Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '09

 
Kategori
Tarih
 

Atatürk’ün büyük Türk Milleti projesine karşı olanların zihniyeti

Atatürk’ün büyük Türk Milleti projesine karşı olanların zihniyeti
 

Korkma sönmez bu şafaklarda dalgalanan alsancak


Atatürk’ün büyük Türk Milleti projesine karşı olanların zihniyeti

Çoğunluğu bilinçli değildir.

Olamaz da zaten…

Gerçekten bilinçli olarak kim milletleşme sürecine karşı olabilir?

Öncelikle dünyayı Kosova gibi minyatür devletlere, mikro devletçiklere parçalama projesi peşinde koşan emperyalistler…

ABD emperyalizmi…

AB emperyalizmi…

Örneğin AB emperyalistlerinin sadece “İstanbul dükalığı” gibi bir projelerinin olduğu bir zamanlar basında yazılıp çizilmişti.

Sonra BOP Eşbaşkanları…

Ya da yabancı görevlileri…

Yani emperyalist işbirlikçileri…

Haçlı gericiliğin din bezirgânları…

Tarikat rantçıları…

Mezhep baronları…

Etnisite şefleri…

Bunların da milletleşme sürecinin darbe yemesinde, büyük Türk milleti projesinin sekteye uğramasında büyük çıkarları vardır. Çıkarlarını yabancının çıkarlarıyla birleştirmiş olduklarından efendilerine zarar verecek bütün projeler onlara da zarar vermektedir. BOP’un temel amaçlarından biri üniter devletleri, milli devletleri ortadan kaldırarak Kosova türü minyatür devletçikler kurmaktır. Türkiye’yi eyaletlere ayırarak parçalama politikası bir AB ve ABD taktiğidir. Yıllardır hükümetler bunun hukuki zeminin yaratmaya çaba göstermektedir. En pervasızı da AKP hükümetidir.

İkinci cumhuriyetçiler…

“Liboşlar” dedikleri yani…

Neoliberal politikalar takipçileri…

“Soros’un çocukları” denilenler…

Bunların içine emperyalizm “solcu”larını da katabiliriz…

“Hepimiz Hrantız!” diyenler…

“Hepimiz Ermeni’yiz!” diye yırtınanlar… (İçlerinde sözde empati yaptığını sanan bilinçsiz gafiller hariç tabii ki!)

“Tarihimizle yüzleşmek zorundayız!”cılar…

“Ben bu ülkeyi bir kadın memesine satarım!” diyenler…

“Cumhuriyet soykırım üzerine kurulmuştur” diyenler…

“İstiklal Savaşı Anadolu’nun yeniden fethedilmesidir” diyenler…

“Biz iki milyon Ermeni’yi kestik!”çiler…

“Cumhuriyet tarihimiz, azınlıkların bilinçli olarak yok edilmesinin tarihidir” diyenler…

Bu ve benzeri oyunları sayfalarca uzatmak mümkün. Ama bu kadarı bile, “bu memleketin kahramanı kadar haininin de bol olduğunu” söyleyen Atatürk’e hak verdiriyor.

TAŞKAFA TÜRK

ORTAÇAĞ VE İLKÇAĞINDA TÜRK MİLLETİ ARAR

Dünyadaki milletleşme sürecini ilk başlatan Türkler değildir. Millet kavramı tarihsel bir kategoridir. Tarihin dışında millet yoktur. Ve milletleşme sürecinin tohumu kapitalizmin şafağında, sanayileşmenin başlamasıyla toprağa atılmıştır. Yani millet maddesi ve düşüncesi 1789 İhtilali’nin ürünüdür. Özü itibariyle burjuva demokratik devrimlerin varlığıdır. Bilimsel tahlil böyle diyor. Ama Avrupamerkezci at gözlüğü ile şoven milliyetçi körlük Türk İlkçağında ve Ortaçağında Türk milleti arar. Bu da başka bir şeydir.

Örneğin bir Fransız milleti nasıl oluşmuştur? Birçok etnik azınlığın bir millet potasında erimesiyle, yani son dönemlerin tukaka sözcüğü asimilasyonuyla değil midir? Fransız milletinin içinde Franklardan Kıptilere kadar birçok farklı etnisitenin özümlenmiş olması etnik varlıklara göre ileri bir durum değil midir? Keza Amerikan milleti, Alman milleti vs. hepsi de aynı yöntemle, aynı süreçleri izleyerek tarih içinde oluşmuş milli varlıklardır ve etnisiteler dönemine göre ilerici bir rol oynamışlardır. Soruna tarihsel bir bakış açısıyla bakılacak olursa böyledir.

TARİHSEL BÜYÜK TÜRK MİLLETİ PROJESİ

Türkiye’de de 19. yüzyılın son çeyreğinde ortaya çıkan ve Atatürk’le nitel bir sıçrama yaparak ivme kazanan milletleşme süreci büyük Türk milleti projesidir. Türk milleti varlığının içinde Türkiye’de yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yurttaşlık bağlarıyla bağlı bulunan Türk’ü, Kürt’ü, Çerkez’i, Boşnak’ı vs. bütün etnik varlıklar bulunmaktadır. Türk milleti kavramı etnik bir kavram değil, siyasal bir kavramdır. 1990’lara kadar Türkiye’de insanlar kendilerini Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olma ruhuyla övünürler, kimse de karşılıklı ilişkiler ağı içinde etnik köken araştırması yapmazdı. Ancak ABD emperyalizminin çabaları ve AB eşiğine bağlanalı beri, Kurtuluş Savaşıyla mezara gömdüğümüz etnik varlıklar, tarikatlar ve mezhepler yeniden hortlamışlardır. Bu durum milletleşme sürecine darbe vuran, Türk milleti oluşumunu baltalayan, milletin bireylerini tespih taneleri gibi savuran bir karşı devrimdir. Yukarıda aktardığımız tarihsel kategoriler, bu süreç içinde yeşerebilen ayrık otlarıdır. Bu ayrık otlarından kurtuluşun yolu, tıpkı çiftçinin tarlada yaptığı gibi, toplumsal sürecin tekrar Altıok karasabanıyla sürülmesinden geçer.

www.fatihozcan.org

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..