Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '08

 
Kategori
Futbol
 

AKP - Ulusoy Maçı

AKP - Ulusoy Maçı
 

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP), Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Haluk Ulusoy’la maçını uzun bir süredir izliyoruz. Takımlardan bazen biri, bazen diğeri atak yapıyor. Her iki takım da kararlı ve kontrollü oynuyor. Bazen Sayın Ulusoy gol atıyor, bazen de AKP. Ama erk gücünü elinde bulunduran iktidar, bu maçı mutlak galip bitirmek istiyor.

AKP, “seni döverim ha” diye sıkıştırdığı rakibine ha bire vuruyor. Araya giren hakem (FIFA) “faullu vurmak yok” dese de kılıfına uygun kural hemen oracıkta değiştiriliyor (yeni futbol yasası).

“Yahu maç başlamadan önceki kural bu değildi, maç sırasında kural değiştirilir mi?” diyenlere “işte futbolun yönetimi kulüplerde” deniliyor.

“Maçın kuralını yani yeni yasayı buna göre değiştirdik, FIFA da böyle istemiyor muydu, alın size özerk federasyon; oy hakkı da kulüplerin elinde” deyince herkes susuyor, FIFA da susuyor. Doğrudur, yönetim, olması gerekenin ellerinde. Kulüplerin delege oyları eski yasada yüzde 62 iken, şimdi yüzde 88 kulüplerin elinde.

Bundan daha demokratik bir yasa olur mu?

Olmaz.

Kulüplerin oy hakkı yüzde 88.

Eski yasada yüzde 62 idi.

FIFA ne bilsin kulüplerin yüzde 60’ı Belediye’lerin elinde?

Peki Belediye’ler kimin elinde?

AKP’nin.

Kimsenin itiraz hakkı yok. Her şey kitabına uygun ve yasal. FIFA da sesini çıkarmıyor, çıkaramıyor. Çünkü çıkarması için bir sebep yok. Yöneteni seçmek, yönetilenin elinde. Yani kulüplerin.

“Yahu bu AKP iktidarı geçen sene bir yasa çıkarmamış mıydı, spor kulüplerinin başkanları Belediye başkanları olamaz diye, daha niye Belediye’lerden bahsediyorsun?” diyeceksiniz. Deyin bakalım, deyin. Çok doğru dersiniz. Süper ligde, birinci ligde, ikinci ve hatta üçüncü ligde resmen olmasa da pratikte Belediyeler “tam destekle” götürmüyorlar mı işi? Buna ne diyeceğiz peki?

“Yok götürmüyorlar, hiçbir ilgileri yok” diyenimiz var mı? Böyle bir şey olası mı? Eğer Belediyeler, kulüplere destek vermeseler, gelecek bir sonraki seçimlerde oy alabilirler mi o Belediye sınırları içinde yaşayan vatandaşlardan?

Siyaset bu kadar saf mı temiz mi sorgulamasını yapmıyoruz artık. O bizi aşar. Ama oy, nerden gelecekse, orayla ilgilenmek, siyasetin de en temel yasasıdır.

Doğru olan da budur, buna da bir şey diyemeyiz. Ancak, Belediye’ye sahip olmakla, kulüplere de sahip olmak aynı şey midir? Böyle bir hakkı doğar mı? Asıl sorun burada.

Milli takımlar teknik direktörünün bu yasada oy hakkı yok.

Neden yok?

Federasyon çalışanı da ondan.

Yasa, “en az iki yıl milli takımın başında teknik direktörlük yapacak ama halen görevde olmayacak, bir yıl öncesinde görevi bırakmış olacak” diyor.

Can Bartu’ların, Lefter’lerin, oy hakkı yok. Eski milli futbolcuların, hani o çok övündüğümüz, altın harflerle Türk milli takımına şerefli tarihler yazdıran milli kahramanlarımızın oy hakkı yok. Çünkü yasa “en az yetmişbeş defa milli olmak” koşulu getiriyor. O zamanlar milli futbol takımımız bugünkü gibi sık maç yapar mıydı? Tarih yazan futbolcularımızın yetmişbeş defa milli olma şansı var mıydı?

Kimlerin oy hakkı var?

Belediyelerin.

Futbol Federasyonu’nun genel veya olağanüstü toplantılarında delegeleri; Belediye başkanları seçecek ve bu kişiler oy kullanacak, bu iki kere ikinin dört etmesi kadar, iki hidrojen bir oksijenin su etmesi kadar gerçektir. Resmi olarak Belediye başkanları seçmeyecek tabi ki, ama siz inanıyor musunuz ki Belediye başkanları bu işe karışmayacak? Saf olanlar buna inansın, ama ben inanmam. Kimse de beni inandırmaya kalkmasın, Türkiye’mizdeki işleyiş böyle değil.

Ama her şey özerk ve demokratiktir. Kimsenin tek bir söz söylemeye hakkı yoktur. Bu yasa, özerk ve demokratiktir.

Meşrutiyetten bugüne kadar siyaset hep futbolla ilgilenmiştir. Bu çok geniş ve ayrıntıdır. Buralara sığmayacak kadar uzun ve geniş bir konudur. Bu konuda ciltler dolusu kitaplar yazılır. Ayrıntıyı merak edenler, tarihin sayfalarına bakabilirler. Ama yirmibirinci yüzyılda, hele de futbolun ilk oynandığı zamanların üzerinden çok sular aktıktan sonra, “özerk” bir federasyon devrinde, böylesi bir yasa, insanın vicdanını sızlatmaktadır. Ama şu da bir gerçektir ki, bu vicdan sızlaması, sadece bu döneme ait değildir. Meşrutiyetten bugüne kadar siyasetin futbolla ilgisi ve uygulamaları, her zaman vicdanları sızlatmıştır. Küme düşen takımların affedilmesinden tutun da, şampiyonluk sözü verilerek oy toplanmasına kadar, siyaset, hep futbolla ilgilenmiştir. İlgilenmeye bundan sonra da devam edecektir.

AKP iktidarının bundan önceki Spordan Sorumlu Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin’den bu yana oynanan maç, artık sonlanmak üzeredir. Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin verdiği kararla 17 Ocak 2008 günü Ankara’da toplanan olağanüstü genel kurul, 14-15 Şubat 2008 günü toplanacak ve Başkan’ıyla yönetim kurulunu seçecek.

Şimdiki Spordan Sorumlu Bakan Sayın Murat Başeskioğlu, İzmir’den gelen ve tarihi Alsancak stadına işlerlik kazandırmak için Futbol Federasyonu bütçesinden pay almak isteyen heyete ne demişti biliyor musunuz?

“Boş verin, zaten bir aylık ömürleri kaldı, sonra bakarız”.

Özerk bir yasanın, özerk bir federasyonu hakkında, önceden karar verilebiliyor.

Bu her şeyi açıklamıyor mu?

Futbol Federasyonu’nun bir aylık ömrü kaldı.

AKP’ye de, Türk milletine de, Türk futboluna da hayırlı olsun, ne diyelim?

Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Haluk Ulusoy’un seveni olduğu kadar, sevmeyeni de çoktur. Bu ayrı bir konu, her iki taraf için de hukuku kendine yontmak ayrı bir konudur.

Federasyon Başkan’lığı seçiminden, Federasyon’un uygulamalarına kadar yanlışlar ve doğrular, bu yazının konusu değildir. Konu; hukukun, her iki taraf için de bir gün insanların kendisine de gerekli olup olmadığıdır.

Hukukta bir esas vardır, bir de usul.

Esas’da haklı olunabilir, ancak usulde yanlışlık yapılırsa, o hukuk, hukuk olmaz. Haklı durumdayken, haksız duruma düşülür. Her iki taraf için de geçerlidir bu konu. Anlatılmak istenilen veya anlatılmaya çalışılan konu budur.

AKP – Ulusoy maçının uzatma dakikaları oynanıyor. Maç bitmek üzere. Galip ise şimdiden bellidir.

Spordan Sorumlu Bakan Sayın Murat Başeskioğlu ne demişti?

“Boş verin, zaten bir aylık ömürleri kaldı, sonra bakarız”.

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..