Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Atatürk olmasaydı!...

Atatürk olmasaydı!...
 

Kemalist dayatmacılığın giderek alan kaybetmesinin sonucu olsa gerek, son zamanlarda "Atatürkçüler"  "Atatürk olmasaydı" diye başlayan cümleleri daha sık kurmaya başladılar.

Atatürk olmasaydı, diye başlayan cümleler o noktalara varıyor ki, bütün  hayatımızı, varlığımızı ve hatta mukaddesatımızı Atatürk'ün varlığına borçluymuşuz  söylemi dile getiriliyor.

Özellikle AK Parti iktidarı karşısında yenilgi üstüne yenilgi alan "laikçi" çevreler, "tamam ama Atatürk olmasaydı..." repliğine sarılıyorlar.

Buna göre, Atatürk olmasaydı ne bu ülke olurdu, ne bu millet olurdu, ne bu din, ne bu ezan, ne bu namaz, ne niyaz, ne ağaç ne kuş...

Kısaca söylenirse Atatürk olmasaydı, neredeyse bu kainat olmayacaktı, bu arkadaşlara göre...

Atatürk, "benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır" diyen bir insan...Dediği gibi de, onun naçiz vücudu gün gelmiş "toprak" olmuştur; önemli olan Cumhuriyeti yaşatmak, yüceltmek ve çağdaş ülkeler düzeyine eriştirmektir. Ama gelin de siz bunu, bu "Atatürkçü" arkadaşlara anlatın.

Atatürk olmasaydı, yaklaşımı aslında Atatürkçülük adına, hamasi nutuklar atıp Atatürkçülüğü alternatif din haline getirenlerin sığındığı retorikten başka bir şey değil...

Elbette, Atatürk varlığı ile ülkesine önemli katkılar yapmış bir tarihi şahsiyettir. Ancak, onu Tanrı yerine koyup, nerdeyse bütün kainatın varlığını onun varlığına endekslemek, Atatürk'e saygının çok ötesine geçer.

Bu platformda, şimdi adını hatırlamadığım bir arkadaşın Atatürk'le ilgili yazısına bir yorum yazıp Atatürk tarihimizin önemli bir şahsiyetidir ama tarihimizde ondan başkaları da vardır, diyecek oldum, arkadaş, böyle başlayan yoruma cevap bile vermem, demiş...

Demek ki, bazıları bütün tarihi, geçmişi geleceği, bu dünyayı öte dünyayı Atatürk'ün varlığı ile var olarak görüyor. Hatasız, kusursuz ve ölümsüz bir kült... Eh, böyle bir varlığı ancak "Tanrı" denir.

Yanlış anlaşılmasın, insan Atatürk'ü tanrı olarak da görebilir. Atatürk üzerinden yeni bir din de inşa edilebilir -ki  'Kabe Arabın olsun, Çankaya bize yeter" slogonı ile sembolize edebileceğimiz bir deneme de yapılmıştır kuruluş yıllarında- Ne var ki, sizin bu dininiz İslam dinini de içine alan bir "Türkiye dini" olamaz...

Bütün bunları şundan yazdım: Tanıdığım biri geçen Cuma şunu söyledi camide, "İmamlar her cuma , vaaz ederken ya da hutbede Atatürk'e dua etsin"...Hem böylece, ekseriyeti "Atatürkçü olan" bizim cami cemaati de memnun olurmuş bundan...

İmam da böyle bir şeyin her cuma olamayacağı ama özel zamanlarda olabileceğini söylüyor ama bizim Atatürkçü mümin buna da ikna olmuyor. Atatürk olmasaymış, ne bu ezanlar okunur ne bu namazlar kılınırmış...Adam, tutmasam bu dini de Atatürk vaz etti diyecek...

Şimdi bakınız, yaşasaydı Atatürk bu işe nerdi ayrı bir konu, ama eğer camilerde bugün böyle bir uygulama başlatırsanız bunun sonu nereye varır...Belki de camilere Atatürk resmi koymaya ve daha sonrası malum...

İşin bir de şu yönü var; birileri de çıkıp her Cuma falanca siyasetçiye, filan devlet adımına diye başlarsa, Allahın camisi onun bunun siyaset arenasına döner.

Dayatmacılığa alışmış zihniyet, kendisi yapmaktan ziyade başkalarına yaptırdığı için, sözünü ettiğim arkadaşa, istiyorsan sen her Cuma Atatürk için hatim indir, ama camide bunu dayatamazsın, demenin pek bir anlamı olmadı.

Çünkü, Atatürkçülük öyle bir "din"ki, ilk emri, önce bu dine inanmayanlara dayatacaksın, şeklinde...Herkes, her Allahın kulu, onlar gibi inanmak zorunda ya da böyle görünmek zorunda...

Bu yüzden, tarihi tartışamıyoruz ya...Dersim konusu açıldı, adamlar şunu bile söyledi: Atatürk'ün bu işle ilgisi yok!...

Nasıl yani...Her şeyi varlığına borçlu olduğumuz Atatürk, devletin başındayken ondan habersiz işler mi yapılıyordu?...Yoksa, Atatürk sandığımız gibi muktedir bir devlet adamı değil miydi?...

Atatürk olmasaydı, ne olurdu bilemeyeceğim ama, bugün Atatürk yaşıyor olsaydı, bu yaklaşımların hiç birine izin vermezdi, bundan eminim...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..