Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '12

 
Kategori
Sosyoloji
 

Adalet Kaf Dağı'nın ardında mı?

Adalet Kaf Dağı'nın ardında mı?
 

Şeytan bunun neresinde? ADALET de adil bir tartma yapamayabilir!


I.

Gerçek yargıçlar aramızda değil, bunu biliyoruz.

Yargılanan da yargılayan da gelip geçici birer can değil mi?

Bunca kul köle olmak da nedir siyasete?

Bunca böbürlenme de ne oluyor bilen var mı?

Nedir bu yargı süreçleri batağı anlayan beri gelsin. 

II.

Yanlış giden, yalana dolana takılıp sündürülen bir şeyler var ortada.

Gerçek yargılama da bu dünyadaki fanilerin işi olamaz.

Bu yüzden ‘bir dokun bir ah işit’ süreçlerinde boğuluyoruz.

Suç var tümen tümen, sorun var soruncuk var dizi dizi.

Varla yok arası adalet.

Hak aramak da zor.

Adalet muamması da yok mu! 

III.

Gerçek yargılama nerede?

Yargıçlar kimden para alıyor?

Onları ‘vicdan ile cüzdan arasında’ bocalattıranlar kim?

Onların kimi hakları için o bakanlıklar da ne demek oluyor?

Siyasetin işi yurttaşın da yargıçların da işini kolaylaştırmak değil mi?

Herkese eşit uzaklıkta bulunması gereken yargıçlar neden siyaset kıskacındadır?

Onlar neden kendi isteklerine göre Hazine'den para çekemiyorlar?

Onları vicdanları ile cüzdanları arasındaki çapışmalar yola getirsin artık. 

Kula kulluklar ne kadar da çoğaldı.

Çıkar dünyası bastırdıkça artıyor yalakalık hastalığı.

Bir de küresel tüketim eğilimleri dizginlenebilse değil mi?

IV.

İşte bu yüzden dertliyiz.

Kişilikler var çıkarcı mı çıkarcı.

Adam kayırmalar da liyakatsilikler de aldı başını gidiyor.

Sorunlar var sorun içinde.

Emek sömürüsü var dağlar gibi.

Suçlar var iç içe.

Oy düşkünü siyaset ile çıkarcı ticaret sardı her yanımızı.

Güler yüz, sevgi saygı nerede? 

V.

Adaletle hükmetmesi gerekenler kimlerdir?

Ticaret, siyaset, basın, ordu bunu başarabilirler mi hiç?

Hiç kimseye boyun bükmeyecek olan en uygun kesim yargıçlar değil mi?

Adalet kitabını da insan kişiliklerini de en bilmesi gerekenler onlar değil midir?

'Adaletin bu mu dünya' diyor işsizler de yoksullar da.

'Adalerin bu mu dünya' diyor işsizler de yoksullar da.VI.

Görüldü ki gerçek yargıçlar yok aramızda.

Onlar olmadıkları ve önleri siyasetçilerce kesilmiş olduğu için hukuk zor işliyor.

Adalet zorda.

Devlet zorda.

Onlar var olmadığı için hukuk da adalet de yürekleri soğutamıyor.

Çarpık kentleşme, çıkarcı ticaret, kavgacı siyaset ile eleştiri budalası basın bu yüzden var.

Hukuk yazmak sermaye ile siyaset kesimlerinin uzlaşarak yazdıkları bir masal.

Onlar olmadığı için yargılama da sonuçları da sakat mı sakat.

Peki,’Sevginin kurduğu devleti adalet’ değil de hangi kurum yaşatabilir?

Yine Farabi’ye göre, ‘Kötülüğün yolu yakındır kolay ulaşılır ona.

İyiliğin önüne ise alınteri ve vicdan koymuştur Tanrı.’ 

VII.

Gerçek hukuk ‘kâr’, ‘faiz’, ‘haciz’, ‘hapislik’, ‘para’ üzerine kurulabilir mi?

Az çarpık da olsa hukuk kurulabilir mi bu yapılanma içinde hiç?

Gerçek yargıçlar hukuk yazabilse idi böyle olmazdı hiç birşey.

Sermaye ile siyasetin kâr peşindeki egemenliği eziyor güzellikleri.

Onlara göre ‘kâr’, ‘dokunulmazlık’, ‘örtülü ödenek’ yaşamak ne mümkün.

Sırça Kümesler ile Tavuk Kümesleri arasındaki çelişki de olmalı ki canlansın rekabet.

Canlansın ticaret,

Yola çıksın iş makineleri,

Hızlı trenler biçirek geçsin ormanları.

Diplomalar birer süstür raflarımızda.

O iki yüzlü kişilikler, uyduruk makamlar, yalan dolanlar ile bunca uçurum da ne? 

VIII.

İşte bu yüzden adalet yok.

Hak aramak zor.

‘Bu karanlık günleri güneşe çevirmek için’ kimler ne yapmalı?

Sonunda gördüm ki toplum Adalet Sarayları değil 'güçlü adalet' istiyor. 

Gerçek yargılama nerede; oraya göçelim bir an önce. 

 

Yine öteliyoruz isteklerimizi Kaf Dağı'nın ardına.

Özlemlerimizin son durağı da Cennet mi değil mi?  

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..