Aklımızla Alay Edilemez mi?

“Aklımızla alay mı ediyorsunuz?”
Son zamanlarda siyasetçilerin, medyacıların, hemen herkesin, hatta hepimizin en çok ettiği laf bu…

Çok uyanığız ya… Çok zekiyiz ya… Kül yutmayız ya… Bizden akıllısı yok ya…
Bize yutturabileceklerini mi sanıyorlar?

Öyle ya…
Aklımızla alay mı ediyorlar?

…

Vereyim mi cevabımı?
Yok dostum…
Aklımızla alay ettikleri filan yok…
Buna ihtiyaçları yok…

Aslına bakarsan, bizde öyle “alay edilemeyeceğini sandığımız akıl” makıl da yok.
Alay edilebilecek neyimiz var ki?

…

“Aklımızla alay mı ediyorlar”… mış!

Edemezler mi?
Nereden geliyor bu özgüven…

Çok bilgiliyiz…
Öyle mi?
Nereden edindik o bilgiyi… Televizyondan mı, haber dinleyerek, tartışma programı izleyerek mi? Magazin programlarından mı? Dizilerden mi?
Ya da gazetelerden mi, dergilerden mi?
İnternetten mi?
Sosyal medyadan mı?
Nereden böyle özgüven sahibi olacak bilgiye, görgüye, donanıma sahip olduk ki?

…

Eğer oralardan edindiklerimize güveniyorsak vay halimize…

Bırak aklımıza alay etmelerini…
Bizi parmaklarında oynatıyorlar da ruhumuz duymuyor…
Çoktan birer robottan farkımız kalmamış zaten…
Şekillendirmişler çoktan düşünme biçimimizi, reflekslerimizi, beğenilerimizi, duygularımızı…. Her şeyimizi.
Getirilmişiz kıvamına…
Artık bizden ne isteniyorsa onu yapıyor, nasıl davranmamız gerekiyorsa öyle hareket ediyoruz…
İradelerimiz esir alınmış, akıllarımız yok edilmiş…
Olmuşuz ot… adeta.
Ve bir de belletmişler, ağzımıza sakız etmişler… Tekrar ettirip duruyorlar.
“Aklımızla alay mı ediyorsunuz?”

…

Yok canım! Kimin haddine?
Bizim aklımızla kim alay edebilirmiş!

…

Bizden akıllısı mı var?


Kenan IŞIK