Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '17

 
Kategori
Blog
 

Okuma, Konuşma, Yazma!

Okuma, Konuşma, Yazma!
 

Özgürce yazalım!


İnsanoğlunun zihinsel birikimi üç sütun üzerinde yükselir, okuma, konuşma ve yazma!

Okumak için zevkli, keyifli bir alışkanlık şeklinde tanımlanmış olan kitap sevgisi gereklidir.  Okumanın ön koşullarında biri de dil sevgisidir. Okuma, sürekli okuduklarını doğru ve hızlı anlama, anlamlandırma yeteneği ile de ilişkilidir. Kelime hazinesi zengin olanların sevdiği bir eylem türü olan okumayı ayrıca bilgi edinmenin yollarından biri olarak ta biliyoruz. Hitap etmenin, konuşmanın ana datası, veri tabanı okumanın diğer bir yönü de insanın duygusal yönünü geliştiren bir faaliyet olmasıdır. Farkında olmasak ta günü birlik işlerde hem iletişim kurmada hem de kendimizi ifade etmede okumanın sonsuz olanaklarından yararlanırız.

Sözlü anlatım olarak ta ifade edilen konuşma ise dinleyenleri ilgilendiren konuları seçmek ile nitelik kazanır. Konuşanın kendisi de dinleyeni de konuya ilgi duymalıdır. Kullanılan sözler, anlaşılır şekilde ifade edilmeli, cümle ve kelimeler doğru seçilmelidir. Ses tonu, konuya uygun olmalı, gereği şekilde alçaltıp yükseltilmelidir. Konuşan, mutlaka göz teması olmalı, dinleyenin yüzüne bakmalı, ifade ettiklerini jest ve mimiklerle güçlendirmelidir.

Özetle konuşma, bir haberi, düşünce ya da duyguyu dinleyen de ilgi uyandıracak şekilde, işitilir ve tatlı bir sesle, konuya uygun bir ton vererek, kelime ve cümleleri doğru söyleyerek, dinleyenlere bakarak, dik durarak, sözleri güçlendirmek için jest ve mimiklerle desteklenen bir eylemdir.

Yazı ile anlatım bir başka ifade ile yazmak, düşünce ve duyguları yazı ile ifade etmektir. Duyguların, düşüncelerin yazıya dökülerek özgürleştirilmesidir. Tabii ki her konuşulan yazılmaz, yazılanda da anlamlı düşünce bulunmalıdır. Cümleler ve konu içerisinde anlam korelâsyonu ve yazılanın sağlam bir paradoksu olmalıdır. Yazı, çocukların hikaye yazımındaki; Olay nedir?, Hikayedeki kahramanlar kimlerdir?, olay nerede geçmektedir?, olayın sonucunda ne olmuştur? basit kurgularını içermelidir.

Günlük yaşamında yazma işi ile en çok uğraşanlardan biri olan Mahmut Yesari; “Beyaz kağıttan korkarım” demişti. Gerçekten de duygu ve düşüncelerini yazması istenen insanın ilk duygusu çekingenlik ya da korkudur. İlkyazı işine başladığımda birçok köşe yazarına mail atarak düşüncelerini sormuştum; aldığım yanıtlardan biri olan Necati Doğru’nun “Yazmayı asla bırakmayın yazdıkça gelişecek ve okurunuz artacaktır.” sözünü hiç unutmam. UNESCO tarafından ilan edilen her yıl 8 Eylül’de “Dünya Okuma Yazma Günü” nün kutlanılmasına, İnsan geliştikçe toplum gelişir gerçeğine rağmen ne yazık ki 21.yüzyılda Ülkemizde halen 7 milyon kişi okuma yazma bilmiyor.

Son tahlilde; yazmanın kaygısını ve korkusunu yenmenin tek çaresi ise öncelikli okumak, kendini iyi ifade etmek (konuşmak) ve sürekli yazmaktır. Yazmak, canlılığın emaresidir aynı zamanda. “Söyleyecek sözün varsa yazmak kolaylaşır.” demiş Sholem Asch. Francis Bacon’da “Okumak bir insanı doldurur, insanlarla konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır.” sözünü söylemiştir.

Erasmus’un “Yazma cesareti, yazdıkça artar.” Sözünü hatırlatarak on binlerce Milliyet Blog’un cesur yazarına selamlarımı iletiyorum.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..