Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '13

 
Kategori
Siyaset
 

Antiemperyalizm ve antikapitalizm üzerine bir şeyler

Antiemperyalizm ve antikapitalizm üzerine bir şeyler
 

  • Bir süreden beri Murat Belge okuyorum. “İstanbul Gezi Rehberi”  isimli kitabını geçtiğimiz hafta bitirdim ve hemen ardından “Başka Kentler, Başka Denizler” isimli üç ciltlik kitabını okumaya başladım. Gerçekten de okunmaya değer kitaplar. Elinize aldığınızda bırakamıyorsunuz. Tabi benim derdim bu yazıda Murta Belge’nin bu kitapları üzerine bir şeyler karalamak değil. Sabah sabah işe geldim, masamın başına oturdum ve ilk okuduğum haber Murat Belge’yle ilgili olanıydı.
  •  
  • Mealen Murat Belge, “Antiemperyalist söylem, milliyetçiliğin kibarlaşmış halidir” demiş. Doğru söze ne denebilir ki?
  • Bende uzun zamandan beri aynen böyle düşünmekteyim. Yıllar öncesinden bir yazımda da bu duruma dikkat çekmiştim. Kuru kuruya antiemperyalist olmanın içi boş bir duruş olduğunu, bizde ulusalcı/milliyetçi olarak kendilerini tanımlayanların kuru birer antiemperyalist olduklarını ifade etmeye çalışmıştım. Halen de farklı düşünmüyorum. Hatta o zamankinden daha sıkı bir şekilde ulusalcı/milliyetçi çevrelerin antiemperyalist söylemlere karşın, tam da antiemperyalistlerin hazırladıkları çukurun içerisinde kaldıklarını ileri sürüyorum. Nedeni gayet basit… “Antikapitalist olmadan, nasıl antiemperyalist olunur?” diye sormuş ve şahsıma milli mücadeleye dair yaşananlar işaret edilmişti. Oysa milli mücadele antiemperyalist olarak niteleniyor olsa bile ben her zaman bunun lafta olduğunu düşünüyordum. Çünkü bütün gelişmeler nedense hep emperyalistlerin çıkarlarına uygun bir şekilde dizayn ediliyordu ve bu gelişmeler bizlere modernlik sosuna bulanarak sunuluyordu.  
  •  
  • Neyse Milli Mücadele hususunu bir kenara bırakalım ve tekrar soralım, “Antikapitalist olmadan, antiemperyalist olunur mu?” diye.
  • Uzun zamandan beri bizde kendisini ulusalcı/milliyetçi olarak tarif eden kesimler, bu ülkenin değerleri olan kimi üretim tesisleri, kimi bankaları gibi kuruluşların yabancılara satıldığından hayıflanırlar. Üzüntülerinin sonu gelmez. Bu minvalde memleketinde satıldığını buyururlar. Emperyalistler bir güzel ülkemizi kuşatmıştır, bütün varlıklarımızı bir bir satın almışlardır ve yakında halimizin harap olacağından demler vururlar. Bu durumu tıpkı milli mücadele öncesine benzetirler. Tabi insana komik geliyor. Her aklı başında olan insan sermayenin dini, kitabı, milliyeti, mezhebi olmaz gerçekliğiyle hareket eder. E tabi insan bu hayıflanan çevrelere sormadan edemiyor, “Yabancı sermayenin sömürüsü acı, yerli sermayenin sömürüsü tatlı mı?” diye. Sonuçta sermaye işte… Sömürenin kim olduğu çok mu önemli? Bu satışlara neden ülkenin büyük sermayesi olan çevreler, başta TÜSİAD karşı çıkmaz mesela? Hiç bu duruma hayıflandığını gördünüz mü TÜSİAD ve sonrasında türemiş olan MÜSİAD ve TUSCON gibi büyük sermayedarların? Çünkü ortada bu büyük sermayedarların sınıfsal çıkarlarına aykırı düşen bir durum yoktur. Hep birlikte “Ülkemize yabancı sermaye gelsin, yatırım yapsın” diye buyurmaktadır. Zira bizim de büyük sermayedarlarımız, başka başka ülkelerde hacmi büyük işler kotarmaktalar, yatırımlar yapmaktalar. Dolayısıyla sömürenin menşeine bakıp da “Empeyalist ülkelerin sermayesi bizi sömürüyor” demenin bir alemi yok. Sermaye sömürüyor işte. Ha yerli sermaye sömürmüş ha yabancı sermaye sömürmüş, farketmez. Tabi bu ayrımı yapmayanlar, antiemperyalist olduklarını sanıp, bir güzel milliyetçilik çukuruna saplanırlar. Akıllarına önce antikapitalist olmak gelmez. Çünkü antikapitalist olduklarında içerideki yerli sermayeye karşıda laf etmek durumundadırlar. O zaman da oturup sistemi sorgulamak zorunda kalırlar. Sistemi sorgulamaya başladıklarında bu ülkenin resmi ideolojisiyle ya ters düşerlerse! Resmi ideolojide de ulusalcılık/milliyetçilik başat bir role bürünmüşse, yerli sermayeye laf etmek tuhaf kaçmaz mı?  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..