Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '11

 
Kategori
Dünya
 

İsrail İran'ı vurur mu?

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres son beyanatında İran’a yönelik muhtemel bir operasyonun giderek daha gerekli olduğuna işaret eden ifadeler kullandı.

Bir süreden beri devam eden bu ve buna benzer beyanatlar artık olağan hale geldi. Kaldı ki bu tür açıklamalar taraflar arasında sanki bir tahterevalli siyaseti güdüldüğü şüphelerini de beraberinde sürüklüyor.

Tıpkı kayıkçı kavgası misalinde olduğu gibi.

İki tarafta aslında bu tür açıklamalar neticesi yaratılan olası sanal buhranlarla petrol fiyatlarını yükseltiyorlar.

Hani bir deyim vardır ya bir filme ismini de veren “Dar alanda kısa paslaşmalar” ibaresi.

İşte hadise bundan ibaret.

Bununla birlikte “Dünyayı Uluslar arası ve Ulus ötesi Şirketler yönetiyor” tezi de biz âdemoğlunun aklına gelmiyor değil.

Libya’da yaşananlar bunun bir ispatı değil mi?

Ayrıca hadiseye “Geçmiş Zaman Olur ki” penceresinden de bakmak mümkün.

Mısır’ın efsanevi lideri Cemal Abdülnasır’ın 1952’de Mısır’da idareye el koyan Hür Subaylar Hareketi’nde lider konumunda olan Muhammed Necib’i ekarte edip yönetime el koymasından sonra kendisini destekleyen İngiltere’ye karşı umulmadık gösterdiği tavır bu bakımdan ibretlik bir örnektir.

Nasır, iktidara geldiğinde kendisine destek veren Amerika ve İngiltere’nin Asvan Barajı için gerekli olan krediyi temin etmemesi üzerine istikametini Sovyetlere çevirmiş bunu Süveyş’in millileştirilmesi ve akabinde patlak veren İsrail- İngiliz-Fransız ortak müdahalesi izlemiştir.

Sovyetlerin İngiltere’ye tehdidi var olan müdahaleyi nihayete erdirmiş bu gelişme Cemal Abdülnasır’ı Arap Âlemi ve ülkesi nezdinde Arap Milliyetçiliği akımının öncüsü, İngiliz Emperyalizmine karşı çıkan bir kahraman yapmıştır.

Bu hadiseler bile cereyan eden savaşlar ve müdahalelerin arkasında var olan iktisadi meselelerin olduğunu bize gösterir.

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in söz konusu tehdidini de bu kapsamda ancak siyasi bakımdan değerlendirmek gerekiyor.

Şimon Peres’in açıklamalarını İsrail’de ki hükümet karşıtı gösterilerden bağımsız olarak düşünürsek resmin tamamı yani ülkede ki kamuoyuna yönelik İran gösterisi yapıp gerçek gündemi saptırma amacını da kaçırmış oluruz. Peres’in tehditkâr tavrı bana Monica ile yaşadığı “dillere destan” seks skandalını Saddam Hüseyin’i tokatlayarak unutturmak isteyen saksafoncu Bill’i hatırlatmadı değil. Buna son zamanlarda itibarı sarsılan Sarkozy’nin Libya’ya müdahalede en başta yer alıp ülkede ki 2012 Başkanlık seçimlerinde kendisiyle alakalı olası destek kaybını bu şekilde dağıtarak durumu lehine çevirme gayretini ilave etmek mümkün.(Oysa aynı lider Kaddafiye Fransız savaş uçağı raphael uçaklarının Libyaya satışı konusunda vaatte bulunmuştu.Fakat Kaddafi malum uçakları Rusya’dan almak isteyince….)

Anlaşılan ülke yöneticileri Türkiye’de, Fransa’da, Amerika’da hatta İsrail’de de olsa kendi yanlışlarını bir şekilde örtüyor.

Mukaddes motifli süslere de bürünen bu tür hadiseler yine nihayetinde aynı yola çıkmaktadır. Siyasi ve iktisadi çıkar.

İsrail’in 1948’de kurulduğu zaman onu ilk tanıyan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği ufukta bir Arap-İsrail buhranı çıkacağını hiç mi düşünemediler?

Arap-İsrail Buhranı denen bu tahterevalli orkestrasının iki maestrosu olan Sovyetler ve Amerika Birleşik Devletleri konser ücreti olarak seyircilerden sadece paralarını değil canlarını da aldılar.  

Şimdi de anlaşılan İran-İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri üçgeninde gelişen hadiseler aslında var olan paslaşmanın ne kadar geniş bir yelpazede olduğunu bize göstermekte.

Bununla alakalı Fransız Le Figaro gazetesine yansıyan bir havadis var olan bu tür tezleri de ziyadesiyle güçlendirecek nitelikte.1 Kasım 2011 Tarihli gazetenin Suriyeli muhalife dayandırdığı haberine göre:  “Görüşmelerde Amerikalı diplomatların İran’dan, Amerikalı askerlerin bu yılın sonuna kadar tamamen çekilmesinden önce Irak’ın istikrarını bozmamasını ve Hamas’la Hizbullah’a desteği kesmesini istediği, İran’ın da buna karşılık Amerika’dan Suriye’de Esat sonrasında İran’a düşman bir rejimi desteklememesini talep ettiği” iddia ediliyor.

(Kayn:http://www.ntvmsnbc.com/id/25293772/#storyContinued linkli-“Amerika ve İran Esad sonrasını görüştü.”haberi)

Oysa Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgede ki en güçlü müttefikinin lideri Şimon Peres’in açıklamaları da ortada. Peki, hangisi doğru?

 
Toplam blog
: 204
: 673
Kayıt tarihi
: 07.02.08
 
 

Adım Harun ÖZYURT. 11 Şubat 1983 günü Almanya'nın Frankfurt şehrinde doğdum. 1986'da Türkiye'ye dönd..