Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

AKP Televole kutsal ittifakı

Türkiye siyaseti uzun zamandan beri ''Biri Bizi Gözetliyor'' evi görünümünde. Kavga edip gerilim yaratmayı beceremeyen siyasiler anında gözden düşme tehlikesi yaşıyor.

Türkiye nasıl bu hale geldi? İnsanımız neden magazinsiz yaşayamıyor? Magazin ve siyaset nasıl bir işbirliği içerisinde? Açıkça söyleyeyim, Türkiye'nin en güvenilir insanı Seda Sayan çıkan bir memlekette yaşamak benim yadırgadığım bir durum. Seda hanımın güvenilir olmadığını söylemeye çalışmıyorum, sakın yanlış anlamayın. Yadırgadığım insanımızın televizyon denen içi boş kutucuktan ne ölçüde etkilendiğidir. Eskiden Semra hanım deyince Özal olanı anlarken, şimdilerde akla ilk gelen kaynana Semra oluyor. Hiç düşündünüz mü acaba, bu evlerde birinci olanların ortak özellikleri neydi diye?

Caner, Melih, Semra, diskalifiye edilen Uğur ve niceleri... Kimisi kapıları tekmeledi, kimisi kafasında bardak kırdı, kimisi genç bir kızı senden gelin olmaz diye o geleneklerimize zerre kadar uymayan rayting programında, 70 milyon önünde aşağıladı. İyi ama RTÜK denen kurum Kanaltürk'e verdiği anında kapatma tepkisinin 1/10'nu bu programlara neden göstermedi?

Anımsayınız Uğur denen arkadaş, arkadaşlarına hakaret ettikçe, dövmeye kalktıkça ya da tehdit savurdukça oyları hızla artmaya başlamıştı. Türk siyaseti son yıllarda bu saçma programlardan hiç farklı gelmiyor bana. Bizi yönetenlerin ve aday olanların üslupları o kadar bozuldu ki bunu farketmemek elde değil. Sayın Erdoğan en son rektörlere çıkıştı, ''siz işinize bakın'' diye ses yükseltti. Tahminen oy oranı yüzde 5 civarında artmıştır. Varsın artsın ama ben yanlış gördüklerimi eleştirmekten asla vazgeçmeyeceğim. İyi ama Başbakan'ın işlerine baksınlar dediği rektörler ne iş yaparlar? Bilmeyenler için söyleyeyim, rektörler üniversitelerin en tepesindeki yöneticilerdir. Yani üniversitedeki her şey her hamle onları etkileyecektir. Adamlar endişelerini dile getirdiler yaptıkları sadece buydu. Türkiye'nin en iyi eğitimli adamlarından söz ediyoruz burada. Azarlananlar, akademisyenler ve yılların emeği karşısında bu ünvana sahip olmuşlar. Başbakan onları karşısına alıp içlerini rahatlatma girişiminde bulunabilirdi ama bunu yapmak oylarını düşürebilirdi. Rektörlerin aşağılanması, daha önce köylümüzün azarlanması gibi yüzde 47 tarafından hoş karşılanacak bir durumdu. Kimbilir, kahvehane köşelerinde birileri, ''tuzu kuru rektörler, sen ne anlarsın anayasadan, senin haddin kötektir kötek'' diye konuşmuşlardır. Varsın konuşsunlar, demokrasi der oylarız. Yüzde 47, rektörlere zulme evet derse mecbur susacağız. Anayasa eski başkanı, ağzını açıyor, yanıt anında geliyor, ''sus be sende.''

Evet topluma durmadan magazin, yanında biraz futbol enjekte ediliyor. 3F kuralını bilenler bilmeyenlere daha sonra anlatsınlar. Peki ama muhafazakar olduğunu idda eden AKP bu magazin kılığındaki yozlaştırma operasyonuna neden ciddi bir tepki vermiyor? Nedeni basit... Topu topu 200 kişiyi aşmayan bir azınlığın, ahlaksız, rahat içinde, daldan dala yaşadıkları evlilik dışı ilişkileri, topluma büyükşehilrerde insanlar böyle yaşıyormuş gibi sunuluyor. Sonra taşra ve varoşlar geziliyor, yardım paketleri dağıtılırken, ''laiklik karın doyurmaz, görüyorsunuz, izliyorsunuz televizyonlardan laikler bodrumda plajlarda nasıl yaşıyor'' propogandası yapılıyor.

İşte şimdi belki anlamışınızdı kutsal ittifak nasıl işliyor.

 
Toplam blog
: 24
: 502
Kayıt tarihi
: 07.05.07
 
 

Ankara Üniversitesi siyasal bilgiler yüksek lisans öğrencisiyim. Ankaralıyım. Siyasete ilgiliyim. Ga..