Arabistan-Katar Gerilimi ve Katar'daki askeri üssümüzün düşündürdükleri

Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri Katar’la diplomatik ilişkilerini kestiklerini açıkladılar. Katar’ın Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen’de Husilere karşı kurulan uluslar arası koalisyondaki rolü sona erdirildi. Katar’la hava ve deniz sınırları kapatıldı. Katar’lı diplomatların ve vatandaşların ülkelerine dönmeleri istendi. Gerekçe olarak bu ülkenin teröre destek vermesini gösterdiler.[1]

Haber, “yeni savaş mı çıkıyor” değerlendirmesiyle Türkiye medyasında geniş yer buldu.

ABD başkanı Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında bağıtlanan yüzlerce milyar dolar tutarındaki silah alımı antlaşmalarıyla alarm vermeye başlayan ve İran’ı dize getirme amaçlı ve okyanusötesi kaynaklı Sünni-Şii geriliminin ilk safhası olarak  açığa çıkan krizin savaş boyutuna tırmanarak sürmesi sürpriz değildir.

Gelişmeler Ülkemizi de yakından ve derinden etkileyecektir.

Türkiye yönetiminin Suudi Arabistan ve Katar’la çok üst düzeyden yürüttüğü yakın ilişkiler tüm dünyanın malumudur.

Ortaya çıkan krizde Türkiye Katar’la Suudi Arabistan arasında tercih yapmak zorunda kaldığı gibi gelişmelerin İran, ABD, Rusya ve tüm Arap alemiyle ilişkilerimizde de derin yaralar açma potansiyeli gün yüzüne çıkmıştır.

En yakın ve güncel tehlike ise daha yakın ve spesifiktir.

Özellikle Katar’ın ülkemizdeki çok büyük hacimli yatırımlarına dayalı ekonomik ilişkilerimizin yanı sıra, Katar’da kurup faaliyete geçirmiş olduğumuz askeri üssümüzün[2] de mevcudiyetiyle,  ülkemiz, ortaya çıkan büyük krizin hem askeri ve hem de ekonomik anlamda tam ortasında kalmıştır.

Kendimizi bir anda yayılma potansiyeli taşıyan bir büyük askeri çatışmanın ortasında bulmamız ihtimali son derece yüksektir.

Ortadoğu girdabında atılan hesapsız adımların faturası çok büyük oluyor. Dilerim, doğru konuşlanmışızdır.

Kenan IŞIK