Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '16

 
Kategori
Anılar
 

Atatürk ve çocuklar

Atatürk ve çocuklar
 

Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”   M. K. Atatürk

Facebook’ta gezinirken paramızı gördüm. İlgimi çekti! Altındaki yorumları okudum. Kimi Atatürkçü, kimi de karşısında… İnsanoğlu bu… Şaşırmamak gerekir. Atasını inkâr edenin, geleceği özgür ve aydınlık olAmaz, kanısındayım.

 

Atatürk ve çocuk sevgisi

Atatürk, yaşamı boyunca tüm sevdiklerine hangi yaşta olursa olsun “çocuk” diye seslenirdi. Onun sözlüğünde çocuk, sevgi demekti. O’nun çocuğu yoktu ama içinde bitip tükenmeyen bir çocuk sevgisi vardı. Bundan dolayı yüreği arada burkulmuş mudur bilmiyorum ama galiba bu ihtimal çok düşük…

Bütün Türk çocukları, onun öz yavruları gibiydi. Atatürk, çocukların riyakârlık bilmeden bütün istek ve arzularını içlerinden geldiği gibi açıklamalarından çok hoşlanırdı. Son yıllarını da çok sevdiği bir çocukla geçirdi. Ülkü, Atatürk’ün çocuk sevgisinin bir simgesi oldu.

Atatürk’ün çocuk sevgisiyle ilgili anıları

Atatürk bir okula gitmişti. Her zaman olduğu gibi bütün çocuklar etrafını sardı. Hepsi sevinç içinde onu alkışlıyordu! Yalnız küçük bir çocuk, bir kenara çekilmiş, ilgisiz gibi duruyordu. Bu durum Atatürk'ün gözünden kaçmadı. Onu yanına çağırdı:

—Çocuğum, neden durgunsun? Bir derdin mi var? Hasta mısın?' Dedi.

Çocuk:

—Bir şeyim yok efendim. Dedi. Arkasını döndü, gözlerinden akan yaşları gizlice sildi.

Atatürk:

—Niçin ağlıyorsun yavrum? Sen ağlayınca ben çok üzülüyorum! Dedi.

Küçük çocuk, o vakit yaşlı gözlerini Atatürk'e çevirdi:

—Atam, hep seni böyle yakından görmek isterdik. Geldin, gördük, sevindik! Ama artık sıramızı savdık. Bir daha seni ne zaman göreceğiz? Ona ağlıyorum.

Atatürk oradaki çocuklara baktı:

— Beni ne zaman görmek isterseniz, aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Bende sizin. Dedi.

***

Mustafa Kemal’in ilk Cumhurbaşkanı seçildiği sıraydı. Bir sabah Çankaya sırtlarında arkadaşlarıyla gezmeye çıkmıştı. Gazi yanına sokulan bir çocuğu yakaladı. Çelik bakışlarıyla âlemi büyüleyen gözlerini onun yüzüne dikip gülümseyerek sordu:



—Adın ne senin bakayım?


— Cemil


— Çankaya’da mı oturuyorsun?


— Yok. Ayrancı’da,


— Mektebe gidiyor musun?


Çocuk başını öne doğru hızla eğdi:


— E… Ne okuyorsun mektepte?


—Her bir şey okuyoruz.


—Peki, ben kimim Cemil?


Çocuk zeki bakışlarını Ata’nın üzerinde gezdirdi:


— Sen Gazi Paşasın.


Ata gülümsedi:


— Olmadı. Cemil ben senin Gazi Paşa değilim. Beni benzettin sen.


— Yok, benzetmedim iyi biliyorum, sen Gazi Paşasın.


—Nereden biliyorsun?


Çocuk kendinden emin bir tavırla:


— Çünkü dedi sana hiç kimse benzemez…


Çelik gözler bulutlandı. O eşsiz kafanın içinden kim bilir ne düşünceler geçti o anda:


Büyüdüğü zaman ne olacağını konuştular sonrasında.


Sonra O’nu oyuna gönderip yoluna devam ederken yanındakilere döndü:


— Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak, dedi.

*

 

 

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..