- Kategori
- Gezi - Tatil
Yeni Köşe Yazıları / Bir Doğa Harikası: Ağaran Çağlayanı, Taşrada Okuma, Sporsuz Spor Tesisleri
Blogda son yazımdan bu yana yaklaşık bir ay geçti..
Ülke gündemi bu denli yoğunken bu süreyi boş geçirmeye ben de şaşırdım ama bu defa gezip gördüğüm bir yerden bahsedeceğim: Ağaran Çağlayanı..Ardından da taşrada gazete ve kitabın, genelde okuma alışkanlığının hazin durumuna, bomboş duran sporsuz spor tesislerine değineceğim..
* * *
Son yıllarda Rize doğa turizminin neredeyse başkenti haline gelmiştir. Gerçi henüz bu ünvanın başlangıcındadır ama sahip olduğu potansiyelle yaz ve deniz turizminde Antalya ne ise doğa turizminde de Rize aynı konuma gelecektir.
Özellikle Rize- Artvin Hava Limanının hizmete açılması ve yaylalar arası yolların tamamlanmasıyla bu konuda tam bir patlama yaşanacaktır.
Dileğimiz bu patlamanın doğanın dengesini bozarak, Rize'nin ve bütünüyle Doğu Karadeniz'in muhteşem dinginliğine zarar vermemesi.
Rize ve çevresinde en gözde turizm mevkii olarak Ayder bilinir.Ancak nice saklı güzellikler yavaş yavaş gözler önüne serilerek, ziyaretçi memnuniyeti arttırılmaya çalışılıyor. İşte bunlardan biri de Çayeli ilçesinin 20-25 km.güneyinde bulunan Ağaran çağlayanıdır.
Gittikçe yükselen dar ancak asfalt bir yolla ulaşılan çağlayanda su 30-40 metre yükseklikten aşağıya dökülüyor.Gerçi debisi Palovit gibi çılgın olmasa da,ruh dinlendirici bir sesle yukarılardan akıp duruyor."Şiddetli yağmurlarda görün onu" diyor çevre sakinlerinden biri "Niyagara halt etmiş yanında"..
Çağlayanın çevresi henüz tam olarak bitmese de güzel düzenlenmiş.Seneye bitecek iki lüks otel ve halen faal durum da iki kafe- restoran var. Yağmurlarda geçilmez hale gelen dereyi aşabilmek için hoş bir asma köprü yapılmış.Bu köprüden karşıya geçerken sallanmaya başlayınca adrenaliniz yükseliyor.Ancak bu sizin için yeterli değilse köprünün hemen yanındaki zipline teleferiği deneyebilirsiniz.İki tel üzerinde karşıdan karşıya kayarken avaz avaz bağırmak adetten..
Şahane bir manzarası olan Şelale Konak isimli Cafe Restoranda yörenin ünlü yemeği muhlamanın en iyisini ve ünlü laz böreği tatlısını eşşsiz doğayı seyrederken yiyebilirsiniz..Tabii bunların üzerinde de birkaç bardak da demli çay..Hemen aklınıza gelir, Orhan Veli'nin ünlü şiirini "Doğayı dinliyorum gözlerim kapalı'ya" çevirirsiniz.
Son bir kez çağlayanı bir kez daha görerek gitmeye hazırlanırken seneye mutlaka geleceğim dersiniz.Bu Ağaran Çağlayanına aşık olduğunuzun ilk işaretidir..
* * *
Taşrada Gazete ve Kitap Okumak: Rize gibi okuma yazma oranının yüksekliğiyle öğünen bir şehirde gazete bulmak için canım çıktı.
Bizim çocukluğumuz ve ilk gençliğimizde birkaç tane olan gazete bayileri hediyelik eşya veya çay satış yeri olmuş. Zaten şehirde gazete okuyana fazla tesadüf edemezsiniz.
Kitabın durumu ise daha da hazin.Şehirde tek bir kitabevi bile yok benim bildiğim. Ortaokul ve lise yıllarında yaz kış içinden çıkmadığım il halk kütüphanesi şimdi bomboş.. Gazete okumayanlar kitabı ne edecek? Üstelik bu şehirde 15 bin öğrencisi olan bir üniversite var. Belki kütüphanenin hiçbir şey yapmadan oturan memurları bundan memnundur ama bir yazar olarak içimin cız ettiğini söylemeliyim.
* * *
Taşrada Sporsuz Spor Tesisleri: Bu şehirde birçok spor tesisi var. Açık kapalı spor sahaları, salonları, olimpik, yarı olimpik yüzme havuzları..Ancak günübirlik yüzme için gidilen yüzme havuzları hariç ortada kimseyi göremezsiniz.Ancak bölgesel veya ulusal düzeyde bir maç olacak ki şenlensinler.Bunun dışında antrenör eşliğinde veya münferit spor yapana tesadüf etmek mümkün değildir. Bilmiyorum ama belki de kapıları kilitlidir.Herhangi bir turnuva olmadan pek açılmaz. İşte böyle bir belde de amatör ve profesyonel futbol hariç hiçbir sporcu yetişmez.Belki karate, judo gibi uzak doğu sporları ve güreşte bir şeyler yapılır ama yerel, ulusal veya uluslararası yarışmalara katılan tek bir atlet duyulmamıştır. Halbuki sporların anası kabul edilen atletizmde mevcut imkanlar kullanılarak çok sayıda atlet yetiştirilebilirdi.
Galiba gazetesiz, kitapsız ve sporsuz bir gençlik çok işimize geliyor. Durup dururken uyandırıp denizi bulandırmalarını istemiyoruz..