Milliyet Blog'da (Ocak.2015) yazarları

Eskiden bazı arkadaşlar, bazı yazarları böyle kendi ölçütlerince seçerlerdi de kıyametler kopardı. Kimse de bu listeleri beğenmezdi.

 

Kimse bu listedeki isimlere pek fazla itiraz etmek istemez ama aynı zamanda, kenardan köşeden bazı isimlere laf atar; bazı isimlere de ver yansın ederlerdi. Tabii bu arada belli ki listede niye kendi isimlerinin bulunmadığı da itiraz götürür ama ona pek değinmezlerdi.

 

Ama epey dedikodusu olur. Millete de laf çıkardı… Dolayısla , MB sayfaları heyecanlı tartışmalarla canlanırdı.

 

Bu kez böyle bir seçmeye biz teşebbüs edeceğiz . Son zamanlarda yayınlanmış yazılardan ve yazarlarından sözedeceğiz. Elbette bir çok görmediğimiz yazar olabilir, yazı olabilir… Bu bir jürinin seçimi değildir. Gayet öznel bir seçimdir. Arda kalanlar, gülüp geçebilirler.

 

Ocak-2015 . Günlerine ait seçimlerimiz şöyle:

 

1. Tülay Hergünlü  (Mali Müşavir) :

 

Son ayın en çalışkan yazarlarından. Yalnız , Milliyet Blog’da değil. Çanakkale’de ve diğer yerel basının ve İnternet ortamınının sevilen ve okunan yazarlarından. İlk Kitapları : Körüz biz Annemin Dağarcığı olan yeni kitapları da raflarda. Hergünlü’nün keskin bir kalemi var.

 

2.Ziyaver Şencan :

 

Mühendis asıllı olmakla birlikte, boğazına kadan edebiyat- kültür olaylarında olan biri. MB’da da oldukça etkin. Özellikle  “John Lennon” üzerine yazdığı son duygusal yazısı  kendini okutturuyor, Şencan’ın başka yazılarını arıyorsunuz. 

 

3.Yurdakul Alkan.

 

Milliyet Blog’un çalışkan yazarlarından biridir. Güzel yazılar yazdığı gibi, çok güzel yorumları ve açıklamaları ile bu alanda da bir boşluğu dolduruyor. Son yazısı (Merak Duygusu) bence okunmalıdır.

 

4. Ömer Özdamar.

 

Milliyet Blog’da zaman zaman kaybolan; sonra yine parlayan yazarlarından. Kaybolması herhalde yazdığı güzel romanları dolayısıyladır. Roman konusunda çok çalışkan olduğunu biliyoruz. Siyasi konularda da kalemi keskin. (Milletvekili Mehmet Metiner ve Milletvekili Şamil Tayyar, milletvekilliği adaylığınız garantilendi..) adlı yazısıyla son dönemin, siyasi çekişmelerinin bence adını koydu.

 

5. Ali Özdemir :

 

Son derece çalışkan bir teknik yazar, öğretmen. Uzun bir Kıbrıs serüveninden sonra yurda döndü. Şimdi kitaplarının yayınına burada devam ediyor. Kitap çıkarma, yayınlama konusunda çok becerili ve bu konularda okuyucularına da yardımcı olmak istiyor. En son yazısı (Doğru kitabı okumak) bence okunmalı ve tartışılmalı…

 

6. Necati Tüfekçi :

 

Bir bakıma Milliyet Blog’un eski tüfeklerinden. Siyasi konulara kendisine özü yaklaşımı var. Başkalarının etkisi altında kalmadan yaptığı gözlemler ve analizler ciddi olarak izlenmeli. Son yazısı (Sultanahmet Bombacısı) Yeni yaklaşımlar getiriyor.

 

7. Mesut Karip :

 

MB’un çalışkan karıncalarından. Hemen hemen hiç boşa geçtiği gün yok. Herhalde günlük yazısını yazmadan evden çıkmıyor. Bir görev gibi. Ama sıkmadan kendini okutturuyor.  Okuyucunun düzeyini çok iyi biliyor. (Meclis eski bakanları akladı..) yazısıyla bir bakıma Meclis’te neler dönüyor, ortaya seriyor. 

 

8.Şevket Çorbacıoğlu:

 

Her yerde Şevket abi var. Futbol'den en ince siyasi analizlere kadar. Son derece deneyimli ve görmüş geçirmiş bir kişi. MB’un Atom Karıncası. Şevket Çorbacıoğlu’nun hangi yazısını söyleyeyim ki… En iyisi açın tümünü  okuyun.

 

9.Kaan Akoba:

 

Bazı yazarlar kendi çevreleriyle çok yakından ilgilidirler. Kaan Bey onlardan biri . (Çekmeköy Belediyesi..) adlı yazısıyla, belediyelerin çevre sorunlarına karşı tutumlarını eleştiriyor, katkıda bulunuyor.  İlginç yazıları var.

 

10. Mustafa Erol :

 

Sayın Mustafa Erol. Bir Fizikçi… Bir bilim adamı.. ama kendisinin ötesindeki konulara da rahat giriyor ve çok ilginç yaklaşımlarda bulunuyor. Özellikle , Psikoloji, Psikiyatri konularına değindiği son yazısı okunmaya değer. Oradaki (Bilinç , fiziksel bir kavramdır..) düşüncesi belli ki üzerinde durulacak bir tartışma konusu.

 

Ocak ayı içinde beni en çok etkileyen yazarlar bunlar. Bunun dışında binlerce yazarımız var. Onlar küser mi bilmem, ama böyle bir davranışın Milliyet Blog’a bir hareket getireceğini düşündüm. İşe giriştim. Şimdi bakalım ne sözler söylenecek, hangi ağızlar konuşacak. Bu konularda kimseyi beğendiremezsini, bir de üstelik düşman edinirsiniz. 

 

Çünkü bizim ülke de “Övgü” esastır; “Eleştirme” ise düşman kazandırır. 

 

Biz burada, kimseyi yermedik ama, herkesi de övemedik. Ne yapalım? Dostlar affetsin.