Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yaşamayı değil, insan olabilmeyi seçmeli kişi.

Yaşamayı değil, insan olabilmeyi seçmeli kişi.
 

Eski kalabalığından eser yok Antalya’nın! Rusya’nın charter seferlere izin vermesiyle oteller, AVM'ler -özellikle LC Maikiki mağazaları- hafiften canlandıysa da 2016 -turizm açısından- dibin görüldüğü bir yıl oldu. Çalışmaktan (!) ve iç karartıcı gündemden bitap düşen Şirinler de kendilerini Mikonos, Miami ve Santa Monica plajlarına attı. Van Gölü’ne, Başkonuş Yaylası’na, Çamlıhemşin’e gitmediler; ama Miami uçağına binerken, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez.” demeyi de ihmal etmediler!

Fener’de sevdiğim bir kafe var. Çayı tiryaki damağına uygun, çaldıkları müzikler de çıs dam çıs dam değil. Oturma düzeni tam yayılmalık ve de kaykılmalık olduğu için gençler de seviyor. Kahvaltıyı hafif, öğle yemeğini de meyveyle geçiştirdiysem çayın yanında Hindistan cevizli top pasta da yiyorum. Gerçi İstanbul Pelit gibi yapanı yok, Çiftehavuzlar şubesinde kalmamışsa kalkıp Bakırköy’e gitmişliğim vardır; o derece yani:)

Çoğunlukla içimde onulmaz yaralar açılsa da insan manzaralarını izlemeyi seviyorum.

Yanımdaki masada oturan kızlı erkekli gençlerin sohbet konusu elbette ki memleketin hali ya da açılmak üzere olan okulları değildi. Zaman zaman yükselen seslerinden; BMW’nin yeni modellerini, iPhone 7’nin ne manyak (!) bir alet olduğunu; Londra’da, İsviçre’de gittikleri yaz okullarını dinledim. Böylesine hazımsız çocuklar yetiştiren anne babalara içerledim, oğlumla bir kez daha gurur duydum.

Çayımdan son yudumu alıp kalkmaya hazırlanıyordum ki içlerinden bıçkın olanı önümüzdeki masada tek başına oturan kel adamı arkadaşlarına gösterip “Kazıtacağım abi ben de saçlarımı, acayip karizmatik oluyorsun.” dedi.

Kızlardan biri de “O adam kel değil ki, saçlarının dibi görünüyor; yaşı geçmiş, genç görünsün diye kazıtmış işte.” dedi.

Kısa bir süre geçmişti ki kel adam gülümseyerek ayağa kalktı, karşıdan gelen kadına ve küçük çocuğa el salladı. Kadının da saçları yoktu ve bandana takmıştı. Annesinin elinden tutan güleç delikanlının dökülen saçlarını ise Batman şapkası gizliyordu; ama kaşsız da olsa solgun yüzünde sevinç vardı.

Gözlerim doldu, boğazım düğümlendi; gençlere baktım, utandılar mı acep diye.

“Ulan ailece uçmuş bunlar, hepsi kazıtmış kafaları!”

Dayanamayıp yanlarına gittim. Şaşırdılar!

“Bakın çocuklar, istemeden konuştuklarınıza kulak misafiri oldum. Size nasihatte bulunmayacağım. Şu karşınızda oturan -ailece uçup kafasını kazıtan- insanları eve gittiğinizde anne babalarınıza anlatın, bakalım nasıl yorumlayacaklar.”

Uzaklaşırken, arkamdan söylediklerini de duyuyordum: “Ağlamış mı lan herif?”

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..