Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşk ve maddiyat

Birisinden bahsediliyordu; otuz yedi yaşında boşanmış bir kadından.

İki çocuğu varmış kadının, velayeti babaları almış. Kadın, evliyken oturduğu, İstanbul'un iyi sayılabilecek semtlerinden birinden, varoş sayılabilecek bir semtine taşınmış. Kocasından 600 YTL nafaka alıyormuş. Çalışmıyormuş. 350 YTL kira ödüyormuş. Kadının annesi ve kız kardeşleri de yardımcı oluyormuş ona. Bir de erkek arkadaşı varmış; evin kirasını ve faturaları erkek arkadaşı ödüyormuş.

Kadın, oldukça kilolu ve yaşından fazla gösteren biri olmasına rağmen, kendinden sadece üç yaş büyük ama yanında oğlu gibi duran bir adamla berabermiş. Şöyle bir söylem vardı, "Zavallı kadın çok zor durumda!!!"

Bugün okuduğum bloglardan birinde, "En azından maddi durumunuz yoluna girinceye kadar, sevgilinize biraz daha katlanmaya çalışın, " anlamını çıkardığım bir yorum okudum. Belki ben yanlış anlamış olabilirim. Çok da önemli değil. Kafama takılan şu, "Aşk ve maddiyat." Bu konuda gerçekten kısır bir düşünce yapısına sahibim.

Ben bir kadın tanıyorum. O da otuz yedi yaşında, son derece güzel. Lise mezunu. Üç tane çocuğu var. Kocası kendisini aldattığı için boşanmış. Çocuklarının velayeti annede. O da İstanbul'un varoş sayılacak bir semtinde 350YTL kira ile oturuyor. Liseye giden bir oğlu, ortaokula giden bir kızı ve üç yaşında bir oğlu daha var.

Hala kayınvalidesiyle oturuyor. Kocası diğer kadınla evlenmiş ve bir çocuk daha yapmış. Kadıncağıza hiç yardımcı olmadığı gibi zaman zaman gelip annesinin üç aylığını da alıp sırra kadem basan hayırsız tiplerden.

Kadın kendisinin ve çocuklarının yaşamını ev temizliği ile temin ediyor. Bir de eğer eski kocasına kaptırmazsa kayınvalidesinin yaşlılık aylığı var. Evdeki sıkıntıları yetmezmiş gibi kendi kulakalarımla şahit olduğum üç yaşındaki oğlunun hiçbir kabahati yokken, "Senin oğlun yaptı bunuuuuuu!!!!" şeklindeki bir söyleme, sessiz kalıp özür dilemekle ve işine devam etmekle yetiniyor.

O kadar hayat yükünün altıda elbetteki bir erkek arkadaş edinemiyor. "Ah arkadaşım tek şeye ihtiyacım var; bana, 'Seni Seviyorum' demesi yeterli. Ben başka bir şey istemiyorum vallahi billahi ama yok işte yoookkk!!!". Ne ilginçtir ki kimse bu kadıncağıza, "Zavallı kadın çok zor durumda!!!" demiyor.

Bir çift tanıyorum, sekiz yıl önce evlendiler. Öğrenciyken tanıştılar. Hiçbir şeyleri yoktu. Okulu bitirir bitirmez evlendiler. Oğlan askere gittiğinde, kız çalışıyor olduğu halde kıyametleri kopardı adamın ailesine, "Ben sizin gelininizim bana bakmak zorundasınız!" diye. Bütün masrafları da ebeveynlere ödetti çocuğun askerliği boyunca.

Çocuk eve dönüp iş buluncaya kadar da bu masal böyle devam etti. Kız bu arada aldığı maaşı tamamen kendi ailesinin giderlerine harcamakla meşguldü. Derken iyi marka bir otomobil önce oğlana, sonra kıza alındı. Arabaların ikisi de oğlanın üstüne yapıldı. Arkasından son derece lüks bir daire kızın üzerine yapıldı. Şimdi taksit ödüyorlar. Daha doğrusu çocuk taksitleri ödüyor kız hala üst, baş ve kendi ailesine bakıma devam. Bir de çocukları oldu altı yaşında şimdi. Fakat evlilik bir felaket. Kızın da çocuğun da hayatında başka biri var. Boşanmıyorlar. Evi, arabaları ve borçları paylaşamıyorlar çünkü.

Aşk nedir? Tamamen ruhu besleyen, duygulara hitap eden, nesnel olmayan bir olgu değil midir?

Aşk varken, başlangıçta maddiyat hiç kimsenin aklına gelmez. Ya sonrası? Aşk eğer gerçek aşksa maddiyat aşkı öldürebilir mi? Ya da cisellik ve maddiyat mı desek daha doğru olacak?

Aşkın karın doyurmadığı bir gerçek. Samanlık da kalmadı ki seyran olsun. Aşkın insanı hayata bağlayabildiği, aşkın insanı mutlu ettiği kadar maddiyat bunu başarabiliyor mu? Maddiyat dünyasında aşkı bulmak kolay mı?

Pekiii nasıl kurulacak bu denge? Hayatın her alanında hırs, maddiyat, öfke, kıskançlık kol gezerken, "Sen benim her şeyimsin, " sözü ne derece güvenilir bir söz? Hele hele aşkın ömrü üç yılken. Paranın ömrü daim oysa ki. Cem Yımaz'ın eli ile para işareti yaparken bir taraftan, "Tamamiyle duygusal" söylemi günümüzde duygunun bile maddiyat demek oldğunun en büyük ispatı değil mi?

 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..