Aşk-ı Memnu'lar ve RTÜK

Başlarken...

Televizyonların en çok izlenen dizilerinden bir olan "AŞK-I MEMNU"nun başladığı haftalarda(7 Ocak 2009) bu diziyi de konu alan ve üst başlığı, "AŞK-I MEMNU VE GELENEKSEL EVLİLİKLERİMİZ" olan bir blog yazmıştım.(Bu blog, hala en çok okunan bloğum olarak sayfamın başında yer almaktadır)

Bu bloğumun alt başlıklarından biri de "Aynı çatı altında gönül ilişkileri" idi. Bu alt ya da ara başlık altında aynen şunları yazmıştım.

"...Bu ilişkiler şimdilik, yalnızca 'gönül ilişkileri" halindedir. Eyleme yönelik bir durum henüz yok. İlerde olur mu, olmaz mı bilinmez. Bu bakımdan, şimdilik kimsenin günahını almayalım ve diziyi izlemeye devam edelim."

Diziyi izledik ve gördük... Ama izlediklerimiz bizi şaşırtmadı. Gördük ki, başka diziler de aynı şekilde gelişmiş...
Aile içi aşklar ve birliktelikler konusunu işleyen bu diziler, aile içi ilişkilerimizi gelenekselliğin dışına çıkarmakta ve adeta aile içi namus kavramını sorgulamaktadırlar.

"Aile logosu" ve RTÜK...

Üstelik bu dizler, RTÜK'ün "Aile logosu" ile gösterilmektedir. Yani RTÜK, bu dizileri, "çoluğunuzla çocuğunuzla rahatlıkla izlemenizde bir sakınca yoktur" demektedir. Ama, pratikte hiç de öyle olmamaktadır. Örneğin, "AŞK-I MEMNU" dizisindeki o unutulmaz ve biraz da "porno" kokusu saçan sevişme sahnesini, kız çocuklarıyla birlikte rahatlıkla izleyen kaç aile vardır acaba?

Birkaç gün önce, büyük gazetelerimizin birinin "televizyon" sayfasında, "zaptiye" başlığı altında şu not vardı:

"Yaprak Dökümü"de, kız kardeşler, aynı adamla sırayla evlendi. "Unutulmaz"da, iki kızkardeş aynı adama aşık. Aşk-ı Memnu"da yeğen, yengesi ile aşk yaşıyor. Ve bu dizilerin hepsi, RTÜK'ün "Aile logosu" ile yayınlanıyor!(1)

Gazetedeki bu küçük not, bu hatırlatmayı yapmama neden oldu... Biz çağdaşlığı ya da modernleşmeyi biraz yanlış anlıyoruz galiba... Dün de yanlış anladık, bugün de yanlış anlıyoruz... Sanırım RTÜK de, bu yanlış anlamanın kurbanı oluyor...

Öte yandan, kültürümüzde yaşayan "akraba evlilikleri", "berder evliliği", "töre evliliği", "eğreti gelin" gibi birliktelikleri de hatırlayınca da insan ikileme düşüyor..."Bu birlikteliklerin, dizilerdeki ilişkilerden ne farkı var?" diye kendi kendine sorası geliyor insanın...

Çuvaldızı başkalarına batırırken iğneyi de kendimize batırmamız gerekiyor galiba...

cdenizkent

(1) Televizyon sayfası, Sabah Gazetesi, 22 Eylül 2009, s.25