Allah (cc) kimdir?

Secde Süresinden Zihnime Yansımalar

ZİHİNLERİMİZDE Kİ "ALLAH" TASAVVURU

İnsan düşüncesinde ilahlık tasavvuru nasıl olmalıdır? Sorusuna  zihninde cevap arayan bir şahsın aklına fiziki bir ilah düşüncesi gelecek olursa; akla her ne şekil veya benzetme gelirse gelsin asla "Allah olamayacağı" prensibi ile vazgeçmesi gerekmektedir. Allah’ın bizim anladığımız manada zatının şekli yapısını aklın almayacağını bilmek imandandır.

Zatı ve şekil bakımından akla getirilen “ilah” benzetmelerin hiç biri “Allah” değildir. İnsan öncelikle bu kuralı aklının bir köşesinde sürekli tutmalıdır. Ne zaman ki Allah’ın zatı ile ilgili bir benzetme düşüncesi akla geldiğinde bu kural gereği vazgeçmelidir. İnsanoğlu mevcut yaratılış formatı gereği ancak düşünsel olarak yönelme, talep etme,yalvarma,isyan etme, özür dileme gibi benzeri duygulara sahiptir. Bu duygular sebebiyle yöneldiği ve icra ettiği hal ve hareketlerden sorumlu kılınmıştır. Hal ve hareketlerin  neticesi hem bu dünya da hem de ahret aleminde mutluluk veya mutsuzluk olarak karşılığını bulacaktır.

Allah'ın kim olduğu hususunda akli düşüncesini  zorlayan şahıs kendisine ve kainata bakmalıdır. Ortaya çıkarılmış bir eser olarak insanın ve kainatın muazzam yaratılış ve yaşamın sürdürülmesini düşünmesi  ve bu alanlarda ki keşfin, müdahalenin imkansızlığını görerek Allah'ın zatının nasıl olduğu düşüncesinden vazgeçip O'na tapınma ve ibadet düşüncesine geçmesi insanoğlu için en mantıklı yol olacaktır. Allah'a tapınmanın sadece zikir ve ibadetle yerine getirileceğini düşünenler O'nu tek ilah olma özelliğinden farkında olmadan uzaklaştırmış olmaktadırlar. Allah'ı birlemenin ve onun eşi ve benzeri olmayışının insan aklına yansıması ancak insanoğlunun aklını kullandığı andan ölümüne kadar hayatının her alanına Allah'ın müdahil olmasını temin ile mümkündür. Ulemanın onlarca gizli şirkten bahsetmelerinin gerekçesi de bu “müdahale alanının” insanoğlunun 24 saatinin her anı ile doğrudan ilgili olmasından kaynaklanmaktadır.

İnsanoğlu nasıl bir hayat yaşamalıdır ki, her anına Cenabı Allah müdahil olmuş olsun. Allah'ın yeryüzünde insanoğluna tenezzül buyurarak Peygamberimiz Hz.Muhammet s.a aracılığı ile gönderdiği yazılı metinlerden müteşekkil Kur'an-ı Kerim Kitabı ile görsel kitabı olan  gözümüzün  görebildiği zerreden kürreye kadar ki kainat kitabını amacına uygun olarak okuyup hayatına tatbik ile mümkündür.

İnsanoğlu bizzat kendi yaşamında, Allah'ın müdahil olmadığı bir alan bırakmaması demek yaşamı ciddiye alması demektir. Sorumluluğunun bilincinde olarak yaşaması demektir. Fıtratına uygun bir şekilde vicdanının onaylamadığı hal ve hareketlerden kaçınmak suretiyle yaşamına çeki düzen vermesi demektir. Gıda temini, ticari,zirai ve sınai hayatı,sosyal hayatı,özel hayatı gibi benzer her türlü alana Allah’ın müdahalesini insan bizzat kendisi istemeli,temin etmeli ve uygulamalıdır.Diğer bir ifade ile Allah’ın dahil edilmediği her alana insan bizzat kendisi veya başkalarını dahil etmesi söz konusu olacağı için Allah’a ortak koşma gibi bir tehlike ile karşı karşıya kalacaktır. Bunun sonucu da  İnsanoğlunun  Allah’ın öfkesine neden olacak önemli hususlardan birisi de kendisine ortak koşmak anlamına gelen şirki doğuracaktır. Şirke düşmemek için yaşamının her alan ve anını vesvese ile değil ilahi vahiyle bütünleştirerek geçirmelidir. Bunun için de insanoğlu Kainat ve Kur'an Okulunun talebesi olmak zorundadır.

Kainat ve Kuran talebesi olmayı başaran insan Allah’ın kim olduğunu görmesinin dünya hayatında mümkün olmayacağını ancak yeniden bir yaratılışla dirileceği ahret hayatında mümkün olacağını bizzat Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olan kitapta görecektir.