AB ekonomisinin çöküşü bizi fena vuracak

Her şey net bir şekilde ortaya dökülmüştür.

Ekonomisi güçlü ve büyük ülkeler, ciddi bir çöküş sürecindeler.
Yani efendim “merkez” çökmüştür.
Merkez’in çökmesi ile birlikte, çevre ülkelerde çöküş sürecine girmiştir.

En zarif tabirle, merkez çökmüş ve çevre ülkeler zokayı yutmuştur.
Yani merkezin tedarikçisi ülkelerdir zokayı yutanlar.

Gelişen ve büyüyen ekonomiler pohpohlamasında, iltifatların en alasına ve cilalısına mazhar olan ülkeydik.
2001’den beri güya bir büyüme vardı ekonomide.
Buradan hareketle, bütün dünya gözünü Türkiye’ye dikmişti.
Ve gelişip, serpildiğinden demler vuruyorlardı.
Sonra zokayı ilk elden yutanların safında kendimize yer buluverdik birden.

Şimdi ise zokayı yutan çevre ülkeler, bir bir IMF’nin kapısında kamp kurmaya başladılar.
IMF para verecek.
IMF’nin verdiği para ile ekonomilerini düze çıkaracaklar!.........
Başka.
Sanki IMF’de çok derman var.
Sanki IMF’nin parası çok.
Hoş IMF ile yapılan anlaşmanın ne önemi olacak ki?
Var mı bir önemi?
Eskiden IMF anlaşmalarının “yabancı kaynak girişine neden olur” ezberi hakimdi zihinlerimizde.
Öyle bellemiştik.
Şimdi kimsenin IMF falan taktığı yok.
Hoş IMF lafını duyan insanların tüyleri dikiliveriyor birden.

Hani bizim mantığımız belliydi ya.
Ekonomik büyümede izlenen en yalın yöntem, dış kaynak girişi üzerineydi.
Ve her şey bu anlayış üzerine bina ediliyordu.
Ne oldu şimdi?
Doğrudan yatırım ve sıcak para akışında her şey bir anda ters yüz oluverdi.
Hatta ve hatta borsadan ciddi anlamda sıcak para çıkışı olduğu bir gerçek.
Hızla sınırlarımızı terk-i diyar eylemektedir sıcak para.

Ülkemiz özel ve kamu sektörü dış borç yükü toplamda 300 milyar dolar seviyesindedir.
Ve bu borç yükünün üzerine, birde ekonomik durgunluk darbe indirecektir.
İşte o zaman durum daha da vahim bir hal alacaktır.
Otomotivden, demir çeliğe.
Tekstilden, beyaz eşyaya.
Hemen her alanda ciddi çöküşler yaşanacak.
Ve şu son dönemlerde, ihracat hemen hemen durma noktasına gelmiştir.
AB ülkelerinin tedarikçisi durumunda olmamız sebebi ile bu ülkelere hemen hemen hiçbir alanda ihracat yapamıyoruz.
Asya ülkelerine ihracat söz konusu dahi olamaz.
Çünkü Asya ülkeleri kendileri tedarikçi durumunda.
Asya ülkeleri ile rekabet edecek gücümüz bile yok.
Turizm ise felaketleri oynuyor.
Özellikle son bahar aylarının kongre dönemi olması ve bir çok uluslar arası kongrenin iptal edilmesi bir çok turizm firmasını ve tesisleri tedirginliğe sürükledi.
Ve 2009 turizm sezonu tam anlamı ile sekteye uğrayacak.
Oysa bu alanda bir çok yatırımın olduğunu düşünürsek, bu yatırımların geriye dönüş süreci bir başka bahara kalacak gibi.
Çünkü ülkemize AB ülkeleri başta olmak üzere, Rusya ve Kazakistan’dan yoğun bir turist akışı vardı.
Şu anda tüm pazarlar sıkışmış durumda.
Ve ilk elden tatil tasarrufuna gidiyor bu ülkelerde yaşayan insanlar.

AB’nin ekonomik olarak çöküşü bizi fena halde vurdu.
Başbakan kriz bize uğramaz diye dursun.
Kriz şu anda tam da ensemizde.
Ve bizi dibe doğru çekmeye başladı.