Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ah o tükürük köftesinin kokusu yok mu?

Ah o tükürük köftesinin kokusu yok mu?
 

Şu yazın sıcağında, Cumartesi günü çalışmak ve şu Cumartesi gününde bir bankanın görevlisi ile iş hususunda randevulaşmak.
Sıcağın içerisinde soğuk geçmesi misali bir durumdur.

Randevu saatine yakın bir zamanda çıktım dışarıya ve ilgili banka şubesine doğru aracımla yol almaya başladım. O her zaman park etmiş olduğum yerde meğerse bugün semt pazarı kuruluyormuş. Başka bir park yeri bulup aracımı park ettikten sonra dışarı çıktım ve feci bir sıcak vurdu yüzüme. Sanırım sıcaklık bugün Antalya’da 50 derece civarındadır. Aklı olanın evden dışarı çıkmaması lazım. Deniz bile kurtarmaz, bilesiniz.
Pazarın içerisinden geçerek banka şubesine doğru yürümeye başladığımda burnuma müthiş kokular gelmeye başladı.
Gelen kokular ızgara köfte kokusuydu.
Namı diğer “tükürük köftesi”.
Her yan tükürük köftesi kokusuna bürünmüştü.
Yahu bir köfte bu denli mi güzel kokar?
Hani karnım açta değil ama bu koku inanılmaz lezzetli geldi. Tükürük köftesi satıcısının etrafı hınca hınç doluydu ve insanlar ekmek arası köfte yaptırıp, hapur hupur yiyorlardı. Bir ellerinde yarım ekmek arası tükürük köftesi, diğer ellerinde ayran.
Dışarıdan aperatif bir şeyler yemek gibi bir alışkanlığı olmayan ben, o iştahla ellerindeki ekmek arası köfteye yumularak yeme telaşında olan insanları görünce içim bir tuhaf oldu.
Hadi gel de yeme şimdi o tükürük köftesini.
“Yemiyeceğim işte” diyerek usul usul yoluma devam ettim ama bir ayağım köftecinin o tarafa doğru kayıyor. Ayağımın kaymaması için mücadele ediyorum. Yok işte yemiyeceğim ve ben dışarından bu şekilde bir şeyler yememe ilkemi delmeyeceğim.
Uzaklaşmaya çalışıyorum köftecinin yakınında ama o kokular halen burun deliklerimde geçerek ruhumu esir alıyor. Kendimi pazarın içerisine attım ve hınca hınç insan kaynayan pazarın içerisinde kimseye çarpmadan banka şubesinin önüne kadar geldim.
Yahu pazarda bir harikaydı.
Hele kirazlar bir muhteşemdi. Bu sene kirazlar hakikaten çok güzeldi. Antalya’nın mor üzümüde tezgâhları süslemeye başlamış, kayısı ve şeftali ise cabası.

Bankada işimi bitirdim ve tekrar pazarın içerisine daldım. O tükürük köftesinin kokusu her yanı esaret altına almıştı. Direndim ve yine yemeden yanından geçtim köftecinin. Ayağımın birisi köfteciye doğru çekiyor beni ama kendimi zar ve de zor olsada aracımın içerisine attım. Güneşin altında kalan aracımın içi sauna gibiydi. Aracımı çalıştırdım ve hızla oradan uzaklaştım.
Yemedim işte o tükürük köftesini.

O tükürük köftesini yemediğim için bir kez daha kendimle gurur duydum.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..