Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '06

 
Kategori
Mizah
 

Acılı köfte ne kadar acı?

Acılı köfte ne kadar acı?
 

Otururken keyifli zaman geçirme sanatı "dükkâncılık". Zira bu aralar tüccarların pek bir ticaretle meşgul olabildiklerini zannetmiyorum. Piyasada nakit sıkışıklığı varmış. Kriz varmış.

İşin bu kısmı pek bir kasvetli olduğu için biraz neşelenip, restorancılığın trajikomik yanlarını sizlerle paylaşmak istedim.

İlk olarak aklıma gelen anekdot "çorba" meselemiz. Bilirsiniz, "az çorba" kavramı vardır. "Az kuru" gibi bir hal aldı bizim buralarda. Malum, çalışanlara verilen yemek ücretleri komik denecek kadar az bu civarda. Dolayısıyla da müşterilerimin verdikleri tepkilere de yansıyor bu durum.

- Çorbanız nasıl olsun efendim? Az çorba? Tam çorba?

- Az olsun. Ama çok olsun.

Yani ben "az" parası ödeyeyim. Ama çok yiyeyim. Torpilli olsun. Hay hay... Dayanamayıp kampanya düzenledim geçen yıl. Bir çorbayı rahat içemedikten sonra, çalışmanın ne anlamı var. "Yemeklerin yanında çorba 1 milyon" promosyonu yapmıştım. Üç milyon yerine, bir milyon… Fena değil…

- Ben az çorba içtim. Beşyüz vereceğim değil mi?

Bugün yine çorba promosyonum var. Ama bu sefer ikram ediyorum. Kafamız karışmasın.

- Ben acılı köfte istiyorum.

- Tabii efendim.

- Şey, acılı köfte ne kadar acı?

Zavallı garsonum. Hadi anlat bakalım. "Yaklaşık yirmi gramlık köfte başına 8 küçük parça acı pul biber ve çeyreğin çeyreğinin çeyreği kadar çay kaşığı karabiber miktarınca acı" mı diyesin?

- Eğer acı seviyorsanız beğeneceğinizi düşünüyorum efendim.

- Yani… ne kadar acı?

- Siz ne kadar acı seviyorsunuz efendim?

- ……….

- Ben baya seviyorum... Bana göre tam kıvamında.

- Peki ben tavuk ızgara alayım o zaman.

İstanbul’un en iyi schnitzeli bende. İddia ediyoruz.

- Ben de mantar soslu schnitzel istiyorum ama içinde mantar olmasın.

- Nasıl yani?

- Size Schnitzel tavsiye ediyoruz efendim. Acı soslu schnitzelimiz var, mantar soslu, kaşarlı…

- Şey, yarısına acı sos koyun, yarısına mantar sos… Yarısı da sossuz olsun…

Bence de süper fikir. Ama gel hadi bunu on dakikada elli kişi doyurmakla mükellef olan aşçıma anlat! Artık üzerinde üç farklı sos olan yeni bir ürün yaptım. Standartlar hayat kurtarır! Ve yeni ürünüm oldukça tuttu. Arif olan anlarmış.

Tortellini makarnalar vardır. İçlerinde peynir, ıspanak vs. bulunan bir çeşit mantıdır. Biz de listemize açıklama olarak "Peynirli İtalyan Mantısı" yazdık. Açıklamaların olması zaman kaybettirse de, yanlış anlamaları ve sürprizleri ortadan kaldırıyor. Oldukça yoğun bir günde bir müşterime ben baktım.

- Hoş geldiniz. Siparişinizi alabilir miyim?

- Tortellini makarna nasıl oluyor?

- İçi peynirli. Bir çeşit mantı gibi. Sosumuz da özel baharatlarımızla hazırlanmış domatesli….

- Tamam ama yoğurt yok mu bunda?

- İsterseniz ayrıca verelim.

- Tamam. Ben yoğurtlu alayım

…….. on dakika sonra………………..

- Bu yoğurdu alır mısınız? Ben mantı zannetmiştim de.

Bizim işimiz gelen misafirlerimizi memnun etmek. Burada geçirdikleri zamanın onlar için keyifli ve lezzetli olabilmesi. Ama ne yapsak, ne kadar titizlensek de, bu en temel vizyonumuzun üzerine düşsek de, memnun edemediğimiz müşterilerimiz mutlaka oluyor. İşimiz insan… Ve herkesin damak tadı, doğrusu, yanlışı farklı…

Biri sıcaklayıp pencereyi açıyor, bir bakmışsın öteki gelen havadan zatürree oluveriyor. Biri çalan müzik baydı diyor. Öteki "iki dakika huzur bulacağız… Bu ne stresli müzik" deyiveriyor. Değiştirsen bir türlü, değiştirmesen başka türlü… En iyisi mi, ben üçüncü alternatifi çalayım.

Sonuçta bizim bu ilgimizi eminim hoş karşılayan da vardır, abes bulan da. Sürç-ü lisan ettiysek af ola.

 
Toplam blog
: 86
: 3134
Kayıt tarihi
: 09.10.06
 
 

Marmara İng. İşletme mezunuyum. Pazarlama bölümünde uzmanlaştım. Reklamcı olmak istiyordum. Olmad..