Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '17

 
Kategori
Öykü
 

Şehvetli Bulmaca

Şehvetli Bulmaca
 

Elinde ne zaman faniladan bozma toz bezini görsem elimdeki bulmacaya gömülürdüm.

Soldan sağa;  6 Harf Şehvetli; _ _ _ _ _ _?

Salondaki eski televizyonu atmaya ne gerek vardı ki? Yerine gelen simsiyah büyük ekran inadına bütün tozu üstüne çekerdi. Hafif nemli bezle ovalayıp bezi silkelemek için arkasını dönmeye görsün o gelene kadar tozlar pıtır pıtır eski yerlerine dökülüverirlerdi. İçinden çıkılmaz bir ovalama tutturdu mu, söylenmeye başlardı. Bakışları sertleşir, ne söylediği anlaşılmazdı. Gençken de böyleydi. O zamanlar temizlik vız gelirdi de âdet olunca öfkesi kabına sığmaz vücudundan sızan kanı emen bez parçası gibi gözlerinden sızan öfkeyi de bana emdirirdi. Kanı kesilmişti artık. Akmak için neden arayan öfke, bacaklarının arasındaki bezi bulamayınca elindeki bezi neden yapmıştı.

Yukarıdan Aşağı 6 Harf Teselli; AVUNTU

Onu öfkelendirecek, üzecek ne yapmış olursam olayım âdet değilse ya da temizlik yapıp da yorulmamışsa umursamazdı.

O gün bile bana kızmadıysa bunu hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğimi anlamıştım.

Gelenimiz gidenimiz pek olmazdı. Birkaç akraba o kadar. Bu kanıksadığımız insanlar dışında biri geldiyse mutlaka gelmek zorunda olduğu içindi. Şimdi bile hatırlarken utanmıyorum. Belki de bana bağırıp çağırsaydı, vurup dökseydi utanarak hatırlardım. Karşı komşunun lisede okuyan kızı her nedenleyse bize gelmişti. Yoktu annesi herhalde evde. Yeni tomurcuklanmaya başlamış gül gibiydi kız. Beyaz gömleği uçları gövermiş küçük göğüslerini öyle sarmıştı ki; o iki delivereni avuçlamamak için tırnaklarımı elime geçirmiş yine de kasıklarımda yanan alevi bastıramayıp karşımdaki masada kitabının sayfalarını karıştıran kızın yanına gidip oturmuştum. Başımı kızın yasemin kokulu boynuna yaklaştırdım. O mutfaktaydı. Kurabiye pişiriyordu. Fırındaki kurabiyelerin malzemeleri erimeye başlamış olacaktı ki, kokusu yasemin kokulu boynu korumak ister gibi öne atmıştı kendini. Cennet gibi yükseliyordu kurabiyenin kokusu.  ‘’Peki, kime iyilik edeyim?’ ’sorusuna üç defa ‘’annene’’ diyen temiz bir ağız gibi kokuyordu. Kız da ben de ‘’annene’’ diyen o kokuya kapattık burnumuzu.  Düğmesini açtı kız. Kanım bacaklarımın arasına toplandı. Elinde bir tabak kurabiye içeri girdi ansızın. Gayet sakin kızı kolundan tutup kaldırdı. ‘’Gel kızım, açsın okuldan geldin.’’ Dedi. Elinde tabak mutfağa götürdü onu.

Geri dönüp bana dikti gözlerini; ‘’ Emanet o! ‘’ dedi. Başka bir söz çıkmadı ağzından. Ne o gün ne de başka bir gün.

Yukarıdan Aşağı 4 Harf Utanmaz Kimse; UBUS

Yanımda pek oturmazdı. Gerekmediği sürece konuşmaz hatta yüzüme bakmazdı. Yüzünde hep bir ciddiyet olur, benimleyken gülmezdi yüzü.

Bir tek yemek yaparken yüzündeki ciddi hava dağılırdı. Mutfakta camın kenarına dizilmiş 2-3 saksılık sardunyayla yarenlik ederdi. Su almaya girerdim sadece mutfağa. Beni görünce hemen susar, elinde tahta kaşığı yemeği karıştırır, tencerenin kenarına kaşığı vurur, yan taraftaki boş tabağa kaşığı koyar. Kaşığı tekrar eline alır, suyun altına tutar, üstünden soğuk sular damlayan kaşığı yine yemeğe götürür, ne yapayım bırakamam elimden seni dercesine ben varken kaşıktan medet beklerdi.

Böyle çaresiz olduğu zamanlarda canım onu çok isterdi. Kaşığı kıskanırdım belki. İş birliği yaptığı ne varsa kıskanırdım ondan.

Soldan sağa 5 Harf Kıskanç; HASUT

Çoktandır yatak odasını kullanmıyorduk. Salona karşılıklı iki kanepe atmıştık. Gece olunca kanepeleri açar, uzanır, ovulmaktan parıldamış televizyona bakardık. Benim aklımda onun elindeki kaşık. Onun kolu başının altında. Gözleri yarı açık. Kalkar burnunun dibine kadar sokulurdum. Anlardı. Yataktan doğrulurdu. Görev gibi çıkarırdı ince geceliğini. Altındakileri çıkarmaya başlardı sonra. Örgü bir süveter giyerdi atletinin üstüne. Altına da örgü pantolon bir içlik. Neden üstüne değil de altına sıkı giyinirdi ki insan? Üstünden çıkardıklarını kanepenin altına boş bir deri gibi atardı. Sütün içinde ezilmiş bebe bisküvisi kokardı attıkları. Bu kez canım çaresizliğinin yanında masumiyetini de çekerdi. Bırakırdı kendini bana. Örtünün altında utana sıkıla sevişirdi benimle. Aslında dururdu öylece. Benim işim bitine kadar beklerdi. Yorgunluğu okunurdu gözlerinden. İçi de karanlık, yorgun, kupkuru bir boşluktu. Zevk yuvasına kadar yorulur muydu insan?    

Soldan sağa 6 Harf Yorgun Düşmüş; GAVNİK

Garipti öfkesi. Mırıltılı, muhatapsız, soylu bir öfke… Kendimle kıyaslardım onu. O erkek olmalıydı. Öfke o zaman fark edilmezdi. Ne temizlik yapardı, ne âdet olurdu erkekler. Rahat ederdi canı istediğinde akıtırdı öfkesini.

Soldan sağa 3 Harf Öfke, Kızgınlık; RİS

Akşam bir akrabaya oturmaya gitsek uzun uzun sohbet ettiğini gördükçe şaşırırdım. Evin erkeğiyle sohbet ederken göz ucuyla onu izlerdim.  Geceliğinin altına giydiği örgülerden kurtulmuş olur vücudu ince hatlarıyla ortaya çıkardı. Yanındaki evin hanımıyla kıyaslardım. Kıyaslayarak severdim, gururlanırdım, ona sahip olduğuma sevinirdim. Onu izlerken yanımdaki adam da kendi karısıyla kıyaslasın onu isterdim. Onun karısı ne zaman öfkelenirdi. Öfkesi yıkıcı mıydı yoksa onun ki gibi muhlis mi? Karısının da teni, teninden soydukları sütlü bisküvi kokar mıydı? Yorgun muydu sevişmeleri? O da biz gidince susacak mıydı? Birlikte mi uyurlardı? Yoksa şimdi oturduğumuz bu kanepeler mi yatak olurdu onlara da?  

Yukarıdan Aşağı 6 Harf Saklı, gizli; NÜHÜFT

Elindeki bezle işi bitince kanepeye oturdu.  Bana aldırış etmeden bacaklarını araladı, salladı, ovaladı. Başımı bulmacadan kaldırıp işini bitirdiğini görünce; 

‘’Soldan sağa 6 Harf Şehvetli; KÖSNÜL demekmiş’’ dedim.

 ‘’ Değil. Yorgun, halsiz, bitap düşmüş demek, KÖSNÜL. Kendinden küskün bir kelime nasıl aşkla ilgili olabilir? ‘’Dedi, bağırarak.

İlk kez öfkesini saklayamamış olmanın acısıyla eline bezini alıp ağlamaya başladı.  

https://www.youtube.com/watch?v=VC3EGKJKjow

 
Toplam blog
: 110
: 1076
Kayıt tarihi
: 26.05.14
 
 

Dünyanın kirletemediği bir lotus... ..