Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Anestol

Avrupa'nın trajedisi hakkında konuşmak istiyorum, bu soylu, Batı dünyasının büyük ana uluslarının evi, Hıristiyan inancı ve etiğinin temeli, antik çağ ve modern zamanlara dair kültürün, sanatın, felsefenin ve bilimin büyük çoğunluğunun kökeni olan bu kıta hakkında.. Eğer Avrupa bu ortak mirası paylaşmada bir araya gelseydi 300-400 milyon insanın mutluluğu, refahı ve zaferinin sınırı olamazdı.

Bunlar naçizane bendenize ait bir Churchill çevirisi. Eylül 1946 yılında yaptığı bir konuşmadan bir parça, 50 milyon insanın öldüğü 2. Dünya savaşı ertesinde.

Bu konuşma, deyim yerindeyse girmek için sıkmaktan dolayı bizi basur eden AB'nin kuruluşunu etkiler, önceler ve belirler.

Artık öyle bir noktaya geldi ki, Türkiye'nin AB üyeliği iddiasını ciddi olarak sorgulamak gerekir.

Çünkü neden, adamlar için özünde Churchill'in yukarıdaki düşüncesinin yattığı bir siyasal ve kültürel birlik söz konusudur.

Türkiye'nin 'Batılılaşma' derdi makul ve anlaşılırdır, çünkü Batı yerel özellikler taşımakla birlikte, insanoğlu için evrensel düzeyde değerler üretmiştir, bir ülkenin, bu değerleri kendi biricik yerelliği ile bireştirip amacına uygun hale getirmesi normaldir. Evrensel değerler esasında, üretilişi bakımından belli 'uluslara' vs. bağlı olsa da, aslında bu yanıltıcıdır, çünkü, bilginin sahibi olmaz, ve her halükarda bilgiyi üreten kişi bir ulusun tabiyetinde olsa bile, bilginin evrenselliği bakımından bu son derece önemsizdir. Evrensel değerler, peşinde olan her kişinin emrine amadedir.

Türkiye'nin evrensel değerlere ulaşması için Batı'ya ihtiyacı yoktur. Esasında Batı'nın payandası ile ulaşmak da mümkün değildir, çünkü bu bir iç gelişimdir. Kendini açmadır.

Şu an Türkiye'nin AB'ye girmemesini isteyenlerin temel düşüncelerinden biri Churchill'e giden bu kültür arkeolojisine dayanır.

Batı'nın büzdüğü kapıları açmaya çalışmaktan vazgeçmek, doğuya, kuzeye vs. yönelmek demek değildir.

Kendi olmak, kendi başına olmak, kendi için olmak ne kadar bireyler için asil ilkelerse, baskı unsuru olmadığı sürece toplumlar için de asil ilkelerdir.

Batı, batılılaşmayı değil, batışı temsil eder hale gelmiştir.

Ama elbette bunun alternatifi R. T. Erdoğan ve AKP gibi politik anlayışlarda bulunmamaktadır.

Şu an bizim durum Nasrettin Hoca'ya benziyor, eşeğine ters binmiş, sana bakıyor ama eşek kendi düzüne gidiyor.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..