- Kategori
- Kültür - Sanat
Arap baharının "Arap Kadınları..."
Sıra şimdi, "Arap kadınlarını politikaya sokmak." olmalı diye bir görüş de var. Resimde, "Şeyha Moza" görülüyor. Giiiyinmek, bir kültür işi...
Arap ülkeleri, değişimi nasıl yapıyorlar biliyor musunuz? “Eşleri vasıtası ile. Eşler devreye girince, işleri kotarıyorlar. Nasıl mı? Söyleyelim. İşadamları ile toplantıya katılıyorlar. O da şöyle oluyor: Yatırım yapıp, risk alıyorlar. Cesaretlenerek de korkuyu yeniyorlar. Bir nevi, Arap baharını estirmede, moral verici zemin hazırlıyorlar. Giyim kuşam da, bir kültür meselesi olmakta.
Anlayacağınız, kalıpların dışına çıkıyorlar. Böylece kendilerini, kapalı kapıların dışına atmış oluyorlar. Ve de inik perdelerin loş ortamında, yanan buhurdanlıkta tüten mistik kokuları içinde de tespih ve hu çekmekten de kurtulmuş oluyorlar.
Bu sıralar "Arap Baharı" lafı çokça dolaşıyor ortalıklarda. İsraile karşı, hepsi bir olup da yumruklarını orta yerde birleştiremedikten sonra bu bahar neye yarar? İsrail, onların korkulu rüyası olmağa devam ediyor. Saflarına, bizleri de çekmeğe çalışıyorlar sinsi sinsi. Ama onları kurtaracak olanlar da, “Arap Kadınları” Her biri, zarafet sembolü.
Ürdün, Fas, Suriye, Mısır, laik ülkeler, bizim gibi. Demokrasi derseniz, bizdeki gibi şinanay.
Bizim leydi’ler de giyiniyor, onlar gibi yakıştırıyorlar. Gelgelelim resmi yemeklerde, davetlerde, resepsiyonlarda kadeh tokuştururlarken bizimkiler ne yapıyor? Bunu hep merak etmişimdir. Ayıp olmasın diye ellerine bardak alıyorlar ama, içleri boş mu dolu mu? Veya içinde ne var? İşte bunu bilemiyoruz.
Eh, bardağın dolu olması gerekir değil mi? Elalem; “şerefe” diye kadeh kaldırdığında, sen, boş bardağı, dudaklarına götürüp içiyormuş gibi yaparsan, görenler gülmez mi? Güldüklerini yakaladığınızda, “ niye gülüyorsunuz” demeğe hakkınız doğmaz mı? Adam mı kandırıyorsunuz?
Kim bilir, bardakta ya su vardır, ya da gülsulu kavrulmuş fıstık vardır. Bilemiyoruz ne halt vardır. Bendeniz, düşünür düşünür, hep bunu düşünürüm. O sahneleri seyrederken, vücudumun bir yerleri, “ kalk gidelim” der gibi ayrılır, kopar benden, gezine gezine öteye, beriye dolaşır ha, dolaşır!
Fıstıklı gülsuyu, kristal kadehlerde güzel durur her halde. Hiç içeniniz var mıydı? Hı? Bizim leydiler bu bardaktan “sevabına” bir yudum da, bu leydilere tattırsaydı, içkiyi miçkiyi bırakırlardı vallahülazim.
Dışta temsilcilik yaparken bu fıstıklı suya çare bulunamaz mı diye düşündüm. Sanki allı, morlu, zeytuni, fıstıki makaraları doladık doladık da, başka derdimiz kalmadığı gibi.
Atatürk Türkiye’sindeki “siyah beyaz” resme bakınız.( En alttaki resim) Cumhuriyetin ilk yılları. Kanla irfanla kurduğumuz o Cumhuriyet. Hepsi de, çağın icabına göre giyinmişler. Masada, lingo lingo şişeler. Buram buram çeşitli içkiler. Dedğişen ne oldu? Aynı toplum değil mi? Mefkure aynı değil mi? İnançlar aynı değil mi? O halde? Bu dünyada her koyun kendi bacağından asılmaz mı?
Bu toplulukta sıkmabaş görüyor musunuz? ? Yok! Olamazdı da. N'oldu da biz bu hallere düştük!
Resimlerde gördüğünüz Şeyha Moza, ülkesinde geleneksel kıyafetlerde dikkati üzerine çekiyor. Dışarıya çıktıklarında da Batı’lı tarzı tercih ediyorlar. Atatürk’ün zamanında aynı kadınlar olsaydı, böylesine onları modern göremezdik. Zira ülkeleri modern değildi o zamanlar.
Şu garabete bakınız. Atatürk zamanında başlatılan Batı’lılaşma bizde, resimdeki gibi modern. O zamandan beri modernlik bir asırdan bu yana dev gibi hamlelerle büyüyemez miydi? Anlaşılan şu ki, siyasetçiler, o kafayı Sirkeci Garında hep bekletmişler..
Katar Şeyhi’nin eşi Moza, Forbes tarafından, dünyanın en güçlü 100 kadını arasında gösterildi.
Ürdün Kralı 2.Abdullah, kız kardeşi Prenses Haya ise, daha renkli bir kişiliğe sahip. Ürdün’ü, binicilikte Sydney Olimpiyatlarında temsil ettiydi atı ile.
Bahreyn ve Kuveyt ve diğer Arap ülkelerinin şeyhlerinin eşleri, eğitim, kadın hakları gibi sosyal konularda duyarlılar ama, halkın önüne çıkmıyorlar.
Suriye’nin Esma’sı, Mısır’ın Suzan’ı, Ürdün’ün Ranya’sının isimleri kamuoyu önünde ön planda. Kadınların cazibesi, diğer kadınları imrendirip kıskandırıyor olmalı.
Suudi Arabistan’da ise kadınların tek başına araç kullanması yasak!
Gel, buradan yak!
Ört ki, ölem!
(Resimlerde "Şeyha Moza" görülüyor.)
ŞEYHA MOZA
PRENSS HAYA
MOZA
MOZA (SAĞDA)
MOZA (YEŞİL ELBİSELİ)