Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '17

 
Kategori
Dünya
 

Amerika'nın, Birinci Dünya Savaşı'nda Başlayan Türkiye Düşmanlığı Hala Devam Ediyor..

ABD BAŞKAN WİLSON, Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru, "TÜRKİYE HARİTADAN SİLİNECEKTİR" dememiş miydi?

İşte o günlerden beri Amerika, önce "İngiltere'yi"; sonra da "Avrupa Birliğini" yanına alarak, sanki dedeleri Wilson'un, bu arzusunu görev bilmiş ve sürekli olarak Türkiye'yi hırpalamaya başlamıştır...

Seksenli yıllarda PKK'yı, doksanlı yıllarda da Fethullah Gülen çetesini Türkiye'nin başına musallat ederek, dedeleri Başkan Wilson'dan aldıkları görevi yerine getirmek için, Türkiye'yi ortadan kaldırmak ve bölüp parçalamak amaçlı bir darbe girişimine ön ayak olmuştur.

*

TÜRKİYE UYGARLIĞIN BAŞINA BİR BELADIR...

Bu sözün sahibi de, Başkan Wilson'un yukarıya aldığım o sözünü söylediği sıradaki ABD Dışişleri Bakanı Cabot Lodge'ye aittir. Bakın, o da  ne diyor; bu sözüne ilaveten: "... Türkiye Avrupa'dan çıkarılmalı, Ermenistan Devleti kurulmalı, Avrupa Osmanlı'dan kurtarılmalıdır(1).

ABD Başkanı'nın ve Dışişleri Bakanı'ın bu düşünceleri, İngiltere, Fransa --sonradan da olsa-- Rusya arasında yapılan 1916 "Sykes-Picot" adlı "Ortadoğu'yu paylaşım planına" ışık tutmuştur...Bu "paylaşım planı" da,1920 yılında "Sevr Dosyası"nın açılmasını sağlamıştır...

*

AMERİKA, LOZAN'DA TÜRKİYE'YİN HAKKINDAN GELEMEDİĞİ İÇİN BATILILARA KIZDI...

Sevr'in öngördüklerinin, "özellikle, Kürdistan ve Ermenistan'ın", Lozan'da uygulanması başarısız olunca, Amerika bundan hoşlanmamış; bu antlaşmanın, "Türkiye'yi uygar uluslar masasında bir konuk durumuna getirerek yücelttikleri ve Amerika'yı yüksek ülkülerinden uzaklaştırdığını" söylemiş; ve bu kadarla da kalmayarak, bu duruma yol açtıkları için "antlaşmaya imza koyan Batılıları da eleştirmiştir(2).

*

AMERİKA'NIN, TÜRKİYE'YE YÖNELİK "Kızgınlığı ve Kini" BENLİĞİNİ O KADAR SARMIŞ Kİ...

Aradan bunca yıl geçmesine rağmen, dedesinin aşıladığı "Türkiye düşmanlığını" hala sürdüren Amerika, ülkesindeki ve Avrupa'daki bazı bilimsel çevreleri de kullanarak, Türkiye'ye karşı, hala örgütlü tepkileri sergilemeye devam etmektedir.

Örneğin, yetmişli yıllarda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya, köylüye yardım etmek için gönderdikleri, kadınlı erkekli "barış gönüllüleri" ile, görev yaptıkları köylerde köylülere "Kürt" olduklarını ve "hukuksal hakları olduğunu" hatırlatarak, onlarda "Kürtlük bilinci" uyandırmışlardır...

Seksenli yıllarda, böyle bilinçlenmiş Kürt köylerinden başlamak üzere, Türkiye'nin başına PKK belasını sarmıştır... Doksanlı yıllarda, yanına Avrupa Birliğini de çekerek açıkça desteklediği dağdaki PKK'ya gözlerimiz önünde helikopter ve paraşütlerle silah ve malzeme yardımı yapmıştır...

Ancak,Türkiye'nin direnmesi karşısında, önce biraz duraklamış, sonra hedefini güneye (Kuzey Irak'a) çevirmiş; bir bahane ile Irak'a savaş açmış; "Irak'a demokrasi getireceğim" diye, "Güney Kürdistan" olarak adlandırılan "Kuzey Irak Kürt Bölgesi'ni" oluşturmuştur.

Bu oluşum, devlet aşamasına yaklaşınca, PKK'yı "terör örgütü" listesinden çıkarmış; ama, hemen arkasından, "kendisine yakın yerli ve yabancı uzmanlar" aracılığı ile, Mustafa Kemal'in, "1923 yılında bir "Türk-Kürt Cumhuriyet' veya 'Federasyonu' kurmamakla büyük hata yaptığı"(3) şeklindeki görüşü, etrafa yayarak kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır.

*

GÜNÜMÜZDEKİ AMERİKA'NIN, DEDESİ WİLSON ZAMANINDAKİ AMERİKADAN HİÇ FARKI YOK...

Örneğin, Suriye ve Irak olayları sırasındaki tutumu, Türkiye ile olan ('dostluğu' demiyeceğim; çünkü öyle bir yakınlık kalmamıştır) "müttefikliği" ve "stratejik ortaklığı" haddinden fazla zedelenmiştir...

Türkiye'nin güneyinde sınırlarına bitişik bölgelerde hala devam eden ayrılıkçı hareketlerde, "müttefiki ve stratejik ortağı" olan "Türkiye'nin yanında olması" gerekirken, bu bölgelerde, bir "Kürt terör koridoru" tesis etmeye çalışan PYD/YPG terör örgütünün yanında yer almıştır...

Son olarak, Türkiye ile Amerika arasında,"diplomatik yaptırım" olarak yorumlanan karşılıklı "vize restleşmesi" ile başlayan ve şu anda nasıl çözümleneceği belirsiz "kriz", "Türkiye-Amerika Müttefikliği" ve "Stratejik Ortaklığı" üzerine tuz biber ekmiştir...

*

SONUÇ...

Geçtiğimiz yılın başlarında, aynı konuda yazdığım bir blogta da belirttiğim gibi, "Türkiye-Amerika Müttefikliği" çözülüyor; "Stratejik Ortaklığı" ise bitmiş gibidir...

O bloğu yazdığım bir buçuk yıldan bu yana, bu ABD ve Türkiye arasındaki "müttefiklik" ve "stratejik ortaklık"ta olumlu yönde değişen bir şey olmadı...

Dünya hızla değişmekte, iki bloklu dünya çok bloklu hale geldi-geliyor... Ülkeler arasındaki, siyasi ve ekonomik müttefiklikler ve ortaklıklarda da değişikliler olmaktadır...

Bunun için de, ben derim ki, artık Türkiye, "Amerika Müttefikliğini" ve  "Stratejik Ortaklığını" masaya yatırmalı ve enine-boyuna tartışmalıdır...

Böyle müttefiklik olmaz...

 

cdenizkent

 

------------------- :

(1) Cahit Kayra, Sevr Dosyası, İstanbul: 1997, s. 36

(2) Prof. Dr.Türkkaya Ataöv, Amerika, NATO ve Türkiye, İstanbul: 1968, ss. 172-174

(3) Altemur Kılıç, Türkiye Gazetesi, 5 Aralık 1988

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..