Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Adam <-> kadın

Adam <-> kadın
 

Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım. Bilirdim hayırsız değilse bile en azından seni benim kadar çok sevemeyecek bir delikanlıya kaptırmıştın gönlünü ve ilk gençliğini… - (dedi adam)

Ben mi? - (dedi kadın)

Bunu içinde binbir derinlik barındıran gözlerine bakarken kaç kez söylemek geldi içimden bilmiyorum. Bildiğim tek şey şiirlerle anlatılamayacak kadar karmaşık bir aşk hikayesiydi anlatmaya çalıştığım tüm zaman dilimlerinde. Şiirle anlatılamayacak, şarkılarla söylenemeyecek kadar elle tutulmaz gözle görülmez ve yalnızca benim kendime bir başıma kaldığım anlarda kendi kendimi kanatarak itiraf ettiğim meçhul bir aşk hikayesiydi yaşadığım, kaçtığım ve her kaçışımda daha fazla sırılsıklam içinde bulduğum bir sevda masalıydı bu ve dilden dile değilse de yüreğimden parmak uçlarıma kadar seni her düşündüğümde anılacaktı bu masal. - (dedi adam)

.... - (dedi kadın)

Kıyısında durmaya çalıştığım deniz uçurumlarına çekmişti beni, irtifa kaybederken düşmenin ne demek olduğunu yüreğime çakarak anlatıyordu zaman ve zaman tek sözü geçeniydi bu hikâyenin. Hikâyeden geriye ne kaldı diye soruyorum zaman zaman kendime, sanırım elde etmek istediklerim kalmadı. Elbette kalmayacaktı, sen kalacağını mı sanıyordun diyor kendi kendine benliğim, ne yani her şey istediğin gibi mi olacaktı, armut piş ağzıma düş öyle mi, yok öyle 3 köfte 25’e güzelim benim. Elde var yalnızlık, hem de müebbet yalnızlık. Bu yalnızlık hangi limanda iner yakamdan onu bugünden kestirmek oldukça güç, daha uzunca bir süre bu yalnızlıkla seyahat edeceğim bir gerçek, soru işareti olarak beliren şeyse bu sürecin tam olarak ne zaman biteceği ve kiminle biteceği. Bu sorular oldukça zor yanıtlanacak ama aynı zamanda yanıtlandıklarında da başka soru işaretleri ile birlikte hayatıma geçici peyzaj çalışmaları yapacak olan gelişmeler dizisinin aktörleri. - (diye konuyu derinleştirdi adam)

... - (dedi kadın)

Bitirmek kolay da yeniden başlamak için insanın öncelikle yeniden göze alabilmesi gerekiyor, yaşantısının akışında muhtelif yer ve zamanlarda elde olmayan nedenlerle sürekli birtakım değişiklikler yapmaya ruhunu entegre etmesi gerekiyor ve itiraf etmek gerekirse bu oldukça güç ve sancılı bir süreçle insanın canını yakmaya devam ederek sürüp gidiyor. Sen alışmaya çalışıyorsun göze aldıklarına, verdiğin tavizlerin midendeki ve beynindeki hazımsızlık sürecini kendini avutarak atlatmaya çalışıyorsun ama nafile yaptıkların. Çünkü alışmaya çalıştıklarınla kendini inkâr ederek geçirdiğin zaman dilimleri artmış bir çırpıda ve yapmak istediklerini birer birer kendi ellerinle gömüyorsun toprağın derinliklerine ve yaptığından pişmanlık duyduğun her zaman dilimi senden, ruhundan, derinliklerinden bir şeyler daha kopararak ilerliyor muzaffer bir komutan edasıyla benliğinin tam ortasına. Yapman gereken şey aslında çok basit, yan gelip yatmak ve gerçeğin dayanılmaz hafifliğini ciğerlerinin taaaa içine kadar çekmek. - (diyerek yazgıya teslimiyetini dillendirdi adam)

Ama bu çok ağır değil mi? Hep böyle mi gidecek, bir sonrası yok mu bunun? - (dedi kadın)

Sonrası; sonrası garabet bir biçimde kitleyle aynılaşma sürecinin seni batırdığı bataklıktan çıkmaya çalıştığın her zaman dilimde kendini biraz daha dilimlenmiş, biraz daha parçalanmış, biraz daha demoralize olmuş, biraz daha ne yapacağını bilemez halde bulmak. Bulunduğun yerden hiç kıpırdamadan irtifa kaybedişine aynada bir çocuk kadar masum bakar ve müdahaleden yoksun bir biçimde beklersin. Dumura uğrayan yerlerini ovuşturursun ve yaptığın şeyin anlamsızlığına birkaç dakika içerisinde kanaat getirirsin. Yazarsın ne yazdığını bilmeden ve ne yazacağını da aynı zamanda, dinlediğin müzikler haz yerine bıkkınlık verir sana ve ne yapacağını bilememe seanslarından kurtaramazsın kendini nasıl olup da kendine yeni bir rota çizeceksindir hayata ve geleceğe dair bu meçhul asker anıtı gibi tam karşında beklemektedir. Yoksundur ve dirhem dirhem yok olmaya ne yazık ki devam edeceksindir. Senin cezan da böyle kesilmiştir. Kendi kendini kanatmaya müebbet mahkum edilmişsindir. Kendi kendini aynada aşağılamayı marifet sayarsın çoğu zaman yaralarınla berelerinle dalga geçersin ama dalga geçmek sana yeteri kadar haz vermez çoğu zaman ne yaptığının farkında olmadan elindeki bıçakla o yarayı daha ne kadar derine taşıyabileceğinin kritiğini yaparsın ve her defasında daha derine inebileceğin konusunda ikna edersin kendini. - (diye kahverengiye boyadı düşlerini adam)

????? - (diyemedi kadın, sadece sustu)

Derine indikçe kendinden uzaklaşıp, bambaşka bir insana doğru yaklaşırsın, olmak istemediğin ama olurken de dirayet gösteremediğin yapmacık bir insan oluvermişsin bir çırpıda. Bu oldukça meşakkatli bir süreç insanoğlu için kaosun hüküm sürdüğü ve giderek daha da netleştiği bir dünyanın kürek mahkûmları olan bizlere varmak istediğimiz yere ulaşma konusunda hiç de yardımcı ve uzlaşma yanlısı bir tavır sergilemez hayat perisi. Hep zor sorulardan başlayarak çözmek zorundayızdır soruları ve bu soruları zinhar sırası dışında çözemeyiz. Hani biz "önce bildiğimiz sorulardan başlayacaktık", sınavın en başında bize böyle söz verilmemiş miydi? Sanırım yanılıyoruzdur ya da izafi hafızamız her zaman yaptığı gibi bizi yanıltıyordur ve unutturuyordur tüm unutmamız gereken fani şeyler gibi. - (diye iç karartıcılıkta tavan yaptı adam)

Bunca yük, bunca karaltı, nereden gelip peydah olmuştu diye geçirdi içinden kadın, bunca gözyaşının bunca kahverenginin tek müsebbi kendisi miydi yani? Hayır, bu çok ağır bir yüktü, bu kadarını kabullenemezdi, çok acımasızcaydı bu duydukları, kendini bu kadar suyun akışına bırakmaya razı bi adamın tüm yükünü kendi omuzlarına bırakıyor olması kelimenin tam karşılığıyla "haksızlık" değil mi? - (dedi kadın)

- (sustu adam)

- (sustu kadın)

ve upuzun sessizliğin ortasında kaldı kadınla adam, birbirlerine ışık yılı kadar uzakta<->bir hasret kadar yakınken, düştü süngüsü adamın<->gözleri upuzun boşluğa daldı kadının." Durdu zaman, durdu dünya, 'yalnızlık' girdi içeri kapıdan... (27.03.2004)

 
Toplam blog
: 12
: 515
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

İlk, orta, lise, yükseköğrenim hayatımı Samsun'da tamamladım. Halen bir kamu kuruluşunda network sor..