Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '11

 
Kategori
Anneler Günü
 

Anneler günün kutlu olsun annem..

Anneler günün kutlu olsun annem..
 

Çok severdin gülleri... Ama artık eskisi gibi kokmuyorlar annem...


Aklıma geldiğinde, içim acıyor annem.
Bu gün anneler günü…
Benim içinse, sadece bahane...
Nasıl olsa biz her gün beraberiz.

Bu iç ezilmesinin nedenini anlayamıyorum..
Seni özlediğimden mi, seni kaybettiğimden mi, artık çocuk olmadığımdan mı,
Yoksa, o günlere bir daha dönmemin mümkün olmadığından mı?...
Nedenini bilemiyorum...

Hepsinden biraz var galiba..
Yaraya basılan tuz misali içimi acıtan..
Çok mu mutluyduk, her şey çok mu güzeldi, insanlar daha mı iyiydi,
Yaşam daha mı kolaydı, benim için herşey daha mı güzeldi?…
Belki bunlara evet demem olası değil ama bildiğim bir şey varsa
O günleri ve o günlerdeki seni çok özlediğim.

Sen aklıma geldiğinde büyük adam gibi düşünemiyorum anne.
İçimde bir çocuk var.. konu sen olunca büyüyemiyor bir türlü.
Hep ben çocukluğuma dönüyorum, sen de o çocuğun annesi oluyorsun.
Ne ben büyüyorum, ne sen yaşlanıyorsun.

Başım ağrıyor derdin de, çemberini sıkı sıkı bağlardın alnına,
Ben bilmezdim, başağrısının ne olduğunu, ya da neler çektiğini…
Şimdi biliyorum... ve o zaman bilmediğime üzülüyorum..
Sanki nedeni benmişim gibi suçluyorum kendimi…
O zaman sana yardım edememenin,
Acını anlayamamanın ezikliğini ancak şimdi hissediyorum...
Kim bilir daha neler yaşadın da, haberimiz bile olmadı...

Beni kundakla sırtına bağlar, bahçede eğile kalka çalışırdın,
Bana ninni söylediğini sanırdım o zamanlar.
Hep söylerdin ya...
Gerçekte sen dualarını mırıldanırmışsın.
Meğerse o bahçede sığınabileceğin bir tek Allahın varmış....
Bebektim annem…bilemedim yanlızlığını..

Hep acı vardı, hep hüzün vardı,
Dualarında da… ninnilerinde de…
Benden öncekini tren çiğnemiş ya…
Hep o evlat acısıyla geçirirmişsin günlerini.
O nu da bilemedim... anlayamadım...
Nerden bilebilirdim ki, evlat acısının ne olduğunu..

Ben o acının üstüne olmuşum ya…
Beni o acıyla karnında taşımış, o acıyla emzirmiş, o acıyla sevmişsin ya
Belki ondandır en küçük şeylerde bile duygulanmam.
Geçmez olur sözüm, ne gönlüme, ne gözüme...
Tanıyan da tanımayan da şaşar kalır bu halime..
Bilmezler ki içimde ne olduğunu... nasıl bilsinler ki...
Kapalı kitabın yaprakları çevirmedikçe, satırlarına göz atmadıkça içinde ne olduğu anlaşılmaz ki..
Nasıl anlasınlar...

Hem açsalar ne yazar, o yapraklar, o satırlar bana ait,
Benim duygularımın diliyle yazılmış, her birinin ayrı şifresi var.
Ancak ben okuyabilirim, ancak ben anlayabilirim onu.
Nasıl okusunlar, nasıl anlasınlar, bilmedikleri bir dili…
Hem onlar acılı bir annenin çocuğu olmanın,
Hiç sönmeyen yürek yangınıyla büyütülmenin ne demek olduğunu da bilmezler…
Nereden bilsinler ki...
Bunu ancak yaşayan bilir...

Bu gün anneler günü annem…
Annesini benim gibi özleyenler kurmuş olmalı.
Ve inanırım ki bu anneler gününde sevinenlerden ziyade, içi yananlar daha çok olur..
Sağken farkında olunmuyor, kıymet bilinmiyor, hep böyle gidecek sanılıyor ya..

Bu gün bütün anneler mutlu görünmeye çalışacak evlatlarına karşı…
Üstelik de kendi annelerini düşünürken, kendi içleri yanarken oynayacaklar bu rolü…
Çocuklar sevinsin, onların anneler günü gölgelenmesin diye…
Öyle ya… herkesin gülü kendine…
Herkesin annesi de kendine…
İnsanoğlu bu... Kendisi de ana baba olur olmasına da.... canı yandığında ille de annem der yine..
Gören olmuş mu hiç, sekseninde bile olsa, düştüğünde "ah anam" demeyeni...
Bir tek anneler anlarmış annem... bir tek anneler... bir tek annenin canı yanarmış..
Gerisi yanar görünürmüş...

Bir masal anlatırdın ben küçükken.
Sen anlatırdın da ben anlam veremezdim.
Hani hain sevgilisi, annesinin yüreğini istemişti ya, oğlandan.
O da avucunda daha atarken koşa koşa vermeye gidiyordu ya
Ayağı takılıp düştüğünde, "ah yavrum" diye bir çığlık çıkmıştı yürekten...
İşte ana kalbi bu derdin...
Herşeye rağmen "yavrum.." diyebilen sınırsız sevgi.
O günlerde bir şey anlamazdım bu korkunç masaldan..
Ama şimdi anlıyorum annem....

Bu gün bir gül aldım anne.
Anneler günü diye...
Gözlerimi kapadım ve kokladım... kokladım… seni düşünerek..
Çok severdin asmanın altındaki pembe gülün kokusunu…
Tek siyah beyaz fotoğrafını da orada çekmiştik, güya gül koparıyordun…
Aslında hiç kopardığını görmedim... kıyamazdın ki…

Hani hıdırellezde dalına para kesesi asar, altına ev yapardık ya…
Geçen yaz bahçeye gittiğimde ilk uğradığım yer orası oldu..
Her şey değişmişti ama o gülün yerinde hala filizleri vardı,
Bir de altına çardak yaptığımızi asma…
Utanır gibi oldum onları görünce,
Sanki bizi bırakıp nereye gittiniz, der gibiler geldi bana…
Gözlerimi kapattım bir an ve o günleri düşündüm.
Keşke bir anını tekrar yaşayabilsem dedim.
Ama olmadı.
Halbu ki çok isteyince olurmuş derler...
Çok da istedim ama…

Sanki anlattığın o masalda ki, bir an önce büyümek isteyen çocuğun yaptığı gibi,
Yaşam makaramın ipini çok hızlı sağmış olduğumu düşündüm bir an önce büyümek için...
Zaman çok hızla geçmiş, boşalmış olmalı ki, her şey değişmiş…
Sanki bir tek ben kalmışım gibi... hem de sadece çocuksu yanımla…
Suçladım kendimi…
Ve şimdi tekrar o günlerdeki çocuk oluyorum, düşlerken seni…
Böyle olursam, seni tekrar göreceğimi umarak.

Kapının önünde ki ocağa, sacayağının olduğu yere baktım, evden eser kalmamış ama,
Burnuma hala tencerede kaynayan yemeğin kokusu geldi,
Çok da güzel pişirirdin…
Bazılarını defalarca denedim ama aynı tadı vermiyor anne…
Sanki senin maydonozun, senin nanen çok daha farklı kokardı…

Küçük fırının yerine de baktım.
Yıkılmış da olsa hala tuğlaları yerinde duruyor..
Hala sıcak pide kokusu asılı kalmış havada.
Ben duyuyorum o mis gibi kokuyu... ama sadece ben...

Sümbülün yerini gösterdim abime.
Hatırlarsın, pespembe açardı da seninle koklardık, incitmekten korkarak.
Açtığında sanki bütün bahçe sümbül kesilirdi.
Abime gösterdim… de…
Sanki bula bula bunu mu buldun aklına getirecek der gibi geldi bana, bir anlık bakışı….

Bu gün anneler günü anne…
Bilirim sen hiç duymadın böyle bir günün var olduğunu..
Sanki senin zamanında yokmuş gibi…
Şimdi var…
O zaman da vardı.. ama sen duymamıştın..
Duyurmamıştık ki sana…
Yapmacık gelirdi böyle şeyler bize...
Meğer değilmiş annem....
Hepsi birer bahaneymiş sarılmak, elini öpmek için…
Şimdi daha iyi anlıyorum… anlıyorum da...

Bu gün anneler günü annem..
Anneler günün kutlu olsun…
Şu an seni düşünerek her annenin,
Kendini anne gibi hissedenlerin,
Anne gibi yüreği titreyenlerin, anne gibi gözleri nemlenenlerin,
Bir bebeği sevip, bir çocuğun başını anne gibi okşayanların,
Çiçeğe, böceğe, doğaya, kediye, kuşa annelik edenlerin,
Ve anneliğe layık olanların,
Günlerini ta yüreğimden kutluyorum.
Böyle yaptığımda... sanki huzursuz gönlüm,
Sanki daha az pişmanlık, daha az acı duyacak, biraz daha huzur duyacak gibi…

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..