Atanmışlar – Seçilmişler

Ağızlara pelesenk olmuş bir söz

Atanmışlar, seçilmişler!..

Al birini vur ötekine.

İşgal ettikleri koltuktan hiç kalkmazlar…

Tuvalete akşam üstü giderler evde su harcamayalım diye…

Hiçbir şey çalmayı beceremeyen devletin toplu iğnesini yakasına takar vs…

Uzar gider yazacak o kadar şey var ki.

O nedenle de “Bütün parasını ben veriyorum, kime lolo yapıyor ulan onun maaşını ben ödemiyor muyum?” türünden akıllarla ziyan bir sürü söz duyarız atanmışlar için.

Seçilmişler içinde durum aynıdır.

Ama ülkemizde seçme ve seçilme hakkı lider sultasında olduğundan seçilenin başına kalkamaz, herkes her ortamda laf yuvarlayamaz. Çünkü, çoğunlukla seçenlerin arasında değildir seçilmişler. Alışveriştedir, Srilanka’dadır, Katar’dadır veyahut da çekik gözlü güzellerin bol olduğu Hong Kong’dadırlar. Ve, veya şirket işleri ile meşguldürler, han haman yaptırırlar, şehrin arsalarını pay ederler oralara yüzlerce daire yaptırırlar, imarı ayarlarlar, seçenlerin varını yoğunu yeme telaşındadırlar…

Görmezler, duymazlar, okumazlar….

Habire yerler, patlayana kadar!...

Bu yanda, yani, bizim seçtiklerimiz böyle!..

O nedenle de hiç bitmez atanmışlarla seçilmişlerin tartışmaları…

Bu yazımda bir başka şeyden bahsedeceğim.

Seçilmişler yine ama, seçen farklı.

En büyük, en Ulu, en Yüce yaratan tarafından seçilmişlerden bahsedeceğim.

Dünyayı bir tiyatro sahnesi olarak düşünürsek bu tiyatroya, sadece seçilmişler katılabiliyor... Allah tarafından seçilmişler. Tabii sadece gerekli görüldüğü zaman gönderiliyor bu seçilmişler….

Hayatta da bir amaç doğrultusunda yaşıyoruz. Bize verilen bedeni, aklı, ruhu en iyi şekilde yaşatmak zorundayız. Çevremizi yaşanır hale getirmek, bu dünya için çalışmak iyi bişeyler yapmak, çoğalmak insan yetiştirmek vs...

Fakat, bu seçilmişler arasından öyle insanlar var ki, onların seçilmişler arasından atanmaları yine Allah tarafından yapılıyor. Dolayısı ile hem seçilmiş hem de atanmış oluyorlar.

Kimdir bunlar?

Sıradan insanlar değildir,

Zengin insanlar değildir,

Politikacılar değildir,

Ya nedir?

Sanatkarlardır seçilmiş ve atanmışlar…

Onlara o yetenekleri Yüce Allah vermiştir bizzat.

Bu dünyada hiç kimsenin onlar üzerinde bir dahli yoktur.

Onlar sadece Allaha hesap verirler, sadece en güzel ulaşmak için çaba harcarlar ve ancak en güzele yani Allaha ulaştıklarında ruhları rahat eder.

O merhaleye ulaşırken durmadan üretir, üretir, üretirler…

Esas amaç gaye olan en yüceye ulaşma isteğidir, arzusudur, temennisidir.

Gerisi onlar için teferruattır.

Antalya’dan 35 insan bir kuruş menfaat beklemeden 23-24 saat yol teperek (kimi uçakla) kimi otobüsle Rize’ye geldi…

Toplumsal yaralarımızdan birine parmak basarken hayatın göremediğimiz karelerini bize bir başka renk ve ruh cümbüşü içersinde gösterdiler.

Anlayanlar çok şey anladı, dağarcığını dolduranlar çoğunluktaydı..

İki gün onları misafir ettik. Elimizden geleni yapmaya çalıştık bu güzel insanlara.

Şimdi gittikleri memleketlerinden duygu ve düşüncelerini bizimle paylaşıyorlar .

Dün, Milliyet Blogdan yazar arkadaşım (ki, bütün bu yaşanan güzelliklere o sebep oldu) Sayın Bayan Fatma İyibilgin hanım efendi beni yerimden havalandıran bir yazı yazdı, paylaştım sizinle, bugün de Sayın bayan Neşe KAREL hanımefendi nefesimi tutarak okuduğum bir güzel yazı paylaştı bizimle.

Bakıyorum da, bu seçilmiş ve atanmışlar diğerlerine benzemiyor. Benzemediğini bu iki yazıyı okuyarak anlayabiliriz.

Buradan Sayın Fatma İYİBİLGİN ve Sayın Neşe KAREL aracılığı ile tüm Antalya’ya selam ve sevgilerimi sunuyorum…

Bu güzelliklerin artarak devam etmesini diliyorum.

Bu güzellikler zannedersem bir başka güzelliğe vesile olacak.

Belki Antalya ve Rize’yi bütünleştiren bir proje yaparız.

Bunu seçilmiş ve atanmışlar yapar valla hiç belli olmaz.

Sevgi ve saygılarımla

http://blog.milliyet.com.tr/Antalya_nin_Gunesi__Rize_nin_Yesiliyle_Bulustu/Blog/?BlogNo=249950