- Kategori
- Siyaset
Ahvalimiz
Hayat da kendi rayında süzülüyor
Evet efendim , saygılar ve hürmetler
Yakın zamanda 15 şehit verdik malumunuz , şehit sayısı toplu olduğunda milletimiz biraz etrafına bakıp neler oluyor diyor, toplasanız ayda haftada bu sayıyı zaten buluyor çoğu zaman, alıştıra alıştıra olunca fazla gürültü kopmuyor esasında
15 askerimize ve her şeyden habersiz hayata veda eden genç kardeşimize Mevladan rahmet diliyor ve herzaman olduğu gibi bu kadarla yetiniyoruz , TV’de görünce şehit cenazelerini yine kendimizi tatmin maksatlı vah vah, Allah rahmet eylesin gitti yavrucaklar diyor ve vatandaş olarak yine soru sormuyoruz gerektiği kadar, yine bir tepki koymuyoruz neler oluyor diye .
Herşeyden önce kendimize dönüp sormamız gerekmiyor mu ,ne yapabiliriz diye .
Orduya niye soramıyoruz , on sene önce uzman asker sistemine geçileceği söylendi, çalışmalar sürüyor dendi, yapacaz edecez dendide neden hala üç aylık beş aylık askerler, çocuklar ölüyor dağ başlarında diye ?
Köşeleri takip etmeye çalışıyorum gazetelerde ama inanın askerden hesap sorma askere soru sorma cesaretini gösterebilmiş yazar bulamıyorum aralarında. Kendini solcu olarak gören köşelerin hepsi söz birliği etmişcesine hükümete ve demokratik açılım sürecine saldırıyor.Bu arada PKK’nın ele başları Fırat yayın organı başta olmak üzere imkan buldukları her yerde açılım sürecinin kendilerinin sonunu getireceğini söylüyor. Aristo mantığıyla baktığımızda, bu kendini solcu ve vatansever gören köşe yazarları PKK ile aynı tarafta yer almış gözüküyor. İnsan hani fark etmeden düşmanıyla aynı şeyi söyler ve komik duruma düşer ya, bizimkilerin durumu da bundan farklı değil.
İnsan her şeyden önce sorar kendi kendine, benim düşman olarak gördüğüm birisi bu işten rahatsız oluyorsa, bu işte doğru bir şeyler var diye, ama gerçeği öğrenmek için soru sorulur efendim, eğer sizın gerçeği öğrenmek gibi bir derdiniz yoksa soruda sormazsınız kendinizide sorgulamazsınız.
Tayip Erdoğan’ın dediği gibi, yarın onlarca daha şehit gelse bu açılım süreci devam etmeli ve dik durulmalıdır. Daha önemlisi Ergenekon süreci nihayete kavuşturulmalıdır; çünkü açılım ve Ergenekon birlikte ele alındığında bir sonuca ulaşılabilinir, bunlar birbirine göbekten bağlı iki süreç ve iki olgudur. Asker , içindeki çürükleri temizlemezse yarın o çürüklerin kendisini de çürüteceğini ve çürük kokan bir ordunun yarın kendi milleti tarafından da dışlanabileceğini unutmamalıdır.
Ortaya atılan iddianameleri biraz okuyunca, halen görevde olan askerlerle emekli olanlar arasında, emekli olanlarla eski siyasetçiler arasında ve onlarla da üniversite camiası arasında nasıl çetrefilli bir ilişki yumağı olduğunu, çürümüşlüğün ne kadar derinlere sızdığını görüyorsunuz.
Bu süreç gerçektende inanılmaz sancılı ve acı olacaktır, eğer yargı, askeri ameliyat masasından hem de ameliyatın ortasında kaldırmazsa tabi, yara açılmıştır ve iltihap temizlenmelidir .
Değerli kardeşlerim, abilerim ablalarım , biz vatandaş olarak hesap sormasını eleştirmesini öğrenmeliyiz, her şeyden önce gözümüzü açmalı, asker, polis veya herhangi bir kurumun ,görevini gerektiği gibi yapmaması veya baskı unsuruna dönüşmesi karşısında sesimizi yükselmesini bilmeliyiz.
Unutmamak gerek ki, uyarılmayan,eleştiriye kapalı ve kendini hatasız gören her organizma nihayi olarak çürümeye mahkumdur.