- Kategori
- Sosyoloji
Akrep Ruhu
Gölgesinden bile korktunuz sekiz metrekarelik yeri kiralayarak anahtarı elinde gördüğünüzde. 'Eyvah' dediniz kendi kendinize. 'Bu çocuk işini geliştirir büyütürse biz ne yapar ne ederiz' endişesi sardı içinize akrep ruhlu kalbinize.
Oysa tutunabilecek tek bir şeyi kalmamıştı hayatta sevdiği işi yapmaktan başka. Eli ayağı tutmaz haldeydı gencecik yaşında. Büyük tramva yaşıyordu. Sanki imparatorluğu o yıkıyormuşcasına alnına silah dayamaktan tutunuz sopalarla hecücmecüclerin istilasına kadar her türlü şiddete maruz bırakılmış kendi öz ailesi tarafından bile dışlanmış sığıntı gibi yaşıyordu sağda solda. Ağır deprasyon dönemini yaşıyordu.
Siz faşo nedir bilir misiniz hakim bey?(kemal sunal filminden alınan replik)
Aha bunların tümü faşo. İstisnasız tümü!
Anahtar'da kalmıştık..
Sen misin anahtarı alan!
- Açamazsın tek başına işyeri. Açarsan ben de ortak olacağım.
- Ama ben sermayesiz kimseden destek almadan açıyorum işyerimi, sen nasıl ortak olmaya sahip olabiliyorsun?
- Ben anlamam. Üç'den dokuz'a şart olsun ki bu işyerini sana açtırmayacağım..
Haydaa, al başına belayı.
Aslında o belanın o ortak olma söyleminin hangi odak ve odaklardan geldiğini çok iyi tahmin edebiliyordu ama onun amacı oraları karıştırmak yerine hayata yeniden tekrar merhaba diyebilmesi adına o işyerini açabilmesiydi.
Resmen dekor yapımına başlamış olduğu işyerinin anahtarını mal sahibine iade ettirdiler oy birliğiyle almış oldukları kararla.
Sonra ne mi oldu?
Sonra, kuaför tadilatı başlayan aynı işyerini dıyalog ile konuşarak anlaşarak büyük zorluklarla mal sahibinden tekrar anahtar alma başarısı elde edildi..