Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '07

 
Kategori
Sinema
 

Ölü Ozanlar Derneği'nde değişen duygularım

Ölü Ozanlar Derneği'nde değişen duygularım
 

Ölü Ozanlar Derneği’ni ilk seyrettiğimde lisede okuyordum. Dünya’ya farklı bir açıdan bakmamı sağladı. Bugün bile arkadaşlarımla şakalaşırken Carpe Diem deyimini kullanırız. Filmin sonunda ağladığımı söylememe gerek yok. Ertesi gün tüm okul filmi konuşmuştu. Arada bir, tek kanallı günleri özlemiyor değilim. Bir Zamanlar Amerika, Cennet Sineması, Ölü Ozanlar Derneği, Ayı gibi filmleri TRT’de izledim. Şimdi olsa bu filmlerin yayın saati 24’ten önce olmaz. Kültür ve sanat programları zorunlu izlenirdi ama çokta faydalıydı. Bunun önemini şimdilerde daha da çok anladım.

Üniversite, meslek hayatı derken uzun bir ayrılıktan sonra geçenlerde filmi arşivine ekledim ve tekrar seyrettim. Filmden ilk seyrettiğim keyfi tam alamadım. Kafamın içinden bazı çatlak sesler lisedeyken kızdığım adama biraz da olsa hak vermem gerektiğini söylüyordu. Bu adam Mr. Perry idi. Hatırlamayanlar için kısaca anlatayım.

Mr. Perry oğlu Neil Perry’nin okuyup doktor olmasını istiyordu. Bunun için elindeki imkânların hepsini feda etmiş. Biraz da anlayışsız birisi ama her şeyi oğlunun için yaptığı açık seçik belli. Onun son yılda bir kazaya uğramadan başarılı olmasını istiyor. Bunun için derslerine yoğunlaşmasını ders dışı aktivitelerini bırakmasını istiyor.

Neil Perry ise kendisini ifade etme hakkı tanımayan babasının dediklerini kabul ediyor. Fakat içinde fırtınalar kopuyor.

Yeni edebiyat öğretmeni John Keating gelince Neil’de bir şeyler olmaya başlıyor. Aslında tıp eğitimi almak istemediği edebiyatı sevdiği açığa çıkıyor. Tiyatroya girerek oyunculuğa başlıyor. İlk oyununa babası geliyor. Oyunu bitirdikten sonra evine götürüyor. Askeri okula verip oradan doktor olacağını belirtiyor. Ardından Neil intihar ediyor.

Sanat seven birisi olarak, bizim gibi ülkelerde sanatçının hak ettiği yerde olmadığını görüyorum. Aralarından çok azı hariç diğerlerinin geçim sıkıntıları var. İdari kadrolarla çekişmeler ayrıca bir sorun. Mr. Perry’nin niye böyle davrandığını iki yolla açıklayabiliriz. Birinci yol kendisi doktor olmak istiyordu ama olamadığı için oğlunun doktor olmasını isteyerek kendi egosunu tatmin etme amacı güdüyordu. İkinci yol ise oğlunun geçim kaygısı taşımasını istemiyordu. Benim birinci yola destek vermem imkânsız. Ancak ikinci yola ise ülkemiz koşullarında mecburen destek olmaktan başka çarem yok. Ülkemizde sanatçıya, yazara, şaire değer verilmiyor. Yüzden fazla filmde oynayan nice oyuncu bugün geçim sıkıntısı çekiyor. Kötü adamları yani figüranları söylemiyorum. Başrol oyuncularını kastediyorum.

Bazı kitaplar vardır aradan zaman geçtikten sonra tekrar okuyunca değişik tatlar alınır. Ölü Ozanlar Derneği'de tekrar izlenecek bir film. Genç iken seyrettiğiniz bu filmi bir de şimdiki ruh halinizle seyretmenizi isterim. Film en iyi senaryo dalında Oscar aldı. Çoğu edebiyat ürünlerini sinemaya çevirirken kitabı okuyanlar filmden zevk almazlar. Ancak Ölü Ozanlar Derneği bence kitabını geçmiş. Bunda üstün oyunculuğun, eşsiz manzara çekimlerinin büyük katkısı var. Ayrıca kafamı kurcalayan önemli bir konu da, çok harika oyunculuk çıkaran gençlerin içinden neden sadece Ethan Hawke ünlü oldu da diğerleri olamadı?

Bir genç olarak eğitim sisteminde köşeye sıkışan bireyler olarak Neil Perry’e koşulsuz destek vermek ve Mr. Perry’e kızmak kolay. Ancak anne, baba olarak kızmak gerçekten çok zor. Bir de soruyu size sorayım, çocuğunuz Ankara Fen Lisesi’nde son sınıf öğrencisi ve gireceği sınavda istediği bölümü ve üniversiteyi kazanacak kapasitede. Ancak son yılında tiyatrocu olmak istediğini söyledi. Sizin de maddi durumunuz kısıtlı. Ne yaparsınız?

 
Toplam blog
: 150
: 2951
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

1975 Aydın doğumluğum, bir Ege sevdalısıyım. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm...