Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

15 Haziran '07

 
Kategori
Aile
 

Anneler de korkarlar

Anneler de korkarlar
 

Sana Minik Tırtıl, Küçük Yılan Yavrusu gibi tamamen sevgi içeren sıfatlarla hitap etmek istemiyorum bugün. Duygularımı tahlil ettiğimde kızgınlık, bezginlikle beraber derin bir kırılmışlık hissediyorum ve içimi acıtan sebebi de net olarak tarif edebilirim. Ama çok yorgunum. Artık insanların inandıklarını değiştirmenin boşa çaba olduğunu bilecek kadar da tecrübeli.

Sana hırka örerken her iki sırada bir yanıma gelip, kollarını kaldırıp örgünün boyunu ölçtürmen geliyor gözlerimin önüne, iki de bir “Bitti mi anne” diye sorman küçücük halinle, gözlerim sulanıyor. Bugün senin gözlerindeyse bitmeyen bir memnuniyetsizlik.

Sizleri korumak adına dünyayı karşısına alacak kadar güçlü olan ben senin karşında ne kadar da bitkinim. Hayata karşı direnmemin gerçek nedenleri olarak gördüm çocuklarımı. Sizin içindi o kadar mücadele, sizin içindi yaşama bu denli sarılmam ve vazgeçmemem. Ne yaparsanız yapın dualarım hep iyiliğiniz üzerine de bazen fazla ileri gittiğini düşünüp aynılarını yaşaman için ikinizden de birer model evlatlar diliyorum ikinize.

Zaman zaman bunun pişmanlığını yaşamam için çok uğraşsanızda bir gün bile keşke doğurmasaydım demedim. Olmazsa olmazımın annelik olması gerektiğine daha çocukken karar vermiştim üstelik de dört tane olsunlar diye çok dua etmiştim. İnsan yetiştirmenin zorluğunu bilmeme rağmen kişilikleriniz, yaşayacaklarınız, kararlarınız üzerinde etkim olmadığını biliyorum.

Anne olmanın ne demek olduğunu hangi sorumlulukları kapsadığını, anne olduktan sonra istemesen de vazgeçmenin imkansızlığını, ruhsal bunalıma girmeye müsaade etmediğini, ölmeye bile hakkın-maaşın-iznin-emeklilik süren olmadığını elbette biliyorum. Şıkıştığın her an sık sık söylediğin gibi “Ama sen annesin” diyerek yapmak zorunda olmadığım şeyleri yaptırmaya veya hakkın olmayanları almaya çalışırken benim de insan olduğumu unuttuğunu hatırlatmak isterim.

Anne olmak, çocukların tembellikleri-hataları-umursamazlıkları sonucu oluşacak durumlarda sürekli çocuklarının tarafını tutmak değildir. Hele onlara sınırsız imkanlar sunarak, sürekli bir yaygınlık ortamı yaratmak hiç değildir. Benim ne kadar insan olduğumu açıklamak gibi bir çabam olmadı hiçbir zaman. Bu konuda vicdanımla barışığım.

Okuyan, çalışan, emek sarf eden kendine yapar. Benim kimseden kendimle alakalı, yarın bana bakmak zorundalar- onların yanlarında yaşarım-yaşlılığımda yalnız kalmam gibi taleplerim, kimsenin hayatının başrolünü oynamak, kimsenin yakasına mandal olmak gibi bir hevesim de asla yok. Nerede bulunmam gerekirse yaşadığım sürece hep bulundum da artık bulunmak için hevesimin ölçüsünü müsait olduğun bir ara tartışabiliriz.

Ben anneyim ama korkuyorum kızım. Birçok yerde o kadar korkusuz durmam siz beni korkarken görüp de korkmayasınız diyeydi. Annelerde hayatın getirdikleri karşısında yetemeyebiliyorlar. Artık iki yetişkin insansınız bunu ben görüyorum da senin neden görmek istemediğini anlamıyorum. Sakın bana sıradan bahaneler sıralamaya kalkma olur mu?

Anneler ne kadar idareci olurlarsa olsunlar paraları yetemeyebiliyor, yetemedikleri noktalarda panikleyip, nefessiz kalabiliyorlar. Çalıştıkları yerlerde yaşadıkları sorunlar değil canlarını yakan, parayı amaç değil araç olarak görmelerine rağmen işsiz kalırlarsa muhtaç olmaktan korkuyorlar ama o kadar da önemli olmuyor bunlar. Anneler, çocukları için herkesle herşeyle başetmeye güç bulabilirler. Birtek doğurduklarıyla mücadele etmek zorunda kalırlarsa yenik düşürler.

Dışarıdan gelen darbeler içerdekiler kadar acıtmaz canlarını annelerin. Babanızı bana yaptıkları için değil size yapmadıkları için affetmedim hiçbir zaman. İçten diliyorum sizlerin çocuklarınızın babaları gönlünüzdeki gibi olup yetemediğiniz yerde yanınızda olurlar.

Annelerde çok kırıldıkları yerlerde çocuklar gibi küsüp kaçmak isteyebilirler ama hayat bu rolü bile onlara çok görüyor. Küserlerse veya kaçarlarsa çocukların canları çok yanar diye direnmeye çalışırlar.

Bunca yıl, onca sorun karşısında kaldıramayacağımı, yetemeyeceğimi görerek bir kere ölümü çok istedim ve düşündüm. Aynı gün okullarınızda sizi ziyarete geldim. Kararımdan, kendi canımdan vazgeçmekten korktuğum için değil sizden vazgeçemeyeceğim için geri döndüm.

Arabesk hikayelerden her zaman nefret ederim onun için hiçbir zaman acıların kadını rolünü oynamadım. Yetemediğim her şey, yaşadığım hergün bana güçlü olmam gerektiğini öğretti. Tek başıma olsam yaşadığım hayat bu kadar zor olmazdı ama bu kadar anlamlı olur muydu? Kesinlikle hayır. Siz olmasaydınız, evim, anahtarım için bu kadar çaba sarf etmezdim. Ben evimi size yuva yapabilmek için ayakta tuttum.

Lafın özü, kimse benim için çalışmıyor. Kimse benimle yaşadığı için bana lütufta da bulunmuyor. Annelikten vaz geçmiş değilim ama bu annelik dışında yüklenen yersiz yükleri-şımarıklıkları-zamane terbiyesizliklerini taşıyacağım anlamına gelmiyor. O yıkılmaz inadımı korkumdan değil sevgimden devreye sokmuyorum size karşı. Yoksa yaşadığım bütün resim kareleri bilinçle saklanıyor hafızamda.

Atışmak gibi olmasın ama ben artık sen kendini toparlamazsan gerçekten küsmek istiyorum Küçük Yılan ve de herşeyi bırakarak çook uzaklara kaçmak.

Sen istersen, ben o ilk başladığımız yağmurlu Ağustos sabahına yeniden dönerim Acıyla Gelen Minik Tırtıl.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..