Anneme blogger olduğumu söylemeyin, o beni yazar sanıyor

Bloglarla ilgili yazılan yazıları takip ediyorum bir süredir. Rekabet, atışma, çekişme, klikleşme gibi durumlar olduğunu fark ettim. Ayrıca blog yazarları arasında incelediğim kadarıyla, gazetecilikle uğraşan ya da bunun eğitimini almakta olan ve mesleği yazı yazmakla ilgili olanlar pek çok.

Blog işini çok mu ciddiye alıyoruz acaba?

Blog nedir/ne değildir? sorusunu sormak gerekiyor.

Blog;

• Adı üstünde yazanın günlüğüdür
• Sübjektif, duygusal olabilir
• Kişinin kendi penceresinden hayatı yorumladığı, fikirlerini, bakış açısını kattığı yazılardır
• Her konuda olabilir
• Hayatın yansımasıdır
• Anılar, yaşananlar bütünüdür
• Orjinalliği olmalıdır
• Kısmen alıntılar içerebilir.
• ……………

Liste uzayabilir.

Blog ne değildir?

• Edebi, felsefi ya da bilimsel bir eser değildir. (Herhangi bir bilimsel metin olarak zaten yayınlamış / yayınlanacak olanları kastetmiyorum)
• Bir yerde çıkan bir haber, yazı, şiir ya da yorumun aynen kopyalanması değildir
• …………

Liste uzayabilir.

Peki blog yazanın bir konuda yetkinliği olmalı mı?

Kuşkusuz hayır, bugün herhangi bir konunun uzmanı sayılamayacak, yetkinliği olmayan yüzlerce köşe yazarını okuyoruz. Temel bir entellektüel birikimi olan, araştırmacı, düşünebilen, analiz ve yorum yapabilen, olayları değişik açılardan görebilen, paylaşma hevesi içinde olan herkes blog yazabilir bana göre, insanlar okuyup okumamakta da özgür.

İtiraf etmeliyim ki yazmak ve yazar olmak benim çocukluk hayalim değil, ancak içimde biriken şeyleri yazıya dökmek sanki bir zorunluluk oldu. Bulunduğum çeşitli ortamlarda yaşadıklarım, beni isyan ettiren durumlar, haksızlıklar, ülkemizin halleri, tecrübelerimi paylaşmak, düşüncelerimi yansıtmak, anılarımı kayda almak gibi saiklerle yazma eylemi içinde buluyorum kendimi.

Bütün bunları düşünürken, şu bildiğimiz kitap başlığı kalıbını uyarlayarak “Anneme blogger olduğumu söylemeyin, o beni yazar sanıyor” diyerek gülümsüyorum.