Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Adının harflerini sevdiğim...

Adının harflerini sevdiğim...
 

Kaç gün oldu yazmayı düşüneli diye takvime baktım ve  farkına vardım ki aylar olmuş!.. Nedir bu zamanın acelesi bilmem. Ama biliyorum ki, bizler rahattayken, ne kadar “başkalarını düşünüyoruz” desek yalan! O yüzden değil mi, “Kalan sağlar bizimdir” deyişimiz. O yüzden değil mi şu günlerde yaşadıklarımız… Neyse!...

Dokuz martta yazdığım “8-Mart Dünya Emekçi kadınlar Günü!.. El ele sahilimizdeydik” yazımın galerilerine resmini koymuş ve “Not: En sondaki resimler hakkında daha sonra blog yazacağım ama ne kadar çok gören olursa o kadar iyidir diye düşündüm.” açıklamasını yapmıştım;  yapmışım. Ve televizyonda film seyretmeye karar vermişken aklıma takılıverdi ve eğer şimdi de yazmazsam biliyorum ki daha da kalacak. O yüzden bu akşam bir telaş yazmaya koyuldum.

Hani şu kipa’nın, adını sevdiğim kipa’nın giysi toplama kumbaralarını anlatmak istiyorum size; belki bir yaraya merhem olur diye. Adını  seviyorum çünkü  anlamı değil ama harfleri ilkokul 1. sınıfta kocaman kağıtlara yazılı o güzelim alfabemizi anımsatır bana. Hani kocaman kocaman, kalın siyah harflerle yazılmış, sınıfımızın bir kenarında duran tahtaların arasına gerilen, ya da yazı tahtasının altındaki  tellere tutturulmuş, beyaz karton kağıtlardaki, sınıfın her yerinden görünüp okunabilen alfabemizin harflerini…  Adı bu kadar güzel ve doğru Türkçe harf içeren başka alış veriş merkezi var mıdır dersiniz? Hem de yerli malı olmayan.

İşte o kipa’lar ki bilmem farkında mısınız, adının baş harfi de küçük harftir; şubelerinin önüne birer kumbara koymuşlar. Kullanılabilir halde giysi, ayakkabı hatta fanila topluyorlar. Böylece ne siz verirken kendinizi kötü hissediyorsunuz, ne alan kişiler. Yardım dediğin böyle olmalı. Yardımı yaparken “iyilik” olsun diye yaparlar ya hani, ben bu niyetten vazgeçeli çok oldu. Ben kimim ki iyilik yapıyorum? Bu yüzden bu kumbaraların çok hoş bir işlevi var. Ben gereksinimimden fazlasını veriyorum ki niye aldım bu kadar giysiyi bilmem ve  gereksinimi olan kişiler de “minnet” duymalarına gerek olmadan  alıp kullanıyorlar. Üstelik minnet duymalarına gerek yok; tam aksine ben, bizler onlara minnet duymalıyız, giysileri bir kez daha kullanıp, değer kattıkları için.

Bu minnet duygusuyla geçenlerde bir hafta sonu, mevsimsel giysi dönüşümünü yaparken “Bunu geçen yıl kaç kere giydin?” sorusuna verdiğim “bir” ya da “hiç” yanıtlarını alan ve bu yaştan sonra onlara sığacak kadar kilo kaybedemeyeceğim gerçeğiyle yüzleşen ben kendim, hala niye sakladığımı bilmediğim  giysilerimi bir kenara ayırınca, kocaman bir torba doluvermez mi?  Koşa koşa gittim Selma Yiğitalp sokağındaki kipa mağazasına. İçeri girmedim canım, hemen yanı başında duruyor kumbara ki ben resimlerini çektiğimde yolun öte yakasındaydı.  Ve  hepsini kumbaraya tıkıştırdım. Gerçekten tıkıştırdım ve günlerce boş gibi duran, durdukça canımı sıkan kumbara meğer artık doluyormuş!..  Kumbara dolarken  dolabımdan, evimden ille de  üzerimden kalkan yükün hafifliğiyle döndüm geriye; hem de keyifle.

Giysilerimizi işe yarar kılarak bana bu keyfi, yararlı olabilmenin insana o kendini iyi hissettiren güzel duygusunu yaşatan kipa’ya ama ille de giysileri kullananlara; sevgilerimi yolluyorum, aydınlık selamlarımla.

Not: Adını çok sevdim ya, yıllardır "kahrımızı" çeken Kızılay'ı unutmuşum. Aslında çok sonra bir başka yerde görünce farkına vardım ki, giysi kumbaralarının üzerinde "Kızılay" da yazılı. Belki yazımı okuyan ve kumbaraya giysi götüren biri bunun farkına varır da beni uyarır diye bekledim, o da olmayınca, iş başa düştü.

Ve, daha dün, başka alışveriş merkezlerinin önünde de gördüm bu kumbaralardan,  onlarda sadece, Kızılay yazıyordu.

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..