Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '09

 
Kategori
Aile
 

Apartman saçaklarındaki çocuklar

Apartman saçaklarındaki çocuklar
 

İntihar İnsanın kendisini cezalandırması değil, çaresizliğin dışa vurulmasıdır


Minyatür varlıklardır çocuklar,

Evimizin neşesi,

Kimileri içinse yaşam sebebi…

Bin bir güçlükle koruduğumuz,

Yarınlara güvenle hazırladığımız,

Yarının yöneticileri,

Bugünün yönetim ortakları minyatür varlıklardır çocuklarımız.

Sadece 2009 yılı içinde 70 çocuğumuzun intihar girişiminde bulunduğunu düşündüğümüzde ne kadar büyük tehlikenin bizleri, çocuklarımızı ve dolayısıyla geleceğimizi beklediğini gözler önüne sermektedir.

70 çocuğumuzun 7 sinin de gerçekleştirdiği intiharı başarıyla sonuçlandırması vahametin boyutları hakkında bize bariz fikirler vermektedir.

Kötü de bu çocuklara ölmek için acele etme fikrini veren sebepler nelerdir?

Bu körpecik minyatür varlıklar neden ölmek istedi.

Daha dünyaya dün gelen çocuklar, dünyadan göç etmedeki ısrarın peşine düşmek, esbapları hakkında fikir edinmek, mümkünse önlemek gerekmez mi?

Ruh sağlığı birimlerine verdikleri ifadelerde büyük bir kısmının derslerinde başarısız olduğu için intihar girişimlerinde bulundukları belirtilmiştir.

Yaşları 9 ile 17 arasında değişen bu çocukların başarısızlığı hazmedemeyip canlarını kıymayı, hayatlarına son vermeyi düşündüklerini doğrusu inandırıcı bulmuyorum.

İntihara iten çok başka sebepler olmalı?

Çocuğun gelişiminde, hayata hazırlanmasında; aile, okul ve toplum önemli roller oynasa da en büyük sorumluluk biz ailelerindir.

Anne baba burada birinci derece sorumlu ve görevlidir.

İntihara teşebbüs eden her gencin, bu eyleminde ebeveyn birinci derecede sorumludur.

İntihar; insanın kendini cezalandırması değil, çaresizliğin dışa vurumudur,

İntihar ne kadar planlanmış olsa da çaresizliğin bir anlatımı olduğu için kasıtlı değildir.

Aslında intihardaki amaç; yaşamdan uzaklaşmak değil, kendine acı veren gerçekliğinden uzaklaşmak, kendi gerçekliğini değiştirme konusundaki bir çaresizliğin anlatımıdır.

İntihar başarısızlıkla sonuçlandığında bu tanımla doğru kabul görmektedir.

Ancak intihar, Allah muhafaza başarıyla sonuçlandığında ise patolojik bir davranış olarak değerlendirilmesi gerekir ki, kabul edilen tüm değerlerin o anlık yok olduğu kabul edilmektedir.

Bu gençler intihara teşebbüs ederken aslında kendilerini değil, ailelerini cezalandırmak isterler.

Bu istek genellikle sevgiden yoksun, merhamet ve şefkat gibi değerlere hasret genç dimağlarda vardır.

Gençliğin içinde bulunduğu sevgisizlik kavramının birinci derecede müsebbibi olan ailelerin içinde bulunduğu ortamdan kurtulmak için belki de ruh bilimcilerinden destek almaları ailenin gelişimine önemli katkılar sunacaktır.

Zira o çağlardaki çocukların tümü sevgisizlik nedeniyle intihara teşebbüse yeltenirken aklılarında muhafaza ettikleri tek gerçekleri “intikam” hissidir.

Bu intikamla ailelerini tehdit etmektedirler.

İlimizde yaşanan bu çocuk intiharlarının hiç biri derslerdeki başarısızlık nedeniyle olduğunu düşünemiyorum dediğimizde aslında temelde sevgisizliğin had safhada olduğuna işaret etmek istemiştim.

Dolayısıyla gençliğin Allah sevgisi, Peygamber sevgisinin yanında aile sevgisinin verilebilmesi ve hissettirilmesi, intihar vakalarının azaltılmasında alınması gereken bir numaralı tedbirdir.

Okul ve Aile ilişkileri güçlendirilerek çocuk adına bir sevgi kurulması çok önemlidir.

Eğitim sisteminin adil olmadığı ülkemizde amansız yarışlara hazırlandırılan gençlerin üzerindeki sosyolojik baskıcı eğitim anlayışından acilen vazgeçilmelidir.

“Kazanamazsam ailemin tüm çabaları boşa gider”

“tek gayem tek hedefim Üniversiteye girmek” gibi kesin ifadelerle bulandırılan zihinler adil olmayan bu yarışlarda olası başarısızlık karşısında çaresizliğe düşen gencin sevgisizliği de düşünüldüğünde gideceği tek yer en yakın apartmanın saçağın kendini aşağı bırakmak olacaktır.

Zira en ücra köşede saklanan liseli öğrenci ile Galatasaray Lisesinin öğrencisine ay şartlarda sunulan bu yarış, daha başlamadan kilometrelerce geriden başlaması demektir ki, hayat bu gençler için hiç de adil davranmamış olacaktır.

(Teşbihte hata olmasın) İngiliz tayının, merkeple yarıştırıldığı bu yarışa adil bir yarış denmesi mümkün mü?

Hasılı öğrencilerimiz hayata ve bu yarışa hazırlanırken, olayın, sosyolojik, psikolojik ve ekonomik boyutları da ele alınarak yapılmalıdır.

Eğitim elbette vazgeçilmemizdir.

Ancak eğitim verilecek çocuk yanlış eğitimlerden de arındırılarak verilmelidir.

Bir yıl içinde 70 fidanın çaresizliğe ve ümitsizliğe düşerek aile sevgisinden mahrum olarak kendilerini apartmanların boşluğuna bırakmaları toplumun sağlıksız bir ortamda hayata hazırlandığı bilinmelidir ki önlemler ivedi alınabilsin.

Allah, Peygamber ve Aile sevgisinden mahrum büyüyen bu gençliğin sorunları, intihar gerekçeleri, ye’s ve ümitsizliğin nedenleri araştırılmalıdır.

Çözüm önerileri ile ilgili yönetimler acilen devreye girip, eğitim sisteme katkıda bulunmalıdır.

Buhran ve Ümitsizlik illetiyle mücadele eden ailelere devletin ve özellikle sivil inisiyatifin katkıda bulunması gerekmektedir.

Madde bağımlısı, zihni ve aklı bulanık bir gençliğin yetişmesine “One Munite” demenin tam da zamanı.

Bugünün yönetim ortakları,

Yarının yöneticileri olan genç dimağlara devlet ve Sivil Girişimci eli uzatılmadan bu sorunların altından kalkması mümkün görünmemektedir.

Yazarını bilemediğim bir şiirle bitirirken, toplum hayatımıza önemli katkılar yapmasını temenni ediyorum.

Saygılarımla….

Masum çocuk ahvalinle deştin, derdimi benim..

Emsallerini gördükçe ahu figan ederim.

Siz ki bahçemizde açan gonca gül gibisiniz.

Sizi ihmal etmemize bilmem ne dersiniz.

Masum çocuk niçin karıştılar tertemiz dünyana?

Mutlu olurum; deva bulursam kanayan yarana.

Akif’in dediği gibi: “ Sırtlanları geçti beşer”

Bize ise sırtlardan seni korumak düşer.

www.servetbeki.com

bekiservet@hotmail.com

 
Toplam blog
: 77
: 765
Kayıt tarihi
: 03.05.09
 
 

1968 Bingöl Merkez Ilıcalar Içpınar Köyünde doğdu. Aslen Bingöl Merkez Çukurca köyündendir. İlk v..