Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '22

 
Kategori
Kitap
 

AHMET ÖZER VE NASIL ANLATSAM?

    AHMET ÖZER’İN  “NASIL ANLATSAM” ESERİ

               ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER

                                                                                           

 

Sanat ve kültür dünyamızda Ahmet Özer deyince biraz durmak gerekir. Çalışkan, üretken ve sevgi dolu bir insan.  Bu yazımda değerli yazar ve şair Ahmet Özer’in bana imzalı olarak armağan ettiği “ Nasıl Anlatsam“ adını taşıyan( Söyleşiler -  IV )  adını taşıyan kitabından söz etmek istiyorum.

Eğitimci yazar Ahmet Özer, bu değerli kitabını bana “ Değerli Abdülkadir Güler kardeşime sanat-edebiyat coşkunuz hiç eksilmemesi deliğiyle içtenlikle” diyerek –Ankara’dan göndermişler.( 05.08.2021) Öncelikle Sayın Özer’in bu yakın ve sıcak ilgisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Eğitimci yazar  A.Özer,   “ Nasıl Anlatsam” diye kitabına bir isim vermişler.  Ben de Nasıl Yazsam " diye düşünüyorum.  Aradan bir hayli zaman geçti,  adı geçen eser hep masamın üzerinde duruyordu. Bu gecikmeden dolayı Sayın Özer’den özür diliyorum.

Nasıl Anlatsam” Söyleşiler(2021)) şair Ahmet Özer’in “Söyleşiler” bağlamında yazılan 4. Kitabıdır. Daha önceleri” Sordum Söylediler” Söyleşiler (1996), “Sesime Ses Verenler” Söyleşiler (2015), “Düşlerine Tutundum” – Söyleşiler  ((2015), adını taşıyankitaplarını yayınlamış ve bunları da sağ olsunlar bana yine imzalı olarak armağan etmişlerdir.

“Nasıl Anlatsam -  Söyleşiler-4 (  2021 ) yılında Ankara’da Payda Yayıncılık yayınları arasında 16 Nisan 2021’de gün ışığına çıkmıştır.  Kitabın albenisi olan bir kapak kompozisyonu ve tertemiz bir baskısı vardır. Kitap 278 sayfadan ibarettir. Kitap üç bölüm halinde kaleme alınmıştır.

  • Bölümde: Trabzon Lisesi Öğretmenleriyle yapılan söyleşiler,
  • Bölümde: Köy Enstitülerinin Işığı olan değerli öğretmenlerle yapılan söyleşiler,
  • Bölümde: Sözü Olan Değerlerimiz, 

Kitabın giriş bölümünde Ahmet Özdemir, özetle Trabzon Lisesinden söz ederek şunları vurguluyor: 1987’nin 24-25-26 Nisan günlerinde, Trabzon Lisesi’nin kuruluşunun 100. yılı, büyük bir coşkuyla kutlandı. 100 yıl öncesinden günümüze gelen pek çok bilgi, bir kez daha tazelendi; değerlendirildi bu günler içinde.  1984’te devrin Trabzon valisi Sırrı Paşa’nın büyük emek ve çabasıyla temeli atılan okul, başlangıçta Mülki İdadi, 1909 - 1910 Öğretim Yılında Sultani, 1925’ten günümüze değin Trabzon Lisesi adıyla yüzbinlerce insana kucak açarak tarihimize altın sayfalar kazandırır.” Yazar Ahmet Özdemir buradan yola çıkarak Trabzon Lisesi’nin bu anlamlı gününde uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra emekli yaşamını sürdüren değerli eğitimciler, yeniden o güzel günleri andılar, sevinçlerine ortak olan öğrencileriyle özlem giderdiler.” Dedikten sonra adı geçen değerli öğretmenlerin adlarını sayıyor: “ Kemal Ülker, Hayri Gür, Sabahat Ülker, Memduha

  Çimşit, İlhan Duman, Remzi Doğar, Ahmet Saka,Sevim Ülker, Ahmet İhsan, Mazhar Kükey, İsmet Savaşkan, Sadrettin Eyüpoğlu, Belkıs Topkara, Ferhan Kulaksızoğlu, Hasan Tuna, Meliha Tanyeli, Melahat Aydoğdu, Ayçın Üçüncüoğlu ve 40‘lı yılların Trabzon Lisesi’nin efsane okul müdürü Faik Dranaz, Alaattin Dursunoğlu, Aliye Aşurbaylı, Ayşe Yorgancıoğlu gibi Trabzon Lisesi’nde öğretmenlik yapmış ve yüzlerce öğrenciye emeği geçmiş olan saygın öğretmenlerimizden söz ediyor Ahmet Özer.  

Yazar Ahmet Özer vefalı bir insandır. Ona yapılan bir hizmeti asla unutmuyor ve hele bunu yapan bir öğretmen ise. Bu takdire değer bir olgudur. Özer’in unutulmaz öğretmenleriyle yaptığı söyleşileri konusunda özetle:

“ Bir süre sonra söyleşeceğimiz değerlerimizi uygun bir ortamda bulmama olasılığı vardı. Bu nedenle kimilerini evinde, kimilerini uygun bir ortamda bulup kendilerine mikrofon uzattım. Ben sordum onlar yanıtladılar. Çocukluk yıllılarından bugüne nice anıları, nice yaşanmışlıkları aktardılar. Bu söyleşi Kıyı dergisinin Mart 1987 tarihli 12. sayısında yer aldı” diyor. Bunları söyledikten sonra giriş bölümünde sözlerine şunları da ekliyor:” Yıllar önceki çalışmama yeni kişiler eklerken, önsöz’ de katılacaklar oldu.  Lisede resim v ev sanat tarihi öğretmeni olarak uzun yıllar görev yapan Sezai Çakmakçı’yı bu çalışmama katmaktan mutluyum” diyor.  Bu söyleşiler Ankara’da Payda yayınları arasında çıkıyor ( 16 Nisan 2021).

Geçmişten Günümüze Anılar: 1 Bölümünde ilk söyleşiyi Trabzon Lisesi Felsefe Öğretmeni Fahri Başer’le yapıyor. Kitabın 15.Sayfasında Ahmet Özer ve Fahri Başer’le birlikte olduğu tarihi bir fotoğrafını görüyoruz. (Trabzon 16 Haziran 1988)

Anılarında Ahmet Özer”  Trabzon Lisesi’ne 11 yaşında bir öğrenci olarak kaydolmuştum. O zamanlar ortaokul ile lise aynı yapıda eğitim hizmeti verirdi. Fahri Bey’i o yıl tanımıştım. Babamın öğretmen olması nedeniyle de yakın dostlukları vardı. Bu sevgi doğal olarak bir sevgi biçiminde bana da yansımıştı. Bugün bu tarihin üzerinden 31 yıl geçmiş. Onca yılın bir bölümü öğretmen- öğrenci düzleminde. Büyük bir bölümü de meslektaş olarak tamamlandı. Fahri Bey, benim gibi binlerce öğrenciye öğretmenlik yapmıştı.”( s,15)  Söyleşi yaptığı bu değerli ve deneyimli öğretmen 1931 yılında Nazilli 5 Eylül ilkokulu’ nu bitirmiştir. ( 5 Eylül Nazilli’nin kurtuluş günüdür.)   Fahri Başer 1920 yılında Manisa’da doğduğunu ifade ediyor. 1938 yılında Denizli Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul’da yükseköğrenimine devam ediyor. Aslında ben Hukuk Fakültesi’nde okumak istiyordum. Dört arkadaş bu amfide ders veren ünlü Prof. Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu’nun derslerine dinlemeğe gittik. Hiç unutmuyorum Fındıkoğlu “ İdeler Metafiziği” konusunda bir konferans vermişti. Bu konferansı hepimizi etkilediği bir gerçek. Bunun üzerine evraklarımızı alıp felsefe bölümüne kayıt yaptırdık” diyor.

Ahmet Özer  soruyor:

-Lisenin; çevredeki, ülkedeki etkinliğinden söz etmenizi istemiştim…

Fahri Başer: Bir kere öğretmenlerin kültür düzeyi çok yüksekti. Öğretmenler çok iyi yetişmişti. Kendi derslerine, ders vermeden önce sabaha kadar çalışmadan edemezlerdi. Aynı durum benim için de söz konusuydu. Ben de saatler boyu vereceğim derslere çalışmışımdır. Burada şunu da belirtmek isterim, bu derecedeki öğretmenler karşısında dersi almak için bilgiye susamış öğrenciler bulunurdu.”(s.19)

Ahmet Özer Söyleşilerine devam ediyor. Geçmişten Günümüze Anılar 2’de Trabzon Lisesi, Erzurum Eğitim Enstitüsü, Fatih Eğitim Enstitüsü Müdürü, Matematik Öğretmeni Kemal Ülker‘le konuşuyor. Kemal Ülker,1957‘de Trabzon Lisesi’nde müdür olarak görev yapmış, daha sonra Erzurum Eğitim Enstitüsü ve Fatih Eğitim Enstitüsü müdürlüklerinde 1977 ‘de emekli olmuştur. Yaklaşık 40 yıl Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde onurla görev yapmıştır.

Yöneticilik ve öğretmenlik konularında yöneticilik konusunda dikkati çeken şu konuşmasını burada sizler de paylaşmak isterim: “ İdareci anlayışı, benim anlaşışımda olursa öğretmenleriyle bir sorunu olmaz. Öğretmenlik esastır. Ben zaten sürekli öğretmenler odasında otururdum. Bu konuda bir anımı anlatayım. Sıtkı atlı, İstanbul’dan bir arkadaşım vardı, kalender bir çocuktu. Bir gün bir davranışından dolayı okul müdürü kendisine sarı bir zarf verdi. Kendisinin hiç dinlemeden, daha ilk derse girmeden, bu durumla karşılaşması onu son derece etkilemişti. Burada şunu belirtmek istiyorum: Yönetici öğretmeni anlamalı, ortadaki durumu birlikte düşünüp çözümlemelidir.  

Söyleşinin bir başka yerinde ise beni sevindiren bir iki konu daha var. Bunlardan biri “Şair-yazar-vali Süleyman Nazif’in oğlu Eğitimci Sait Nazif’ten söz etmesidir. Yazar Ahmet Özer soruyor:

  • Trabzon Lisesi’nden son derece iyi yetişmiş bir öğrenci olarak mezun olduğunuz bir gerçek. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?

Kemal Ülker:  Lisedeyken Maarif Müdürü Sait Nazif ( ünlü vali, şair- yazar Süleyman Nazif’in oğlu) Fransızca hocamızdı. O zamanlar biz öğrenciler Almanca ile Fransızca, yani iki yabancı dil okurduk. Almanca hocamız Alman Otobaksa idi. Çok sert bir öğretmendi. Sait Nazif’ten de Fransızca öğrenmek zordu. 5. Sınıfta iken ( ileride ünlü bir çevirmen olan ) Fehmi Baldaş’ la Kayseri’den gelen Mete, Fransızca’yı çok iyi bilirdi. Sait Nazif çok iyi giyinen bir öğretmendi. Fehmi Baldaş’la Fransızca konuşurlardı. Sonraları Fehmi Baldaş Gazi Eğitimde öğretmenlik yaptı.(s.31-32)  İşte,  beni ikinci olarak sevindiren Fransızca öğretmeni Fehmi Baldaş idi. 1957-1960 yılları arasında Mardin- Kızıltepe Ortaokulu’nda öğrenci olduğum yıllarda Fehmi Baldaş ve Aydın eski milletvekili şair- yazar olan kadim dostum M. Kemal Yılmaz’la birlikte hazırladıkları Fransızca ders kitabı, bu adını verdiğim öğretmenler tarafından hazırlandığını anımsıyorum. Ner(e)den nereye geldik aziz dostlarım…     

 

   Kitabın Geçmişten Günümüze  (III) Anılar bölümünde Ahmet Özer, Trabzon Lisesi Öğretmeni Sabahat Ülker’i anlatıyor. Sabahat Ülker Hanım anılarında Trabzon Lisesinde olduğu yıllarda 1934 ‘te İran Şahını ve 1937 ‘de Atatürk’ü karşılama törenlerinde ki anılarını anlatıyor.“Trabzon’a geldiği yıllarda Ortahisarda ki eski bir binada Atatürk’ün elini öpme bahtiyarlığına erdim. O yıllarda hece şiirimiz tat aldığımız bir kaynaktı. Faruk Nafiz’i,  Orhan Seyfi İle Yusuf Ziya’yı seviyorduk. Sınıf arkadaşım Muharrem Ergin’de Türkoloji bölümünde öğrenim görürdü. “ diye yazıyor. Daha sonra Sabahat Ülker Ahmet Özer’le yaptığı söyleşide sözlerine şöyle devam ediyor:” Trabzon lisesinde ki Lisesi’nde yıllarımız başladı. Başlangıçta okul müdürümü Sami Akyol’du.( Eski Milli Eğitim Bakanlarından) Edebiyata gönül verenlerimiz çoktu. Faruk Nafiz’i, Orhan Seyfi ve Yusuf Ziya’yı seviyorduk. Yine yazılarını ve eserlerini beğendiği bir yazar adlarını da sayıyor:  Ali Nihat Tarlan, İsmail Hikmet Ertaylan, Ali Canip Yöntem. Ahmet Caferoğlu, Fahir İz, Reşit Rahmeti Arat, Mehmet Kaplan… Derslerimiz çok  yoğundu.  İstanbul’un  tramvaylı günleri. 2. Mevki 3 kuruş,  1 mevki 5 kuruştu. Ayrıca öğleden sonraları devam etmek zorunlu olmamasına rağmen pek çoğumuzun zevkle gittiği bir yerdi Türkiye Enstitüsü. 

Sınıf arkadaşlarımdan Faruk Kadri Timurtaş, İsmail Ulçugür de Bu enstitüye her zaman devam ederlerdi. O günlerin bende kalan çok güzel anıları var. Yahya Kemal gelirdi buraya, sohbetlerini dinlerdik Şiirlerini okurdu ezberden. Halide Edip, Adnan Adıvar dersler verirlerdi. Metin Toker’i burada tanıdım.  O da bizim gibi öğrenci idi” (s.44) Atatürk öldüğünde Lisede öğrenci idim. Ölümünü sınıfta iken duyduk. Hıçkıra hıçkıra ağladık. Yıllar sonra TBMM ‘de Milli Eğitim komisyonlarında görev aldım. Ünlü yazarımız Talip Apaydın’la aynı odayı paylaştık. Bakanlıkta Aziz Nesin’i, Cahit Külebi’yi de o günlerde tanımışımdır.(s.48)   

Bu satırların yazarı olarak benim de şair, bir parlamenter olan Şinasi Özdenoğlu ile ilgili anılarım vardır. Evimin kitaplığımda onun bana imzalı olarak armağan ettiği şiir kitapları ve en az 5,6 yazılı mektupları vardır. Ne zaman Ankara’ya gitsem eski Aydın Milletvekili eğitimci şair - yazar M. Kemal Yılmaz Dr. Şair Nurettin Özdemir ve şair- yazar kadim dostum Mehmet Aydın’la bir araya gelir ve TBMM‘de gider orada sohbet ederdik… Ne yazık ki dördü de şu anda yok aramızda… Dostları kaybetmek ne acı değil mi? Cümlesini rahmetle anıyorum.

Yazıyı çok uzattığımı biliyorum.  Ne var ki şair, yazar, çalışkan ve üretken Ahmet Özer’in “Nasıl Anlatsam “ adlı kitabı hakkında öylesine adet yerini bulsun diye yazamazdım. Geçmişten Günümüze Anılar kitabında (IV) Trabzon Lisesi, Fatih Eğitim Enstitüsü Coğrafya Öğretmeni Remzi Doğar Bey’i de söyleşisinden bir şeyler almadan geçmek istemiyorum.  Değerli eğitimci anılarında 27 Mayıs’ın ünlü önderi Cemal Gürsel’i “ Cemal Aga “olarak tanıdığını.  “ Uzun yıllar bakanlık yapan Hayrettin Erkmen’i tanıdığını ve onunla birlikte Prof. Osman Turan, Ahmet Saka ile aynı dönemde olduğunu anlatıyor.

Ahmet Özer: Üniversite yıllarında aklınızda kalan o yılların ilginç kişilerinden söz eder misiniz?

Remzi Doğar:

Okul çevresi, üniversite alanı bizi daha çok ilgilendirirdi. O nerenle Kilisli Rıfat’ı, unutamıyorum. Şerafettin Yaltkaya’yı, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, Halide Edip, o yıllarda tanıdığım kişilerdi. Üniversitenin yakındaki Küllük bir dönemin ünlülerin devam ettiği yerdi. Küllük’e bizler de giderdik,  Uzunçarşılı’ yı, Fuat Köprülü’yü Enver Ziya Ülgen’i orada tanıdım.  1944-1946 yılları arasında tanıdığım ünlü kişilerden bazıları:  O yıllarda İsmet İnönü, kızı Özden Toker, Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, General Kurtcebe Noyan, Bayburt’ta gelmişlerdi“.

Branşı coğrafya olmasına karşın bu konuda şunları ifade ediyor Remzi Doğar:

“ Ben edebiyat türleri içinde en çok şiiri sedim. Divan şiirinin büyük ustalarından Baki, Nef’i, Nedim, Fuzuli, Şeyh Galip… Pek çok şiirini ezbere bildiğim şairlerdir. Ömer Hayyam’ı da çok severim. Mevlana’dan Mesnevi’den dizeler bilirim. “ Daha sonra Milli Eğitim Bakanlarımızdan Mustafa Necati Bey, Bir Hasan Ali- Yücel’i düşünmemek mümkün değildir” diyor.(s.64)

Yazar Ahmet Özer yaptığı söyleşilerden Fatih Eğitim Enstitüsü Tarih Öğretmeni-Çevirmen Aliye Aşurbaylı’yı Kız kardeşi Asiye Aşurbaylı’yı anlatıyor. Ali Hocahanım 1936-1938 ‘e Adana’da öğretmendir. O yıllarda Halkevi tarafından ayda bir yayımlana Görüşler dergisi henüz yayım hayatına başlamıştı.( Nisan, 1937) Derginin Mayıs’ta yayımlanan 2. Sayısında Aliye Hocahanım’ın  Aliye Aşarlı adıyla Turgenyev’ den çevirdiği Gül Öyküsüne yer verilir. Görüşler başlangıçta Yunus Kâzım Köni. Daha sonra da Arif Nihat Asya tarafından yönetilen bir dergi idi. Derginin sürekli yazarları arasında Taha Toros da yer alıyordu”. (s.68)  verilen anılar arasında ünlü yazar Reşat Nuri Gültekin Hasan Saka ve Tanzimat dönemi şairlerimizden Tevfik Fikret ve Rübâb-ı Şikeste adlı şiirinin de adı geçiyor. Adı geçen öğretmenin Aliye Aşurbaylı’nın Rusça, Fransızca, Almanca ve İngilizceyi çok iyi bildiğini söylüyor. Öğretmen Aliye Aşurbaylı (  Bakü 1324 ( 1329) - Trabzon 27 Mart 1981 )

Geçmişten Günümüze Anılarıyla yer alan öğretmenlerden Trabzon Lisesi Resim-Sanat Tarihi Öğretmeni Sezai Çakmakçı yer alıyor.( Anılar: ( IV)

 Sezai Çakmakçı Akademi’de okuduğu günlerde bazı tanınmış şair ve yazarlardan söz ederek şöyle diyor:” Şiirini okuduğum, adını bildiğim Ahmet Kutsi Tecer, estetik derslerimize gelirdi. Çok sevdiğimiz bir hocamızdı.” Nerdesin “ şiiri ezberimdeydi. “ Orda Bir Köy Var Uzakta”  şiiri de öyle. Edebiyat Fakültesinde öğrenci arkadaşım Oktay Erginer, dersine dinleyici olarak girmek için hocamdan izin almamı isterdi. (s.80) 

Şair Ahmet Özer:” Dünyadan ve bizden, yaşamınızda iz bırakan ressamların kimler olduğunu soruyor, neler söylersin?

Sezai Çakmakçı:  Öncelikle Cezanne derim.  Reoir, Picasso, Salvador Dali, Lautrec, Van Gogh… Bizden İbrahim Çallı, Bedri Rahmi Eyüpoğlu Zeki Faik İzler,  Nurullah Berk, Adnan Çoker, Fikret Mualla, Turgut Zaim, Avni Arbaş, Devrim Erbil… Daha çok adını sayamadığım pek çok sanatçının olduğunu vurgulamak isterim” diyor. ( .s.83) 1967 Akademiyi bitirdiği ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nu çok yakından tanıdığını, Nurullah Berk ve Burhan Toprak’ında akademi de hocamızdır “ diye ifade ediyor…

 “ Nasıl Anlatsam / Söyleşiler adlı kitabının bir başka bölümünde Köy Enstitüleri’nin Eğitim Işığı 60. Yılında bu konuda hizmet veren ve eğitimde görev alanları eğitimcileri anlatıyor:   

Mahmut Makal ( İvriz Köy Enstitüsü)

Ali Dündar (Pazarören- Hasanoğlan Yüksek

Köy Enstitüsü)  

Osman Bolulu ( Akpınar Köy Enstitüsü)

O. Nuri Poyrazoğlu ( Düziçi Köy Enstitüsü)  

Mehmet Aydın (Pazarören- Cılavuz-

Pulur Köy Enstitülerinde Öğretmen)  

Kenan Mümtaz Akışık ( Hukukçu yazar) 

Cemal Gürlek (Hukukçu –Yazar)

       Şemsettin Ünlü( Romancı – Yazar)

    Vedat Yazıcı (Öğretmen-Yazar)   gibi hizmeti geçmiş eğitimcilerimizden ve hukukçulardan ayrıntılı olarak söz ediyor. Bu saygın kişilerden Mehmet Aydın,  Şemsettin Ünlü ve Vedat Yazıcı ile çeşitli Şiir ve Kitap Günlerinde bir araya gelmiştim.  Özellikle Mehmet Aydın ve Vedat Yazıcı ile Söke ve Kuşadası’nda yapılan Şiir-Kitap Günlerinde  bir araya gelmiş, aramızda kitap alış verişi yapılmıştı.

Eğitimci şair ve yazar Mehmet Aydın’ın ölümünden önce “ İnsanlığa Adanmış Bir Yaşam ( Anılar- Söyleşiler-Anlatılar- Sone Yayınları- Kasım 2012) Adlı kitabında şair, yazar Mehmet Aydın’la ilgili yazdığım 2 yazıma yer vermişlerdir (s,293-298) Sevgili kadim dostum Mehmet Aydın’ı 31 Mart 2016’da kaybettik, saygıyla  anıyorum.

Nasıl Anlatsam” Söyleşiler- kitabı “ Sözü Olan Değerlerimizle” son buluyor. Bu bölümde ilgilimi çeken sanat ve siyaset dünyasında şair- yazar olarak tanıdığın bazı isimleri yazmak istiyorum: Kemal Demiray, Melih Cevdet, Cahit Külebi, Faik Reşit Onat, Hüsnü Cırıtlı, Nevzat Ayaz, Halil Bedii Yönetken Recep Bulut( Recep Bulut Diyarbakır Milli Eğitim Müdürü iken ben de o yıllarda Diyarbakır Erkek İlköğretmen Okulu’nda öğrenci idim. (1960-1964- şair olduğunu o zaman duymuştum.  Yeditepe ve Varlık Dergisinde şiirlerini okumuştum- Doğudan Çizgiler ) Bunlardan başka Kaya Özsezgin, Tevfik Uğurlu, Mehmet Başaran, İstanbul valisi Namık Kemal Şentürk, Malik Aksel, Fuat Gündüzalp Yaşar Nabi, Adnan Binyazar, Mümtaz Sosyal, Nazım Hikmet Ruhi Su, Sabahattin Eyüpoğlu, Vedat Günyol, Fakir Baykurt, Kemal Üstün, Gazeteci Burhan Felek, Abdi İpekçi, Haldun Taner, Cevat Fehmi Başkut, Muhsin Ertuğrul, Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökyay, Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil, Prof. Dr. Ahmet Kılıçbay, Prof. Dr. Selçuk Özçelik, Çetin Altan, Rıfat Ilgaz,

Ümit Kaftancıoğlu ( Mardin-Kızıltepe’de iken,Ümit Kaftancıoğlu’da bir süre Mardin- Derik’te öğretmenlik yapmıştı. O günlerin anısına yazdığı” Tüfekliler - Remi Kitapevi 1974- adlı romanını 1974‘lerde okumuştum) Mahmut Alptekin, Jülide Gülizar, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yaşar Kemal. Orhan Kemal, Fikret Otyam, Ahmet Özer,  Hüseyin Atabaş, Hikmet Aksoy, İhsan Topçu, Ali Mustafa gibi isimleri de Ahmet Özer’in çıkardığı Kıyı Dergisinden tanımıştım. Bunlardan başka Cemal Süreya, Ataol Behramoğlu ve Behçet Aysan’ı da unutmamak gerekir.

 Kitabın bir başka bölümde şu değerli sanatçılarımız da var. Onları da geçersem saygısızlık olur. İşte bunlardan  bir kaçı:  Nevzat Üstün,  Ali Yüce, Osman Şahin, Gülten Akın, Tahsin Saraç, Hasan Hüseyin Filizkıran, Bilge Zobu, Metin Serezli, Haldun Dorman, Kamran Yüce, Altan Erbulak, Mücap Ofluoğlu, Bilkay Tekben, Nevin Seval, Yıldız Alpar,  Gülriz Sururi, Orhan Çubukçu,  Erol Günaydın,  Yılmaz Gruda,  Agâh Hun, Münir Özkul, Fikret Hakan, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter.  

Sözü fazla uzattım. Biraz da kitabın yazarı Ahmet Özer’den söz edelim:  

Ahmet Özer ( şair-yazar)  1946’da Trabzon / Maçka’da doğdu. Trabzon Lisesi’ni, Fatih Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nden mezun oldu. Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden lisans eğitimi gördü. Değişik öğretim kurumlarında 29 yıl Türk Dili öğretmenliği yaptı.  1996-2017‘e kadar Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Sanat yönetmeni olduğu Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi Kıyı’ da 1981-2017 sürecinde şiirleri, değişik türdeki ürünleriyle göründü.  Değişik gazetelerde araştırma, inceleme, deneme, tanıtı, söyleşi gibi yazılarıyla yüzlerce köşe yazısı yayımlandı. Çalışmalarından ötürü birçok ödül aldı. Söke’nin Yuvaca köyündeki bir sokağa adı verildi.

Yayımlanan Kitapları:

Ayrı Beraberlikler (1981) Günle Dokunan(1984),Gecenin Kanayan Yerinden (1990) Aşklar Yedeğinde Ömrümüzün (1993) Bir Şehrin Boynundayız (2011) Kardeş Yağmurlar (2018) Suları Çekilen Nehir (2018) Denizin Sesiyle ( Türkçe-İngilizce Şiirler /2018) Mordoğan-Toplu Şiirler( 2021)Çocuklar Varken / Öykü (1995) Onlarla Yaşadım / İnceleme(1995) Yıldızlar Geceyle Gelir / İnceleme( 1996) Sordum Söylediler- Söyleşi (1996) Sarkaç -  Köşe yazıları (1998) Denizin Öptüğü Kent –Köşe Yazıları ( 1999) Sesimi Rüzgâra Verdim – Köşe Yazıları(1999) Cumhuriyet Şiirimizin Coşkulu ve Korkusuz Şairi Şinasi Özdenoğlu ( 2000) Yüzün Yeryüzüdür – Köşe Yazıları ( 2002)Bir Uzun Ölüm (2002) Sözün Kanatlarında – Araştırma –İnceleme( 2002) Yolcu Yolun Nereye (2004) Bir Düşün Ardından- Makaleler (2005) Ömer Güner’e Armağan ( 2005) Kemençenin Telinden–Köşe Yazıları (2007) Memleket Şairi Nabi Üçüncüoğlu- Biyografi ( 2010 )Ağızda Dilleri Gördüm ( 2012), Güneşi Alnında Taşıyan Gazeteci Şair Ömer Turan Eyüpoğlu (2012) Yazının ve Hukukun Aydınlık Penceresi Baki Akgül-Biyografi(2012) Sulu Sepken–Denemeler( 2014),Sözün Nakışı –Denemeler (2014) Sesime Ses Verenler – Söyleşiler(2015) Düşlerine Tutundum – Söyleşiler(2015)  Aydınlanma Savaşçısı İsmet Kemal Karadayı ( Ahmet Özer, Tansu Bale( 2016)  Nasıl Anlatsam – Söyleşiler 2021)  ve Tanığım Hayat- Denemeler( 2021)  

İşte böylesine üretken, çalışkan, Türk kültürüne onlarca eser kazandıran şair ve yazar olan Ahmet Özer’i tebrik etmeye değmez mi? Sanat ve kültürümüze sevdalı olan bir yazarın heykeli dikilir, adı Trabzon’da bir kültür merkezine verilmelidir diye düşünüyorum. Tanıtmaya çalıştığım  “Nasıl Anlatsam” son günlerde okuduğum ve incelediğim kitaplardan biridir. Aziz dostum Ahmet Özer’i bir daha kutluyor ve başarılar diliyorum.

    Meraklısı için:ahmetozer46@gmail.com

 

         

 

Asdülkadir  GÜLER 

25 Şubat  2022-SÖKE

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..