatımıza eşlik eden tutku derecesinde sevdiğimiz işimiz, hayvanlarımız, hatta belki de bazen özel eşyalarımız, çiçeklerimiz, kısaca koruyup kollamak, zarar gelmemesi için özen gösterip, önemsediğimiz ne varsa, hepsinden dolayı sınandığımız doğrudur.IMG-20160503-WA0019 (1)

En önemlisi sahip olduklarımızın kıymetinin farkında olarak yaşamaktır. Bahşedilene ve bahşedene saygılı olmak kıymetli. En yüce varlık olarak yaratıldığımızı düşünürsek, doğadaki diğer varlıklara oranla üstünlüklerimize şükretmek, kesinlikle bir görev olmalı. Kayıp ettiklerimiz için geriye bakmak, üzülmek kaçınılmaz gibi görünse de, gidişlerinin bize kazandıracaklarına odaklanmalıyız.

Fiziksel eksikliklerimiz, arızalarımız, hastalıklarımız  karşısında dik durmak ne kadar zorsa, inanın ruhsal çöküntüler de hayatta var olduğumuzu inkar ettirir halde. Sahip olmadıklarımıza pozitif yönde bir arzu hissetmeli, hırs edinmeden dilemeli, istemeli ama biz de yaşayan, hayatımızın içinde var olanlara karşı da haksızlık etmemeliyiz.

Etrafına baktığında görebilen, duyduğunda anlayabilen insan mutludur. İç huzurunun farkındadır. Tepkisiz kaldığımız haksızlıklara da dikkat etmeliyiz aslında. Bu dünya da bir düzen varsa, bugün gözünüzün önünde cereyan eden ve tepkisiz kaldığınız bir durum, yarın tam da içinde bulunmak zorunda kaldığınız bir olaya dönüşebilir.

Sevgi ve saygı ihtiyacımızı karşılamamız için gerekli kaynak, kendimizden başka canlıların varlığına  saygı ve sevgi göstermektir. Sevgi paylaştıkça çoğalan bir varlıktır. Etkisi ne olur bilinmez. Eksikliğini tecrübe etmektense, varlığınla keyif almayı tercih eden bir toplum olmak, önce kendinde bu felsefeyi kabullenmek ile başlıyor.

“Hatalardan kazanılanlar ile daha da aydınlanan yolumuzda, tereddüt etmeden kendimize güvenerek, herkesten çok kendimize inanarak gerçekten insan olarak ilerlerken yaşarız.

Kimsenin kontrolünün altına girmeden, kimseye göre seçimler yapmadan, geriye bakmadan, paylaşmaktan korkmadan ilerlemek için gerekli güç sensin.

Hadi şanslı yolculuklar…”

fb_ımg_1456719138843.jpg.jpg

 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..