Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '16

 
Kategori
Dünya
 

Amerika-Türkiye ilişkileri: Amerika zekice davransa...

Amerika-Türkiye ilişkileri: Amerika zekice davransa...
 

Çok uzun zamandan beri merak ettiğim bazı soruları nihayet bir yazıya dökme fırsatım oldu. Şimdi bunlara kısaca bakalım.

Bilindiği üzere Amerika Ortadoğu'daki Müslüman milletleri parçalamak, bölmek, nüfuslarını azaltmak ve tamamen sömürmek istiyor. Biz Türkler tabi ki bu duruma karşıyız. Amerika ise sürekli yeni hainliklerle yeni saçmalıklar yaparak aslında çok basit şekilde yapabileceği işleri gerçekten çok karmaşık ve zor bir hale getiriyor.

Şimdi kısaca Amerika'nın ulaşmaya çalıştığı hedeflere nasıl çok basit ulaşabilecekken kulağını tersten tuttuğuna bakalım.

1 numaralı hedef: Rusya'ya karşı Türkiye'nin tam desteği

Bunun için yapabileceği çok basit şeyler varken ABD nedense gerçekten çok saçma bir şekilde bunları yapmıyor. Sürekli terör örgütlerini destekleyip, arada bir Türkiye'nin gönlünü alacak laflarla Türkiye'yi ciddi bir devlet olarak görmediğini gösteriyor. Türkiye ve Ortadoğu'da milyarlarca dolar gereksiz istihbarat harcaması yapıyor.

Oysa Türkiye'nin kuyusunu kazmaktan vazgeçse, Türkiye kendisine Ortadoğu'nun kapılarını ardına kadar açabilecek tek ülkedir. Üstelik kan dökmeden, üstelik çok daha hızlı ve güvenli...

2 numaralı hedef: Ortadoğu milletlerini kontrol etmek

ABD'nin yine son derece gereksiz şekilde milyaarlarca dolar harcayıp, ülkelerde iç savaşlar çıkartıp yaratmaya çalıştığı kaosla ülkeleri yönetme stratejisi Amerika'ya zarar verdiği gibi yine işini hem zorlaştırmakta hem de güçleştirmektedir.

Oysa Ortadoğu'daki tüm milletleri toparlayabilecek ve ortak bir noktada buluşturabilecek tek devlet Türkiye'dir. Türkiye kültürel ve ekonomik bağlarıyla tüm bu devletleri idaresine alsa, karşılığında da Amerika'ya savaşsız, kansız ekonomik karşılığını verse, askeri ve istihbari desteğini verse Amerika hızlı bir şekilde ihya olur.

Tüm bunları yapınca, yani Amerika ile Türkiye arasında yalandan değil de gerçekten bir stratejik ortaklık kurulsa bölgede bir ton askeri üs açmak için milyarlarca dolar harcamasına gerek olmaz. Gerekli durumlarda Türk ordusuyla koordineli olarak istediği operasyonu istediği şekilde koordine edebilir, hızlı ve etkili sonuçlar alabilir.

3 numaralı hedef: Enerji hatlarının kontrolü

Tüm zamanların en vahşi, en şeytani ve gereksiz hareketi olarak Türk topraklarını parçalamaya yönelik şekilde sayıları toplamda 25.000 kadar olan PKK'lıara her türlü askeri destek ile birlikte hibeleri yaparak yıllarca kan döküp maddi zarar yaratmak yerine Türklerle anlaşmaya varıp sınırı çok hızlı bir şekilde kontrol altına almak mümkündür.

700.000 kişilik Türk ordusu ve bölgede bin yıldır yaşayan Türkmenlerle bu işi bir ayda bitirebilecekken neden 25.000 sonradan türetilen teröristle kanırta kanırta başka işlerin peşine düşüldüğü sorusu mantıklı olarak bakıldığında salaklıktan ibarettir.

Burada Amerika'nın gereksiz bir şekilde bu 3 numaralı hedefe "Türk topraklarını bölmek" gibi dördüncü bir hedefi de eş zamanlı olarak uygulamaya koymuş olması sorunun temel kaynağıdır.

Yani aklı başında bir ABD'li bir yetkili gelip İngilizlerin planladığı 100 yıllık Türk topraklarını bölme planı yerine gelip dese ki:

"Geçmişte yaptığımız hataları unutalım. Şimdi sizin bitirmek istediğiniz şu PKK ile işimiz bitti artık. Biz sizinle ortak operasyon yaparak 6 ayda bunların alayının kökünü kazıyalım. Bunu ortaklığımızın nişanesi olarak sayın. Siz topraklarınızda rahat rahat gelişin, karşılığında bölgedeki enerji hatlarının güvenliğini sağlayalım ve 100 yıllığına bu hattan falanca yüzdeli bir ortaklıkla petrolümüzü tıkır tıkır alalım.

Amerika'nın kafası bölgede belki bir yüzyıl rahat olacak. Ondan sonra Çin'le mi uğraşır Rusya'yla mı Allah bilir ama bölgede kurşun atmadan dertlerini çözebilir bu kesin. Bunları yapsa Irak'ta olduğu gibi ABD başkanı Beyaz Saray'a kurulan kameralar karşısından Maliki'ye emirler verip bir ülkeyi uzatan yönetmeye çalışmakla vakit ve enerji kaybetmeyecek.

Peki bu hemen olabilir mi? Elbet hayır. Türkiye'nin bölgede yeniden bir birlik kurması, kültürel bağlarını güçlendirmesi ve askeri teşkilatlanmasını, kalkınmasını sağlaması gerekir. Türkiye bölge insanıyla dindaş ve kültürdaştır. 

ÇÖZÜM?

Aslında çözüm çok da zor değil. ABD'lilerin 25.000 teröriste zorla, kanırta kanırta ve tarihi kültürel oluşuma aykırı şekilde taşıma suyla devlet kurdurmaya çalışması demek, o devletin ayakta durmasını sağlaması için o devlete itfaiye hortumuyla para yağdırması demektir.

Oysa bölgede bin yıldır bulunan insanları öldürmekten vazgeçme, öldürenlere karşı da işbirliğine girme karşılığında askeri ve maddi ortaklık kurulması Amerika'nın bölgeyle olan işlerini kansız, silahsız halletmesi anlamına gelmektedir.

İsrail'in güvenliği...

Gelelim İsrail'in güvenliği meselesine... İsrail'deki bir kısım aşırı milliyetçi, bütün insan ırkının yok edilerek dünyanın sadece kendilerine kalmasını istese de, bir kısım Amerika'lı da sözde İsrail'in güvenliği uğruna 200 milyon müslümanı gece gündüz bombalamaya çalışsa da eğer mesele gerçekten Yahudi'lerin güvenliğiyse bunun tek basit, kansız ve hızlı çözümü de yine Türkiye'dir.

Türkiye radikal ve İslam dışı her türlü görüşe her daim karşı çıkmıştır. Tarihte de Hıristiyan katliamına karşı Yahudilere her daim kol kanat germiştir. Bugün israil bölgede kurulacak Türkiye devletine katılmak istediğini ve egemenlik haklarını Türklere devrettiğini söylese Türkiye ne yapar?

Elbette Osmanlı'da olduğu gibi dinin emrettiğini yapar. Kendisine sığınan ve kendisinden adalet bekleyene hizmet eder, onun güvenliğini ne pahasına olursa olsun sağlar. İbadet özgürlüklerini ve her türlü emniyetini korur. Hatta Kudüs hariç olmak üzere bugünkü yaşadıkları topraklarda özerk olmalarına da "askeri unsur barındırmamak koşuluyla" izin verir.

Tüm askeri güvenliklerini de bizzat Türk ordusu sağlar. Böylece İsrail sadece düşük bütçeli bir polis emniyet gücü bulundurarak ülkesinde huzur içinde yaşar. Türk kimliğiyle Ortadoğunun istediği yerinde güvenle Yahudi olduğunu da gizlemeden istediği barışçı işi rahatlıkla yapar ya da istediği yere "ele geçirme maksadı olmamak koşuluyla" yerleşir. Tıpkı Osmanlı'da olduğu gibi...

Peki Kudüs ne olur?

Kudüs meselesi son derece hassastır ancak son derece barışçı şekilde çözümü mümkündür. Üç din tarafından da kutsal sayıldığından Kudüs, Mekke ve Medine gibi özel yerler özel yönetim bölgesi ilan edilir. Bir nevi Vatikan gibi düşünülebilir bu. İçeriye hiçbir askeri unsurun girmesine izin verilmez, bu bölgeler dışarıdan korunur.

Kudüs'e her dinden, isteyen herkesin özel bir vizeyle ibadet amacıyla girişine izin verilir. Turistik ve tam güvenli bir yer haline getirilir. Böylece İsrail Kudüs'e hiç olmadığı kadar güvenle girer çıkar, dini vecibelerini yerine getirir. Bunun için de binlerce masum insana kurşun sıkmak zorunda kalmaz.

Tüm bunlar yapılınca birlik ve huzur isteyen Yahudiler yeniden Türk toplumu içerisinde "Barışçıl, huzurdan yana ve birlik" yanlısı insanlar olarak anılmaya başlanır ve bu gereksiz karşıtlık ortadan kalkar.

ÖZET

Tüm bu basit işler yapılacak olursa gereksiz yere tonlarca para harcanmaz, insan öldürülmez, savaş çıkarılmaz ve ekonomik kayıp da oluşmaz. Amerika da İsrail de istedikleri güvenlik ve refaha hızlı şekilde kavuşurlar. Sorun da ortadan kalkar.

Ancak Amerika insanların tarihte hiç yaşamadıkları yerlere insanları zorla taşıyarak oralara devlet kurdurmaya çalışırsa, sözde İsrail'in güvenliği diyerek İsrail'i çok daha büyük bir savaşa sürüklemeye devam ederse en sonunda Çin ya da Rusya'nın beklenmedik bitirici bir vuruşuna kurban gitme ihtimalini oldukça güçlendirecektir.

Amerika'daki bazı aşırı milliyetçiler "Türklere bu desteği verirsek yarın birgün çok güçlenir bize saldırırlar" gibi salakça bir düşünceye kapılabilirler. Ancak eğer o Amerika'nın meşhur sosyologları Türkleri ülke olarak iyi tanıyorlarsa eğer Türklere tüm Ortadoğu büyüklüğünde bir ulus devlet kurma olanağı verseler de Türklerin kimseye saldırmayacaklarını iyi bilirler.

Ayrıca Türkler tarihte devletlerinin yıkılmasına neden olsa bile ortaklık kurdukları devletleri asla satmamış veya sırtlarından vurmamışlardır. Ayrıca bir söz verdilerse bu sözlerinin arkasında durma dirayetlerinin yüksek olduğunu da yine iyi bilirler.

Son söz olarak Ortadoğu'da bir birlik kurulması halinde Amerika'nın birçok kaygısı ortadan kalkacaktır. İsrail huzurlu ve savaşsız şekilde yaşayabilecektir. Üstelik ordusu olmaksızın! Kardeşçe ve kan dökülmeden enerji hatları güvenli olacak ve ortaklık karşılığında Amerika'nın ihtiyaç duyacağı pertol kendilerine lıkır lıkır akacaktır. Üstelik bir kuyuyu almak için milyarlarca dolar harcamadan...

Tüm bunun yanısıra Rusya ve Çin tehdidine karşı güçlü bir Türk ordusu Amerika'nın yanında olacaktır. Bu da bir üçüncü dünya savaşı halinde Rus-Çin ortaklığına karşı kara kara düşünen Amerikalılara ilaç gibi gelecektir.

Neyse, mantığın sesi tektir. Ancak bu aralar gür çıkmıyor. Amerika 200 milyon müslümanı kendisine düşman edip 25.000 teröristle işi götürmek gibi son derece zor, masraflı, riskli ve bir o kadar gereksiz bir işle ilgilenmek yerine 700.000 kişilik ordusu olan ve bölgede kültürel ve dini bağları güçlü bir devletle iş yapsa her şey çok değişir ama nerde?

Tüm dünya üçüncü dünya savaşına hızla sürükleniyor. Beyinler resetlenmişçesine basit çözümler kimse tarafından görülemez hale geliyor. Amerika tüm dünyayı tek başıma ele geçireyim derken yutamayacağı lokmalar için gırtlağını zorlamaya başlıyor.

Oysa çıkacak bir üçüncü dünya savaşında yanında büyük ve güçlü bir Türkiye olsa, Rusya da Çin de iki kere düşünürler. Bu da belki çıkabilecek bir üçüncü dünya savaşını engelleyebilecektir belki de...

Belki bir Amerikalı bir gün bazı gerçekleri görebilir. Siz Amerikalılar nasıl diyor? Umarım siz var azıcık düşünmek!

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..