Anayasa değişikliği TBMM'de onaylandı... Şimdi siyasilerin rotası, "referanduma" döndü...

 ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GÖRÜŞMELERİ (daha doğrusu tartışmaları), SÜRECİNDE, gerek TBMM'de gerek siyasi partilerin Grup toplantılarında, gerek televizyonlarda, "LEHTE" ve "ALEYHTE" SÖYLENEBİLECEK HER ŞEY SÖYLENDİ, HER ŞEY TARTIŞILDI... SÖYLENECEK DAHA NE KALDI Kİ?

*

-- Örneğin, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,  referandumda, "evet" oyu verecekleri Cumhuriyete ihanet etmekle"(1) suçladı... "Evet" oyu vermeyi düşünen halkın bir kısmına "hain" dedi... 

-- Bu kadarla da kalmadı; iki siyasi partinin verdikleri "evet" oylarıyla anayasa değişikliğinin kabul edilip onaylandığı-- kendisi de parlamenter sistemden yana olmasına rağmen-- Parlamento'yu, "kendi tarihine ihanet etmekle"(2)suçladı...

Bunu biraz açalım...

Anayasa değişikliğinin, onaylanarak TBMM'den geçtiği, 21 Ocak 2017 günü, Kılıçdaroğlu; "Hukuku savunmak zorunda olduğu" şeklinde bir ifade ile AYM'ye(Anayasa Mahkemesi) bir gönderme yaptıktan sonra şunları söyledi(3):

"21 Ocak 2077, demokrasi açısından önemli bir tarihtir. Bu tarih, Parlamento'nun kendi yetkisini devretme tarihidir. Bu tarih aynı zamanda, parlamentonun kendi tarihine ihanet tarihidir".

Kendi tarihine ihanet eden bu parlamentoda kimler var?

Anayasa değişikliğine "evet" diyen AKP ve MHP(çoğunlukla) ve "hayır" oyu veren CHP ve HDP... Eğer, parlamento tarihine ihanet ettiyse, bu partilerin tümü ve bunların milletvekilleri de bu ihanetin ortakları olmaz mı?

Ya bu partilerin milletvekillerini seçerek parlamentoya gönderen halk...?

*

KILIÇDAROĞLU'NUN "GÜVEN" VE "GÜVENSİZLİK" ARASINDAKİ "İKİRCİKLİ TAVRI"...

Kılıçdaroğlu, "anayasa değişikliği" konusundaki halk oylamasında, "evet" oyu verecek halkı, "Cumhuriyete ihanet etmekle suçlamasına" rağmen, "halkın % 100'nün 'hayır' diyeceğini umuyorum" demiş...Söylediğine kendisi de inanmamış olmalı ki, aynı gün, referandumdan  önce "erken seçim"(4) istemiş.

Yine bir konuşmasında, bir yandan referandumda "kesin 'hayır' oyu çıkacak" derken; bir yandan da bu kesin düşüncesine rağmen, "referandumda %98 'evet' çıksa bile tanımayacağını"(5) söylemiş...

Kılıçdaroğlu bunları söylerken, bu %98 "evet" oyları içinde, CHP ve HDP'nin de oylarının olduğunu hiç mi aklına getirmedi, acaba?

Kılıçdaroğlu'nun,  halka, bu "güven" ve "güvensizliği" arasında gidip gelmesine tam anlamıyla, "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" denmez de ne denir?

*

TBMM'de onaylanarak, referandum aşamasına geçen anayasa değişikliği, diğer parti başkanları gibi, Kılıçdaroğlu'nun, rotasını "halk oylamasına" çevirdi...

"Hayır kampanyası için sokağa inme" kararı alan Kılıçdaroğlı, değişik illerde, halka buluşacak, vatandaşlarla "bire bir" temas kurmak için ev ve esnaf ziyaretleri yapacak, sivil tolum kuruluşları ve sendikalar ile bir araya gelecek ve onlara "anayasa değişikliğinin olumsuzluklarını" anlatacakmış(6).

*

SONUÇ...

CHP'nin, bu kampanyadan pek kazançlı çıkacağını düşünmüyorum... Halkın, referandumda "evet" oyu verecekleri "hainlikle"  ve anayasa değişiklilerine "evet" oyunu veren parlamentoyu da, "kendi tarihine ihanet etmekle" suçlayan Genel Başkanları, bu kampanyaya "eksilerle" başlıyor...

Halk, kendisine yönelik bu hakareti unutmayacaktır... Karşılığını mutlaka verecektir... Referandumda "evet" oyu verecekler yalnızca AKP seçmenleri değildir. CHP ve Kılıçdaroğlu bu hususu unutmaması gerekir...

Bu nedenle Kılıçdaroğlu, kampanyasının ilk konuşmasına, "halktan özür dileyerek" başlamalıdır... Ya da hiç konuşmamalı... Konuşmaması, konuşmasından daha "hayırlı" olabilir... 

Bu kampanya sırasında, bir CHP'li görevli,  "hayır" oyu vermeye ikna etmek için bir evi ziyaret ettiğinde, ev halkından biri, "ben, sizin 'hain' dediklerinden biriyim" derse, görevli o kişiye ne der acaba?

cdenizkent

----------------------- :

(1) "milliyet.com.tr", 8 Ocak 2017 ve "NTV.com.tr", 5 Ocak 2017 ve diğer medya

(2) "Diken", 21 Ocak 2017

 (3) "İNSAN HABER.com", 21 Ocak 2017

(4) "milliyet.com.tr", 21 Ocak 2017

(5) NTV, Özel Röportaj / 9 Aralık 2016

(6) EN SON HABER, "CHP sokağa iniyor", 23 Ocak 2017