Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '09

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Ankara' da bir hafta sonu gezisi

Ankara' da bir hafta sonu gezisi
 

Can sokak


Hem Ankaralıların hem de Ankara’da yeni yaşamaya başlamış olanların ortak serzenişi “gezecek çok fazla yer” olmadığıdır.

Doğrudur.

Ankara şehri İstanbul gibi tarihi ve doğal güzelliği ile müze şehir kimliğinde değildir. Ama Ankara’ da gezecek pek çok yer olduğunu da bilmek gerekir.

İstanbul’da şehri gezmek isteyenler saatler süren yolculuklarla örneğin Yerebatan Sarayına giderler. Oradan başka bir müzeye gitmek yine saatler alır. Gezilecek, görülecek yer çoktur ve gez gez bitmez. Ama gezi için harcanan zamanı düşünürseniz zamanın çoğunun yollarda geçtiğini de görürsünüz.

Ankara’ da durum böyle değildir. Örneğin Anıtkabir’ i ziyaret ettiniz ve üç saat gezdiniz. Henüz vaktiniz var ve başka bir yere daha gitmek istiyorsunuz.

Örneğin; birinci ve ikinci meclisi görmek istediniz… Anıtkabirden Ulus’a bir taksi ile on dakikada gidebilirsiniz.

Diyelim ki oradan da Ankara Kalesine gitmek istediniz. Yol için sadece on dakika harcarsınız. Ulaşımın kısa sürmesi nedeniyle aynı gün içinde Ankara’da pek çok müzeyi gezebilirsiniz.

Ertesi güne gerçekten de çok fazla gezecek bir yer kalmayabilir. Eğer canınız doğa görmek istemişse şehir merkezinden hareket ettiğinizde en fazla 1 saat sonra ormanlık bir alana ulaşabilirsiniz.

Ankara’ da gezmek kolaydır. Kolaydır ama ister inanın ister inanmayın Ankaralı gezmeyi unuttu.

İnsanlar (artık adım başı rastlanan) AVM’lerinde gezinmeyi hafta sonu eğlencesi olarak görüyorlar. Nedeni basit; hem serin oluyormuş hem de aradıkları her şeyi buluyorlarmış.

Eğer AVM’ de gezmeyi “gezmek” kabul ediyorsak Ankara’ da gezecek bir yer yok demeye hakkımız da yok. Buyurun bol bol gezin. Adına da ister hafta sonu eğlencesi deyin ister boş zaman değerlendirmek deyin, ama gezecek bir yer yok demeyin.

Şimdi bu yazıyı okuyan Ankaralılara sormak istiyorum.

- Ankara Kalesine en son ne zaman gittiniz?

Pek çok kişinin durup düşüneceğini tahmin ediyorum. <ı>İki sene mi desem, beş sene mi desem diyenler olacaktır.

En son ne zaman AVM gezisi yaptınız desem yanıt hazırdır: Geçen hafta.

Ankaralı ilginç bir şekilde AVM düşkünü oldu. Gezilmemiş, görülmemiş AVM kalmadı. Ama Ankara Kalesine gitmek akıllara gelmez.

Evet, siz de Alış Veriş Merkezlerinden kurtaramadıklarımızdansanız bu hafta sonu kurtulabilirisiniz.

Sizi bu hafta sonu Ankara Kalesi gezisine çağırıyorum.

Epeydir görmeyenler için söylüyorum; yeni yüzü ile Kaleyi ve çevresini gezmeye doyamayacaksınız.

Kale içine girdiğinizde eski Ankara’ yı göreceksiniz. Surlarda kullanılan taşlara iyi bakın, Roma, Selçuklu, Osmanlı gibi tüm tarihi izleri üst üste göreceksiniz.

Kaleden bozkır manzarasının güzelliğini seyredeceksiniz.

Kale içinde bir konakta oturup mantı yemenizi ya da en azından bir bardak çay içmenizi tavsiye ederim. Korkmayın, kazıklanmayacaksınız…

Kale içi gezisinden sonra tam kale kapısının karşısında Çengel Han’ı ve Koç Müzesini göreceksiniz.

Müze ve Çengel han sizi zaman tüneline sokmaya başlayacaktır.

Çengel han’dan aşağı doğru inerken <ı>“yün dövme değneğinden tutun ot yastığa kadar, ot yastıktan tutun yarı değerli taşlara kadar, değerli taşlardan tutun gramofona kadar” sizi yıllar ötesine götürecek bir atmosferin içinde olacaksınız.

Çengel Handan aşağı doğru inerken ilk sağa dönerseniz Pirinç Hanı görürsünüz. Pirinç hanın içine girdiğinizde bu kez yüzyıllar öncesine uçacaksınız.

Durun hemen gözleme yemeye oturmayın…

Önce katları gezin. Katlar arasında bazen çocukluk oyuncağınızı, bazen dedenizin bir eşyasını, bazen de modern tasarımlarla ilginç objeleri göreceksiniz. Eğer plak, pikap ve gramofon merakınız varsa burada iki gramofon tamircisi bulacaksınız. Bunlar son gramofonculardır. Antika merakınız varsa tam yerindesiniz diyebiliriz.

Şimdi gözleme molası verebilirsiniz. Masada otururken kendinizi çok başka bir dünyada hissedeceğinizden emin olun.

Pirinç handan çıkın ve sağa dönün. Yirmi metre ileride Ahiler El Sanatları Çarşısını göreceksiniz. Sakin, huzurlu bu çarşıda Baykuş koleksiyonundan Tezhip örneklerine kadar pek çok ilginç objeyle ve sanatla tanışacaksınız.

Bazı dükkânların (aslında atölyeler demek gerekiyor) kapılarında ilginç bir uyarı görürsünüz:

<ı>“Burada sadece yalnız ve güzel ülkemin sanatçıları ve zanaatkârları tarafından üretilmiş el sanatı ürünler bulunur”

Bu yazı zanaatkârımızı yok eden Uzakdoğu mallarına karşı bir meydan okuyuştur aslında.

Kim bilir? Belki de bir yardım çığlığıdır…

Ahi el sanatları Çarşısının ön kapısından girip arka kapısından çıkın ve merdivenlerden Salman Sokağa inin. Burada bakırcıların çekiç tıkırtıları bir melodi gibi insanın ruhunu temizliyor. Bu sokakta çeyiz sandığından tutun ibriğe kadar her şeyi bulabilirsiniz.

Yoruldunuz mu?

O halde sizi Can Sokak tarafına götürelim…

Oradaki kaldırım kahvelerinden birine oturun ve çayınızı söyleyin. Ama ben sizin yerinize olsam oturduğum masayı kimseye kaptırmam. Çünkü akşam saatlerinde yol ortasında ücretsiz canlı müzik izleyeceksiniz. Özenle seçilmiş müzisyenlerin sokak konseri sizi mest edecektir. Canlı müzik Cumartesi geceleri saat 23.00’ e kadar sürüyor.

Kısa anlatmak istedim ama biraz uzun oldu.


Şimdi notlarımıza geldi sıra:

    Kale ve civarını gezerken yanınıza nakit para alın. Bu bölgede kredi kartı pek fazla kullanılmıyor.
    Özellikle bol miktarda bozuk para alın. Çünkü bir liraya, elli kuruşa pek çok ilginç obje bulacaksınız.
    Son yıllarda unuttuğumuz güleç yüzlü, samimi ve kazık atmayan esnafı bu bölgede yeniden göreceksiniz.
    Dükkânlardan birinin atmosferini beğendiyseniz hiç çekinmeden girin içeri ve <ı>“burada biraz oturabilir miyiz?” diye sorun. Çaylar, kahveler, kurabiyeler gülen yüzlerle ikram edilecektir. Alış-veriş şart değildir. Ama siz gene de bir-iki parça alın…
    Unutmadan söyleyelim, evinizin kuruyemiş ve bakliyat ihtiyacını sur dibinden alabilirsiniz. Hepsi taze ve ucuzdur.

Ulaşım ve otopark:

Bölgeye iki yönden girebilirsiniz.

İlk yol Altındağ belediyesi önünden gelen yoldur…

Hastaneler bölgesi yönünden geliyorsanız belediye binasının önünden geçin, ilk ışıktan sağa dönün. Elli metre yukarıdan sola döndüğünüzde Atpazarı yokuşuna gelirsiniz. Sağınız Can Sokak, solunuz Salman Sokaktır. Otopark işaretini izlerseniz az sonra Pirinç Hanın önünden geçip otoparka ulaşabilirsiniz.

İkinci yol Ulus tarafındandır. Anafartalar çarşısının önünden kaleye doğru devam edin. Bentderesi kavşağından düz devam edin. Solunuzda Öğretmenevini göreceksiniz. Anadolu medeniyetleri Müzesinin de önünden geçin ve en tepeye kadar devam edin. Kale kapısının önünde park yerleri vardır.

Otopark için dört liradan fazla ödemeyin.

Ben genellikle Altındağ belediyesi tarafındaki yolu kullanıyorum. Ama Anadolu Medeniyetleri Müzesini gezecekseniz Ulus tarafından gidin.

Bu hafta sonu Ankara Kalesi gezisi yapın derim.

Unutamayacağınız bir gün yaşayacaksınız…

 
Toplam blog
: 90
: 2099
Kayıt tarihi
: 27.05.07
 
 

Yaşayacağım yıllar yaşadıklarımdan daha az... Öyleyse "adam gibi yaşamalı" diye düşünüyorum. Kola..