Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '10

 
Kategori
Sinema
 

Avatar muhteşem bir film mi, fiyasko mu?

Avatar muhteşem bir film mi, fiyasko mu?
 

avatar-eleştiri


Gösterime girmesi için 11 yıl teknolojisi beklenen, 300 milyon dolar maliyetle çekilmesinden öte sadece reklâm ve pazarlaması için 150 milyon dolar harcanan, gişe rekorları kıran ve sinema tarihinin en büyük bütçeli filmi olan Avatar, gerçekten sinema tarihini değiştirecek bir film mi yoksa fiyasko mu? Bu yazıda Avatar hakkında yapılan yorumlar ve açıklamalar anlatılacaktır.

Önce Avatar’ın teknolojisinden bahsedelim. Film için teknolojinin en son yeniliklerinden faydalanıldı. 3 boyutlu olarak çekilen filmde simülasyon (modelleme) tekniği kullanıldı. Yani filmde gerçek insanlar oynadı fakat bilgisayar yazılımları ile insanların yerine dijital karakterler kondu. Sırf bu film için özel yazılım yapıldı ve onlarca mühendis, yazılımcı, animatör, modelist aylarca üzerinde çalıştı. Görüntü ve renk derinliğinin en yüksek seviyede olduğu Avatar, özel hazırlanmış stüdyolarda çekildi. Vücut hareketlerini algılayan ve kopyalayan bilgisayar destekli özel kıyafetler kullanıldı. Senaristi, yönetmeni ve yapımcısı olan James Cameron Aliens, Terminator ve Titanic’den sonra bu filmde de ses getirecek bir başarıya imza attı.

Filmin konusuna gelince; 2129 yılında insanoğlu dünyadan 5 ışık yılı uzaklıkta bir gezegene bağlı Pandora isimli bir uydu keşfeder. Burada boyları 3 metreyi bulan mavi renkli Na’vi halkı yaşamaktadır. Gezegende bulunan ve dünyada kilosu milyon dolar eden bir maden insanoğlunun iştahını kabartmaktadır. Ancak bu madenin yoğun olduğu bölgede yerli halk Navi’ler yaşamaktadır. İnsanoğlu, bu gezegende yaşayabilecek yarı insan yarı Na’vi bir melez yaratır. Bu canlıya “avatar” adı verilmektedir. Bu melez canlıyı ancak DNA’sını vermiş kişi düşünce gücüyle uzaktan kumanda edebilmektedir. Kahramanımız yarı felçlidir ve 2154 yılında Pandora’ya getirtilir. Kendi avatarı ile na’vilerin arasına karışacak ve aşkı Neytiri, insan ırkı ve na’vilerin arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.

Altın küre ödüllerini toplayan ve Oscar ödüllerinin favorisi olan Avatar hakkında çok şey söylendi. Şimdi bunlara bir göz atalım.

<ımg alt="" src="http://lh3.ggpht.com/_lj-a2SX2upM/S19XQ1OgjvI/AAAAAAAAB5o/5di86W47y5w/s512/cetavar.jpg" width="312" height="188">

Avatar antiemperyalist ve solcu bir film…
Avatar için muhteşem film denilmesinin yanında antiemperyalist ve solcu bir film olarak değerlendirenler de var. Na’vi halkını Kızılderililere benzetiyorlar ve bir zamanlar Amerika’nın yeli halka yaptığı vahşet ve sömürgecilikle bağlantı kuruyorlar. Yerli halkın direnmesini buna örnek gösteriyorlar. Yeni bulunan maden, petrolü; Pandora da Orta doğuyu simgeliyor. Aynı zamanda Amerika’nın deniz aşırı sömürgeciliğine de gönderilme yaptığı iddia ediliyor.

Vatikan’a göre Avatarı izlemek günah mı?
Vatikan’ın film hakkındaki değerlendirmesi de ilginç noktalardan bir tanesi. Avatar’ı “antiemperyalist, anti militarist bir kıssa” yorumuyla kınadı. Resmi yayın organlarında film için “Efektler dışında heyecanı olmayan sürrealist bir teknoloji filmi.” denildi. Vatikan, daha önceden Da Vinci Şifresi ve Melekler ve Şeytanlar adlı eserleri Katoliklerin görmemesini savunup bunların günah sayıldığını açıklamıştı.

Na’viler aslında cin- şeytan karışımı bir ırk…
Pandora adlı uyduda yaşayan kutsanmış na’vi ırkı aslında cin-şeytan karışımı bir ırk. Yunan mitolojisinde “Pandora’nın kutusu” adlı bir hikâye vardır. Bu kutuda bütün iyilikler, kötülükler saklıdır. Açılmaması gereken bu kutuyu Pandora açar ve bütün içindekiler dünyaya yayılır. Son anda kapatılan kutuda sadece umut kalmıştır. İnsanoğlu Pandora’ya sömürge için gelmiş olup na’viler buna karşı çıkmaktadır. Mavi renkli yarı insan, maymun kuyruklu, aslan burunlu, kedi kulaklı, vampir dişli bu ırk insanoğlu kadar gelişmemiş ama insandan daha insancıl ve hümanisttir. Doğa ile iletişim halinde olup, sade bir yaşamı seçmişlerdir. Ağaçlar bir sinir ağı gibi tüm Pandora’yı sarmış ve doğayla iç içe yaşamaktadırlar.

Avatar, Kuran-ı Kerim’den mi esinlendi?..
Na’viler büyük yırtıcı kuşları ehlileştirerek ulaşım aracı gibi kullanabiliyor. Tıpkı yabani bir atın ehlileştirilmesi gibi. Na’vilerin bu kuşlarla iletişim aracı uzun saçlarıdır. Uzun saçlar kuşlarda da bulunan kuyruklarla birleştirilerek bir nevi iki networkü birleştirmiş gibi bütünlük kurarlar. Bu, akıllara Kuran’ı Kerim’deki Fil suresini getiriyor.

Na’viler Şamanist mi?…
Yaşamın kaynağı olarak gördükleri kocaman bir ağaç altında yaşarlar. Adına Eywa dedikleri bu ağaç toprak ana gibidir ve altında dualar ederler.

Kurtarıcı olan avatar Mesih-Deccal’dır…
Filmde felçli bir asker olan Jake Sully kendi avatarı ile na’vilere yardım eden bir kurtarıcıdır. Kendi ırkını değil na’vi tarafını seçen bu beyaz adam insanoğlunun ileri teknolojisine karşı savaşarak na’vilerin yok olmasını engeller.

Filmde Hinduizm, Şamanizm etkisi vardır…
Hinduizm’de avatar, Tanrı’nın insan şeklinde ortaya çıkmış hali olarak geçer. Bu bir reenkarnasyondur. Ağaçların, doğanın kutsallaştırılması bu gibi dinlerde olan yaygın bir inanıştır. Doğanın da Tanrı’dan izler taşıdığına inanılır.

Filmde küresel güç eleştirilmiştir…
İnsanoğlunun Pandora’da kurmuş olduğu koloni küresel gücü temsil etmektedir. Savaş sonunda küresel gücün yenilmesi ve dünyaya geri dönmesi na’vileri kusursuz bir ırk, insanoğlunu da vahşi, sömürgeci bir ırk yapmaktadır.

Avatar, ABD’nin gelecekte de sömürgeci yapısını ortaya koyuyor ve bunu meşrulaştırıyor…
Uzayı bile yönetmek isteyen küresel güç ABD, bu filmde de mesajlar veriyor. Filmin başında iki askerin konuşmasında Nijerya ve Venezüella’da savaştıklarından bahsederler. Gelecekte bile bu gücün olacağı mesajları veriliyor.

Avatar tamamen suçluluk duygusuyla yapılmış bir film…
Çoğu ABD’li yazar filmin anti-insan, anti-batı ve anti-militer olduğu düşüncesinde.

Teknoloji olarak harika ancak konusu çok klişe…
Film en son teknoloji ile çekilmesine, görsel efektlerin harika olmasına rağmen senaryo çok sıradan. Kurtlarla Dans, Son Mohikan gibi filmlerde de işlenmiş bir konuyla sığ kalmış. Ayrıca Matrix filmindeki gibi insanoğlu bir başka boyuta geçiyor.

Avatar dine karşı çıkarak paganizmi özendiriyor…<ımg alt="" src="http://lh3.ggpht.com/_lj-a2SX2upM/S19W_aduKVI/AAAAAAAAB5k/cVUnNN31AuY/s400/Avatar.jpg" width="280" height="158">
Na’vilerin pagan dinlerindeki gibi yaşamlarının yanında insanoğlunun melez bir avatar yaratması ve onu kontrol etmesi bir nevi insanı tanrılaştırıyor. Na’vilere benzeyen bu avatarlar ancak DNA’sını taşıdığı insan tarafından yönetilebiliyor.

Avatar tamamıyla ticari bir film…
Konusuna bakıp filmin emperyalizme karşı bir eleştiri olduğu ve insani değerleri, doğayı ön plana çıkardığı sanılmasın. Tam aksine sırf tanıtım ve pazarlaması için 150 milyon dolar harcanması filmin asıl amacını ortaya koyuyor. Bilet fiyatlarının da yüksek olması nedeniyle şimdiden milyar dolarlar kazandırdı.

Avatar depresyona ve bunalıma sokuyor…
Filmi izleyenler Pandora uydusundaki güzellikleri görüp hiçbir zaman böyle bir yerde yaşamayacağını bildiklerinden bunalıma giriyormuş. Avatar forumuna atılan binlerce mesaj bu konudan bahsederek ölümü bile düşünenlerin olduğunu söylüyor.

Hindular avatar filmi için tepkili…
Hindular yönetmen Cameron’dan filmin başı ve sonunda “Hinduizm ile alakası yoktur.” ibareli yayın yapmasını istediler.

Avatar, Dinotopia adlı filmden çalıntı…
Avatar filminin Dinotopia adlı filmden esinlendiği iddia ediliyor. 2002 yılında çekilen filmin konusu şöyle; Uçak kazasında bir baba ve oğulları, içinde insanlarla dinozorların yaşadığı kayıp ülke Dinotopia’ ya düşerler. Çocukların biri babalarının aksine bu adada yaşamak isterler. Kardeşlerden biri bu ülkeden kaçmak ister. Diğeri ise ülkenin prensesine âşık olmuştur. Onların güvenini kazanan kahramanımız güvenliği sağlamak için kuşlardan oluşan orduya katılır. Bu ülkede bir de enerji taşı vardır ki, herkes onun peşindedir.

Avatar tamamen ırkçı bir film…
Filmde Jake Sully’nin Pandora’yı ve yerli halk Na’vileri insan ırkına karşı korumasının yanında kurtarıcı Mesih gibi gösterilmesi. Beyaz ırkın her zaman olduğu gibi kurtarıcı- kahraman olması ve bir zamanlar Avrupa’nın Amerika yerlilerini katletmesi, yerlerinden etmesi metaforunun kullanıldığı iddia ediliyor.

Avatar, Rus bilim kurgu yazarlarından çalıntı.
Arkady ve Boris Strugatsky kardeşler tarafından 1960'larda yazılmış fantastik bir roman olan “The World of Noon” ile benzerlikler taşıdığı iddia edildi. Na’vi adı, Strugatsky romanlarındaki Nave adlı ırk ismine çok benziyor. Konu da, hemen hemen aynı.

Sonuç olarak “Arka Pencere” köşesinde masaya yatırılan Avatar filmi için buna benzer bir sürü iddialar ortaya atılmasına rağmen gerçek olan tek şey; Avatar gibi filmlerin iyi pazarlanmış olması ve ABD’nin bu sektörden daha çok ekmek yiyeceği.

Filmi izleyenlerden yorum bekliyorum.

www.ayhandemiral.com

 
Toplam blog
: 106
: 4561
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Ayhan Demiral ..