Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '13

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

Adıyaman Tanıtım Günleri -4-

AKM’deki Adıyaman tanıtım günlerinin açılışından hemen önce, naçizane kitaplarımı tanıtım kapsamında Adıyamanlı yazar ve şairlere tahsis edilen stantta yerleştirdim ve gelecek olan diğer yazar arkadaşların kitaplarını sergileyerek, imza günü standının düzenlemesini yaptım. Adıyaman İl Halk kütüphanesinden kitap getirerek, Adıyamanlı şair ve yazarlar ile Adıyaman’ımızla ilgili her türlü edebi materyalin sergisini ziyaretçilerin istifadesine açtık. Bendeniz Kerim BAYDAK’la beraber, Yazar ve şair Feride BEKTAŞ,  Zeki KARATAŞ,  Halit ÖZDÜZEN kitaplarıyla; Mehmet ASLAN getirttiği kütüphanedeki kaynak kitaplarla birleşince güzel bir tablo oluştu.

Bir süre sonra, Adıyaman Gazetecileri Cemiyeti Başkanı İbrahim ASLAN, gezme esnasında beni görünce; “Bizim cemiyetin standı var, sen niye burada duruyorsun?” diyerek,  tüm kitaplarımı topladığı gibi cemiyetin standında bulduk kendimizi. Kitaplarımızı dizerken, Adıyaman da yayın hayatını devam ettiren günlük, haftalık gazete ve dergiler de gelmeye başladı. Adıyamanspor Başkanı Hüseyin Koç ile  Adıyamanspor taraftar grubunun getirdikleri Adıyamanspor formaları ile şimdiki ve geçmişteki futbolcuların yer aldığı tablolarda yer alınca, çok zengin bir stant haline geldi.

Standa yerleştikten sonra, etrafı gözlemlemek ve kalabalığa karışarak izlenimler edinebilmek, ziyaretçilerin Adıyaman tanıtım günleri hakkındaki duygu, görüş ve düşüncelerini öğrenmek, söylenenlere kulak misafiri olabilmek için, AKM girişinden başlamak üzere stantları sırasıyla dolaşmaya başladık.

AKM girişinden itibaren, ilk dikkatimi çeken şey; Ömer Aybak’ın açtığı ve giriş yapan her ziyaretçiye ikram edilen çiğ köfteydi.( 4 Gün boyunca Adıyaman Tanıtım günlerinde, ziyaretçi sayısının 50 bine yakın olduğunu düşündüğümüzde; ne kadar çiğ köfte ikramı yapılmıştır takdir edersiniz)

İlk olarak söylenenlere, orada kulak misafiri oldum “AA!!! Biz çiğ köfteyi Şanlıurfa’nın diye biliyorduk, meğerse Adıyaman’ınmış”  diyerek dudak bükerken; hayretler içerisinde, şaşkınlıkla çiğ köfte alıp yiyorlardı.

İlk giriş saatlerinde, Türkiye’nin en huzurlu kentlerinden biri olan Adıyaman’ı daha yakından tanımak için, geçmişte buralarda görev yapan bürokrat ve kamu çalışanlarını, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları, sanayici ve işadamları, sanatçı ve özellikle turizmcileri burada görmek son derece mutluluk vericiydi.

Tanıtım günlerinin baş mimarlarından, çalışmaları yerinden yürüten, yöneten başta Adıyaman Valisi Sayın Mahmut Demirtaş, Vali yardımcısı Murat Süzen,  İlçe Kaymakamları, Belediye Başkanları, Kamu Kurum ve Kuruluş amir ve çalışanları girişte bekleyip, gelen misafirleri karşılıyorlardı. Son derece mutlu olan ziyaretçiler, çocuklarıyla beraber, bir taraftan girerek, diğer taraftan çıkacak şekilde, bütün stantları dolaşıyorlardı.

Daha sonra, benim hoşuma giden, belki de hiç unutmayacağım karelerden biri de, girişte sağ tarafta Valimiz Sayın Mahmut Demirtaş, Belediye Başkanımız Sayın M, Necip Büyükaslan, gelen misafirlerle tek tek ilgilenerek, hal hatır soruyor, yardımcı olmaya çalışıyorlardı. İlk defa böyle bir valiye sahip olduğumuz için, kendimizi son derece şanslı hissediyordum. Bir vali ve yardımcısı, ancak bu kadar var gücüyle, mevcut bütün imkânlarıyla yoğun ve yorucu bir tempoda çalışabilirdi. Sitem etmeden, sıkılmadan, yorulmadan, “ne kadar faydalı olabilirim” düşüncesiyle, misafirlerine ikramlarda, bilgilendirmede ve yönlendirmede üzerine düşeni fazlasıyla, kat be kat yerine getiriyorlardı. 

Aynı şekilde, diğer tarafta Başkan Büyükaslan; aynı duyarlılıkla hareket ederek, “ilimizi en güzel nasıl tanıtabiliriz, ne güzel nasıl mutlu edebiliriz, kendimizi nasıl daha iyi ifade edebiliriz” hassasiyetiyle, elindeki bütün imkânları seferber ediyordu ve Adıyaman’ımızın bir özelliğin yansıtan yiyecek ve kitaplarla, dergiler, el ilanları dağıtıyorlardı.. Az ileride Adıyaman Üniversite Rektörü, Prof.Dr. Sayın Mustafa Talha GÖNÜLLÜ,  stantlarına gelen misafirleriyle tek tek ilgileniyordu. Birlik, beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma bu olsa gerek.

Özümüzde var olan özelliklerin bir dışavurumu olup ve bunu burada ifşa eden atanmışından seçilmişine ne kadar da ihtiyacımız varmış, ne kadar yüreğimizi saran bir özlemmiş. Ne kadar susamış böyle güzelliklerin alenî yapılmasına.

AKM girişinde, tam karşıda sanatsal etkinlikler alanı vardı. Ressamlardan Habip Yürgüç’ün 17 adet ve elleri olmadığı için, ayaklarıyla resim yapan ressam Ayşe Işık’ın yaptığı eserlerinden. 25 adet çalışması sergileniyordu. Çalışma esnasında, çevresinde toplananlar hayranlıkla ve ilgiyle izliyorlardı.

Belki de Atatürk Kültür Merkezi (AKM)  içerisinde, en çok ilgi çeken stantlardan biri Kâhtalılar standıydı. Her an hareketli ve sürekli halk oyunları folklor ekibinin oyunlar sergilemesi, gelenlerin çok ilgisini çekiyordu. İlçeler Kaymakamları nezaretinde getirdikleri zengin olan mal ve mamullerden; hem insanlara ikram ederek tattırıyor, hem de satıyorlardı. AKM içerisinde, sırasıyla ilçeler getirdikleriyle göze ve gönüle hitap ediyorlardı. Her stantta damak zevkini tattıran, lezzetli çeşitli yiyecek ve içeceklerle konuklarına hizmette kusur etmiyorlardı. Tabiri caizse, ellerinde, avuçlarında, evlerinde, dükkânlarında ne varsa, Ankara’ya taşımışlardı. Küçük bir Adıyaman kurulmuştu.

… Devam edecek.

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan @hotmail. com

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..