Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Alevilerin göz kamaştıran yükselişi

Alevilerin göz kamaştıran yükselişi
 

1950' lili yıllar.
Sivas' tan, Malatya' dan, Erzincan'dan, Tunceli'den, Tokat' tan, Çorum' dan kalkıp yollara düşen aleviler, soluğu İstanbul Perşembe pazarında alıyor.
O dönemdeki göç furyasından en fazla etkilenen kesim oluyor aleviler.
Ve aleviler bir şekilde İstanbul' un Karaköy' üne ve Karaköy' ünde Perşembe pazarı denen bölgesine demir atıyorlar.
Buralarda yıllarca hamallık yapıyorlar.
Sırtlarında yük taşıyorlar, ağırlık işleri yapıyorlar, demir kırıcılığı ve daha ne kadar ağır iş yükü ve hamallık gerektiren iş varsa alevilerin sırtına biniyor.
O dönemler yani 1950'lili yıllarda İstanbul'da ticaret, azınlıkların elindedir. Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar bu bölgede bir dizi ticari alanda faaliyetler yürütmekteler.

Ve aleviler ticareti elinde bulunduran bu kesimlerle, sıkı ilişkiler geliştiriyor o yıllarda ve Karaköy ve Galata gibi bölgelerdeki hanlarda yatıyorlar ve ikamet alanı olarak bu tip yerleri tercih ediyorlar.
Yılda bir kez memleketlerine dönüp, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılıyor, ve tekrar iş için İstanbul Perşembe pazarına dönüyorlar.
Alevilerin bu yöndeki faaliyetleri 1970'li yıllara kadar devam ediyor.
Gurbete giden aleviler, gittikleri bölgelerde emek anlamında feci bir sömürü çarkının cenderesinede düşmekten geri kalmıyorlar.
Ve 1970'li yıllarda memleketlerinden daha önce göç edip İstanbul'a gelenler, ailelerini de İstanbul'a taşımaya başlıyor ve tümü ile İstanbul'u memleket olarak kabul ediyorlar.

O yıllarda yerleşim yeri olarak, ilk tercih edilen bölge Okmeydanı oluyor. Okmeydanında bir şekilde başlarını sokacak gecekondular uyduran aleviler, yıllarca Perşembe pazarında hamallık, Okmeydanında ikamet şeklinde süren bir hayat devam ettiriyorlar. Daha sonraki yıllarda, Okmeydanı dışında Alibeyköy, Küçükköy gibi bölgelere dağılıyor aleviler ve buralardan edindikleri arsalar üzerine gecekondular yaparak yaşamlarını idame ettiriyor.

Bu dönemlerde Kemalist ideolojiyide bir şekilde benimseyen aleviler, bir taraftan hamallık düzeyinde seyreden ekonomik mücadelelerinde feci bir sömürüde yaşamış olmalarının sebebi ile dönemin Demokrat Parti iktidarı ile pek de fazla yıldızları barışmıyor.
1970'li yıllarda İstanbul'a aillerini de getiren alevilerin ilk kuşağı olan, yani İstanbul'a çalışmak adına gelen yaşlı kuşak, siyaseten tercihini CHP'den yana koyuyor ve gençleride kendisini solda tariflendirerek, o dönemdeki siyasal ayrışmada bir çok sol örgüt içerisinde bulunuyor alevi gençleri.
Buna karşın sağ iktidarlar süreci yaşayan Türkiye'de, tüm devlet aygıtı sağ siyasetin eline geçiyor ve sünni islama göre şekillenmiş olan devlet yapısı, alevileri tümü ile kamu işlerinden uzak tutuyor.
Bir çok devlet kuruluşuna alımlarda alevilere şans tanınmıyor.
Alevilerde devlet kurumlarından uzak kalmalarına karşın bir dönem hamallık düzeyinde iş yaptıkları, Karaköy ve çevresinde 1970'li yılların sonlarına doğru nakliye ve ağırlık işlerinde dahada bir gelişme gösteriyorlar.
Üç ayak denen caraskal alanlar, yeni bir ticaret alanı yaratıyor ve bu alanda kendilerine çalışmaya başlıyorlar.
Bir kısmı ağırlıklı olarak kamyon almak sureti ile nakliye işlerine yöneliyor ve Karaköy ve çevresinde ticaret yapan azınlıkların işlerini kovalıyor.
Bu arada alevi gençleri, düzen karşıtı kimlikleri ile bir anda Türkiye'nin siyasal gelişimindeki kamplaşma sürecinde önemli bir rol oynamaya başlıyorlar. Bir çok alevi genci yaşam koşullarının ağırlaşmış şartlarında, Marksizme doğru kayış gösteriyor. Bir çok yasa dışı yapılaşma içerisinde bulunuyor alevi gençleri ve anti emperyalist kimlikleri ile birlikte, vatan sevgiside en üst düzeyde gelişiyor alevi gençlerinde.
Ne varki 12 Eylül 1980 darbesi ile birlikte, buldozer gibi sol siyaseti silip atan dönemin askeri cuntası, tümü ile alevileri ve gençlerini devletten uzaklaştırıyor.
Aleviler bir dahada devlet kapısına yanaşamıyor.
1983 yılında sivil siyasete tekrar dönen dönemin Türkiye'sinde, iktidar tümü ile Amerikan yanlısı Turgut Özal ve partisi ANAP'ın eline geçiyor. Merkezi hükümeti elinde bulunduran merkez sağ, 1984 yerel seçimlerindede tüm Türkiye genelinde seçimi kazanıyor. Ve İstanbul o dönemde ANAP'ın yönetimine giriyor.
Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'dır.

Bedrettin Dalan ilk iş olarak Haliç ve çevresini düzenlemekle işe başlıyor ve alevilerin yoğun olarak iş yaptığı Perşembe pazarını yıkıyor ve o bölgeyi park ve bahçeye çeviriyor.
Buralarda yıkılan iş alanlarına karşın Bedrettin Dalan, Perşembe Pazarında faaliyet yürüten esnaflara, Bayrampaşa ve çevresinde yerler gösteriyor ve bir çok esnaf Dalan'ın gösterdiği bölgelerde yeni düzenlerini kurup faaliyetlerine kaldıkları yerden devam etmeye başlıyorlar.
İşte bu noktadan itibaren alevilerde ciddi bir ekonomik güç olma mücadelesi kendisini göstermeye başlıyor.
Önce hamallıkla başlayan ekonomik mücadele, yerini demir ticaretine ve hidrolik sistemde vinçler alarak nakliye işlerine bırakıyor. Ve kısa zamanda aleviler cidi bir ekomik güç olma yolunda ilerliyorlar.
Ve 1970'li yıllarda başlayan ekonomik alanlarındaki çıkış, 1980'li yıllarda müthiş bir ivme kazanıyor.
1970'li yıllarda siyasete asılan alevi gençleri, darbeden en fazla zarar gören kesim oluyor ve 1980'li yıllarda siyasetten olabildiğince uzak duruyor ve tümü ile ticari alanda faaliyetlerini geliştirmeye yöneliyorlar.
Bir tarafta devlet kurumlarında işe alınmamaları sebebi ile ticarete ağırlık veren aleviler, diğer taraftanda eğitim alanında müthiş bir ilerleme kaydediyorlar. Yeni kuşak bütün alevi gençleri üniversitelere girme başarısıda göstermeye başlıyor. Aynı zamanda 1970'li yılların sonu ve 1980'li yılların ikinci yarısına kadar bir kültürel gelişim evreside yaşanıyor alevilerin içerisinde.
Ekonomik olarak periyodik bir gelişim evresi gösteren alevilerde, dinlence kültürü ve tatil anlayışı baş gösteriyor ve o yıllarda Kumburgaz'da çadır kurma fiili ortaya çıkıyor.
Daha sonraki yıllarda, yani ekonomik gelişimler devam ettikçe, her yaz 3 aylık konutlar kiralanıyor İstanbul'un tatil beldelerinde ve yıllar içerisinde güneydeki beş yıldızlı otellerde tatil yapılmaya başlanıyor.
1980'li yılların sonuna doğru ekonomik olarak iyice palazlanan aleviler, yılda bir kaç kez güneydeki otellerde tatil yapmaya başlıyorlar.
1990'lı yılların ikinci yarısında ise aleviler hem güneyde tatil yaparken, hemde Ege kıyılarında yazlık almak sureti ile yılın önemli bir bölümünü Ege kıyılarında geçiriyorlar.
2000'li yıllarda ise artık aleviler ekonomik olarak olabildiğince güçlenmiş bir kimlikle, yurt dışına kültür turlarına katılmaya başlıyorlar.

Bu çerçeveden baktığımızda alevilere; 12 Eylül 1980 darbesinden en fazla acı çeken kesim olmasına karşın, darbe ve darbe sonrası ortaya çıkan piyasa ekonomisinden, olumlu yönde etkilenen kesiminde aleviler olduğunu görüyoruz.

Örneğin; Bu gün için güneyde bulunan bir çok otelin sahibidir aleviler, ve turizmde ciddi bir güç odağı konumundalar, demir çelik piyasası tümü ile alevilerin tekelinde gibidir, hemen hemen tüm ağırlık işleri alevlerin eline geçmiş durumda ve bu alanlardaki ekonomik gelişimleri, alevileri siyaset sahnesindede etkin kılmaya doğru götürüyor.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..